İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ben söylemiyorum tanımış bir avukat söylüyor: `O. Pamuk´un sözleri ifade özgürlüğü içinde değil´

Arslan Tekin

Aşağıdaki sözler bana değil, bir hukukçuya ait: Avukat Sühan Özkan”a… Biz O. Pamuk denen adamın söylediklerinin fikir hürriyetiyle bir ilgisi olmadığını yazadurduk. Kimliğimiz belli olduğu için, onlar söyler, demişlerdir. Şimdi Avukat Sühan Özkan”ı okuyun:

“Orhan Pamuk”un İsviçre”de bir dergiye söyleşide ”Türkiye”de 30 bin Kürt öldürülmüştür. Bir milyon da Ermeni” biçimindeki cümlesi, maksadı ne olursa olsun, tartışmalı konularda ”kesin suçlama” yaptığı için düşünce beyanı sayılamaz ve dolayısıyla düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamı içinde mütalaa edilemez.

Öldürme, öldürülme eylemleri bir zümre tarafından bir başka zümre aleyhine kesin hüküm cümleleriyle suçlamalara yol açacak biçimde gerçekmiş gibi kullanıldığı zaman, bu ifadeler isnat edilen bu eylemlerin taraflarını şiddete çağırma potansiyeli taşırlar ve bu husus Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin ifade özgürlüğüne koyduğu en önemli ölçünün ihlal edilmesi demektir.

Bu beyan, pozitif hukukumuzda karşılığı olan, ”yayın yoluyla suç isnadı” eylemlerindendir. Düşünce beyanı ile isnat edilen suçlama iftira arasındaki fark çok önemlidir ve bunlar hukuken farklı kavramlardır. Yargılama faaliyeti çok zor bir faaliyettir ve yargılama usulü adaletli bir yargıya varabilmek için çok titiz bir çalışmayı gerektirir. (…)

Bütün modern hukuk sistemlerinde yargı bağımsızdır ve bağımsızlık adaletin, dolayısıyla mülkün temelidir. AB müzakereleri bahane edilerek Türk yargısı baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Alelusul, ceza muhakemesi usulleri tavsiye edilmekte ve yargıdan pozitif hukuk dışı kararlar beklenmektedir. Yargıya bu tarz müdahaleler Anayasa ihlali suçunu oluşturur. Bu toplumun aydınlarının bu kadar ağır bir suçun en azından potansiyel faili olmaları kaygı verici bir gelişmedir.” (Yalçın Bayer, Hürriyet, 18 Aralık 2005.)

***

AB”nin despotları da mahkeme salonundaydılar ve istedikleri gibi konuştular, Türkleri suçladılar, mahkemenin hemen düşürülmesini istediler… Hükûmet ne yaptı bunlara karşı? Halkımızın tepkisinden çekindikleri için biri iki söz söyleme ihtiyacı duydular sadece…

Av. Sühan Özkan, “Bu toplumun aydınlarının bu kadar ağır bir suçun en azından potansiyel faili olmaları kaygı verici bir gelişmedir” demesi nezaketi gereğidir. Bu “aydınlar” Anayasayı çok açık ihlal etmişlerdir. Bunun bir müeyyidesi yok mu?

Demek ki Hukukçular Birliği yöneticileri Türkler ve Türk mahkemeleri hakkında aşağılayıcı konuşanları, yazanları mahkemeye verirlerken Anayasayı ve kanunları da didik didik ediyorlar. Yoksa bu adamlar cezalandırılmayacaksa niçin mahkemeye gitsinler? Bilmiyorlar mı neyin suç neyin suç olmadığını?!

Türklerin katil gösterilmesine tahammül edemeyerek davaya katılan avukatlardan Mehmet Üçok, “Avrupa”dayım zannettim” diyor:

“15 yıllık avukatım. Böyle duruşma görmedim. Kendimi Avrupa”da zannettim. Duruşma salonunda Türkçe konuşandan çok yabancı dilde konuşan insan vardı. Bu baskı ve dayatma orada bulunan milli benlikleri konusunda biraz daha hassas insanlarda gerginlik oluşturdu. İnsan adalet sistemine güven kaybolunca çok doğal olarak kendi haklarını kendisi arıyor. İnsanların bu saldırgan tavrını normal bulmuyoruz ama bu tür dayatmalar ve baskılar altında insanlar patlama noktasına geliyor.” (Akşam, 18 Aralık 2005)

Biz de bunu söylüyoruz. Halkımız “adalet”in var olduğunu bilsin, kendi hakkını kendi aramasın.

AB despotlarından Lagenijk iyice sapıttı

Adamın küstahlığına bakın! AB”li despotlardan Jörk Lagendijk “Türkler katildir!” demeye getiren yazar bozuntusuna destek için geldiği İstanbul”da: “Türk ordusu provokasyona geçti, PKK buna cevap verdi. Ordu, PKK ile savaşmaya bayılıyor. Bu durum orduyu gündemde tutuyor” diyor. Adamın aklında zoru olmadığına göre niyeti kötü! Bu hükûmet bile Cemil Çiçek vasıtasıyla cevap vermek zorunda kaldı… Kabul edilecek ve kaldırılacak bir söz değil. Hükûmet cevap vermeseydi, TSK cevap vermek mecburiyetinde kalacaktı. Hukukçular Birliği de AB”liyi mahkemeye vermiş.

Adama, bir üniversitede konuşurken Cemil Çiçek”in cevabı hatırlatılmış. Pişkin pişkin: “Terör örgütüne de şiddetten vazgeçmelerini söyledim… Silahlı Kuvvetler de vazgeçmeli, Kürt sorunu çözülmeli” demiş. Bu mesele nedir ki çözülcek?!

Daha çirkin konuşuyor despot: “Şimdinli”de askerler bombayı atmış… Gazetelerde okudum.” Bu adamın okuduğu kendi kafasındaki gazeteler… O gazeteler de TSK”nin mücadelesini pasifleştirmek için “düşman”ın sözlerini öne çıkarıyor.

Despotun bizimle ilgili konuşmaya hiç hakkı yok… Varsayalım konuştu… Mahkemeye intikal etmiş bir meselede nasıl yorum yapabilir?!

AB”nin ne olduğunu görün ey ahalî! Kendi bildiklerini okuyorlar ve nerede Türk milletinin karşısında insan varsa onun yanında yer alıyorlar.

Yorumlar kapatıldı.