İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Menemen özgürlüğü

İlker Sarıer

Orhan Pamuk neden çekiyor?

Dilinden!

Tutabilse çenesini olay çıkmayacak.

Fakat nasıl tutacak?

Kolay mı tutmak!

Arkadaşın işi kitap yazmak.

O kadar çok kitap yazdı ki, hepsini toplayıp terazinin bir kefesine koysanız, öteki kefeye de Orhan Pamuk’un kendisi çıksa, kitapları daha ağır çeker.

Demem o ki, bu kadar kitap yazmış bir yazar, ki yazarken günler geceler boyu susmakta, düşünmekte, bir nakış işçisi gibi lafı lafa eklemeye çalışmaktadır, bu kadar derin ve uzun suskunluk dönemlerinden sonra da ağzından çıkan sözleri tartıp ölçmekte zorluklar çekebilmektedir.

Edebiyat ve yazın işçilerinin, sözlerini tartıp ölçmekte genellikle zorluk çekmeleri işte bundan kaynaklanır.

Bir çeşit fren patlamasıdır bu!

Sakın “ağız ishali” türünden bir imada bulunmaya çalıştığımı düşünmeyin…

Derin ve uzun suskunluklar fren patlatır diyorum.

Yoksa, sorsanız Orhan Pamuk’a, “Kardeşim sen Ermeniler kesilirken gördün mü?” diye “Görmedim” diyecektir.

Görmediği apaçık, o yüzden böyle bir soru da abestir.

Başka bir abes de, fikir dünyamızın iki cepheye ayrılmış olmasında.

“Ben bu yazarın hiçbir kitabını bitiremedim” diyenler bir cephede toplanıyor, “AB’ye ayıp oluyor arkadaş”çılar öteki cephede.

Birinci cephedekiler üzülmesinler, bu dünyada ille de Orhan Pamuk okumak diye bir mecburiyet yok.

İkincilerinki de saçmalık:

Herhangi bir demokratik saçmalığa “AB’ye ayıp oluyor” diye karşı çıkmak, bizatihi saçmalıktır.

Niye Türkiye’ye ayıp oluyor, demiyoruz dostlar?

Bir de üçüncü kategoride “demokratik faşizm(!)”ciler var tabii:

Yumruklu sopalı saldırıları (yumurtalı-domatesli diye lanse edip), gösteri hürriyetine sokabilenler!

Böylece bu “menemen özgürlük” Türkiye’de ilk kez demokratik jargona girmiş oluyor.

Tebrik ederim!

Yorumlar kapatıldı.