İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Düşünce, palavra Haçlı kafası ve bir âlim adam…

Hasan Pulur

“DÜŞÜNCE özgürlüğü” lafını ağzımıza sakız yaptık, her işin başı “düşünce özgürlüğü”… Haklı bir tutku… Ömrü yasaklarla, hayırlarla “Sakın ha!”larla geçmiş bir insan için “düşünce özgürlüğü” tutku olmaz mı? Sözlük “tutku” için “İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras” diye yazar.

***

PEKİ, “düşünce özgürlüğü” bir tutkuysa “düşünce” nedir, neyin özgürlüğü için “mücadele” edilir?

Açtık sözlükleri, önce, Türkiye’nin en eski sözlüklerinden “İbrahim Alaettin Gövsa’nın (Resimli Yeni Lügat ve Ansiklopedisi) sözlüğü… “DÜŞÜNMEK fiilinin karşılığı şu:

“Bir meseleye ait fikirleri, bilgileri, zihinde karşılaştırarak ve aralarındaki münasebetleri inceleyerek bir hüküm ve karara varmak üzere fikir faaliyetinde bulunmak.”

***

TÜRK Dil Kurumu sözlüğü:

“DÜŞÜNCE: Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalaa, fikir, mülahaza.”

***

MİSALLİ Büyük Türkçe Sözlük:

“DÜŞÜNCE: Zihnin bir şey hakkında edindiği düşünme ürünü olan kavram. Bir kimse veya topluluğa has görüş, fikir. Temsil, yapılması düşünülen şey, niyet, tasarı, tasa, kaygı.

***

BÜYÜK Larousse:

“DÜŞÜNCE: İnsanın maddesel ve toplumsal gerçeklik karşısında kavramlar ortaya koymasını, onları birbirine bağlamasını ve yeni bilgiler edinmesini sağlayan süreçlerin tümü.”

***

DEMEK uğruna savaştığımız, zindanlarda çürüdüğümüz, başımıza olmadık zulümler getiren “düşünce” üç aşağı beş yukarı buymuş…

Düşüncenin baş şartı “görüş, fikir” olması…

Görüşlerin, fikirlerin tümünün, karşılıklı olarak özgür söylenmesine “düşünce özgürlüğü” diyoruz.

***

PEKİ, “Türkler 1 milyon Ermeni’yi kesti, 30 bin Kürt’ü katletti” lafı bir düşünce midir, yoksa “Ermeni ve Kürt kaynaklarını bile göstermeden işkembe-i kübra’dan atılan bir palavra mıdır?”

Bu lafı yüzünden eleştirilen, hücuma uğrayan Orhan Pamuk, “düşünce özgürlüğü” mağduru, ya da “düşünce özgürlüğü” mücahidi midir?

***

İSTER palavra diyelim, ister iftira diyelim, ister iddia diyelim, ne derseniz deyin, bize göre Orhan Pamuk’un bu lafı bir düşüncenin ürünü değildir.

Orhan Pamuk bu lafları söyleyemez mi?

Niye söylemesin, söyler, ama cevabını da alır.

Lakin bunun cevabı, dava açmak, mahkemelerde yargılamak değildir.

***

ELBETTE Orhan Pamuk protesto edilecektir, pankartlarla, sloganlarla karşılaşacaktır, ama şiddet görüntüleriyle değil…

Haçlı kafasına malzeme vererek değil!

***

HER işte bir hayır vardır derler, Orhan Pamuk olayı da, bir hayra vesile oldu, “Avrupa, Avrupa!” diye yanıp tutuşanlar, Avrupalının ne mal olduğunu gördüler, daha görecekler.

***

HİÇ ağzımızdan düşürmediğimiz bir laf daha vardır:

“Adalete, siyaset müdahale etmemeli.”

Sevsinler:

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e çatıp, “Bu davayı açtırmayacaktın!” diyenler, siyasetin adalete müdahalesine çanak tutuyorlar.

Ya Bakan tersini yapıp davayı açtırırsa!

O zaman da vaveylayı koparacaklar:

“Siyaset, adalete müdahale ediyor.”

***

ADALET Bakanı Cemil Çiçek, geçen akşam televizyonda isyan ediyordu:

“Onların (Avrupalıların) yargısı bağımsız da, bizim ki müstemleke yargısı mı?” diye…

Geçti Sayın Bakan, geçti, bu memlekette bazı insanlar “bağımsızlık” diye çırpınırken, siz “uyum” diye diye basıyordunuz imzayı…

“Bâde harâbi’l-Basra” diye bir deyim vardır bilir misiniz?

Basra harap olduktan, yani, iş işten geçtikten sonra…

***

ESKİLER, bir konuyu iyi bilen, bilgi sahibi olan, görüşlerini, fikirlerini, derli toplu anlatan palavra atmayan adama “âlim adam” derlerdi.

Prof. Dr. İlber Ortaylı da, “âlim adam”dır.

Bakın Orhan Pamuk’u üç satırla nasıl değerlendirmiş:

“Orhan Pamuk tarihi romancı değildir; çünkü tarih bilmiyor. Ben onun romanını okuyamıyorum, Beyaz Kale’yi iyi kötü yazmış ama, öbürleri tamamen uydurma. Sayfa sayfa gevezelik, roman demek değildir. Ayrıca bilgisiz insanların çıkıp uluorta konuşmaması gerekir.”

“Âlim adam” böyle demişse…

Başka lafa ne hacet!

Yorumlar kapatıldı.