İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Vah vah!

Gündüz Aktan

Orhan Pamuk yargılanmayabilirdi veya daha doğru bir yargı usulü bulunabilirdi. Pamuk’a tepki gösterenler kendilerini tutabilir ve şiddete başvurmayabilirlerdi. Polis olayları daha iyi denetleyebilirdi. Ama olmadı.

Kimliğe ilişkin sorunlar hep böyle kargaşa potansiyeli taşıyor. Pamuk’un kimliksiz kimliği, AB’nin bize karşı tarihi önyargılardan kaynaklanan saldırgan kimliği, Türklerin yaralı ve savunmacı kimliği patlayıcı bir bileşim oluşturuyor.

Bu basit bir ifade özgürlüğü davası değil. Orhan Pamuk uluslararası üne sahip bir yazar. Cezalandırılması istenen düşünce de sıradan değil. Pamuk, ‘1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt öldürüldü’ demekle, Türklerin Ermenilere soykırım, Kürtlere de katliam yaptığını kastediyor. Bu iddialar AB’de geniş çevrelerce benimseniyor. Yani AB, Pamuk’un ifade özgürlüğü adına ifade ettiği düşüncenin kendisini savunuyor.

Batı’yı iyi bilen Pamuk, Ermeni tabusunu yıkmak amacıyla bu sözleri sarf ettiğini söylüyor. Yani ortada tarihimize ilişkin bir kara olay var da, bununla yüzleşmekten kaçınıyoruz; ama bir kahraman çıkıyor ve tabuyu bir anda yerle bir edip bizi gerçekle yüzleştiriyor. İlkel milliyetçi toplum, gerçeği söylemek cüretini gösteren kahramana saldırıyor; yüksek Batı uygarlığının temsilcileri kahramanı kendi devletinden ve halkından koruyor. Yeter!

Bu dramadaki tek sorun, bu büyük ikonoklastın kırması için ortada herhangi bir ikonun bulunmaması. Her yerde Ermeni soykırımı kitapları satılıyor. Bundan 22 yıl önce bir Dışişleri müsteşarı 1915’te 300 bin civarında Ermeni ölmüş olabileceğini ve bunun büyük bir trajedi olduğunu zaten yazmış. Ne tabusu bu?

8 bine yakın Boşnak’ın Srebrenica’da katli daha dün soykırım sayılmış. Pamuk’un bilmediği bir konuda rakam müzayedesine girmesi için neden yok. Ama Aristofan’dan bu yana büyük yazarlar her konuyu biliyorlar ya, bizimki neden bilmesin?

Doğru, bir tabu var, ama bizde değil. Bazı Avrupa ülkeleri, sözleşmenin yetkili mahkeme kararı olmadan kimseye soykırım atfedilemeyeceği hükmüne rağmen, Ermeni soykırım iddiasının ‘inkârı’nı yasaklıyor. İsviçre’de Doğu Perinçek sorgulanıyor; Fransa’da Bernard Lewis mahkûm oluyor. Bu derin hukuk devleti anlayışı inkârcı İngiliz hükümetini de cezalandırsa ya!

Mahkemeyi izleyen müthiş AB heyeti, ‘Pamuk hüküm giyerse üye olamazsınız’ tehdidini savuruyor. Türkiye, Ermeni soykırımına karşı düşünceyi cezalandıran büyük uygarlık projesi AB’ye girerse, ifade özgürlüğü alanında sınıf mı atlayacak?

Türkiye’yi tanımaktan kaçınan bazı Batılı yazarlar, ‘diktatör’ devlet edebiyatı yapıyor; İslam ve demokrasi klişeleriyle Pamuk’a arka çıkıyor. Zaten beraat edecek Pamuk hakkında önce ‘derin endişe’ beyan edersin; beraat edince de Batı’nın yeni bir uygarlık zaferi olarak sunarsın. Bravo!

İmajımız bozuldu diye kendisini perişan edenler var. Tarihi ırkçı önyargıların tahrip ettiği imajımızı daha ne kadar bozmak mümkün acaba? Mahkeme ilk celsede beraatla bitseydi imajımız çok mu düzelirdi? İmajımızı bozan Avrupa önyargı mekanizması durmadığı sürece Batı’nın görüşlerine itibar etmesek iyi ederiz.

‘Aman hata yapmayalım, imajımızı yıkmak için fırsat kolluyorlar’ yaklaşımı geçersiz. Koca koca adamlar her vesileyle Türkiye’ye koşacaklar; militanlık yapacaklar; tehditler savuracaklar ve bunların hepsini bizim iyiliğimiz için yapmış olacaklar, öyle mi? Biraz da tavırlarının ardındaki saikleri analiz etseler nasıl olur?

Bu böyle süremez. AB, militanlığı bıraksın; yargının sonuçlanmasını beklesin; sonra da, isterse, dava açılmasını, cereyanını, mevzuatı ve mahkeme kararını ilerleme raporlarıyla ya da parlamento kararlarıyla eleştirsin. Üye yapmazsa da yapmasın.

Yöntem buysa, neden bizden 100 milletvekili Fehriye Erdal’ın veya Müslüman sanıkların AB ülkelerindeki mahkemelerini izlemiyor?

İş daha fazla çığırından çıkmadan hükümet AB ile temas edip bir daha bu skandal müdahalelere izin vermemeli. Yoksa aydınların kimliksizliğinden bıkan kitleler çok daha vahim şeyler yapabilirler.

Yorumlar kapatıldı.