İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yargı: Önce özgür ifade…

Ankara 12. Asliye Ceza, TCK 301’den gazeteci Yıldırım’a verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı: Sözleri, sert ve sarsıcı, ancak ifade özgürlüğünün korunmasından yararlandırılmalı

RADİKAL – ANKARA – Orhan Pamuk ve Hrant Dink gibi Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinden yargılanan gazeteci Rahmi Yıldırım’a verilen beraat kararının gerekçesinde, eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğünün her şeyin üstünde olduğu vurgulandı. Orduya hakaretle suçlanan Yıldırım’ı beraat ettiren 12. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘Ordu mensuplarının tutum ve davranışını eleştirirken sanığın kullandığı sözcükler sert, sarsıcı ve incitici. Ancak ifade özgürlüğünün korunmasından yararlandırılmalı’ dedi.

AİHM kriterlerine atıf

Yolsuzlukları eleştirdiği bir yazısında, ‘Paşalar sermaye düzeninin koruyucusu, aktörü, figüranı’ diyen Yıldırım hakkında, Genelkurmay Başkanlığı’nın şikâyetiyle dava açılmıştı. Eski TCK’nın 312. maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hakaretle suçlanan Yıldırım hakkındaki dava Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüş, TCK değişince davayı yeni 301. maddeye göre yürüten mahkeme, iki ay önce Yıldırım’ı beraat ettirmişti.

Mahkeme, 301’den verilmiş ilk beraat kararının gerekçesinde, eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğünün her şeyin üstünde olduğunu belirtti. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen ifade özgürlüğüyle başkalarının şöhret veya kişilik haklarının aynı anda korunamayacağına dikkat çekilen kararda, ‘Somut olayımızda birinin diğerine üstün tutulması gerekmiştir’ denildi.

İnsan haklarının değerlendirilmesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ölçütlerinin gözetilmesinin artık yasal zorunluluk olduğu belirtilen kararda, AİHM kararlarında sadece olumlu karşılanan ya da kimseye saldırgan gelmeyen ya da insanların kayıtsız kalabildiği bilgi ve fikirlerin değil, özellikle kamu otoritelerine yönelik saldırgan, sarsıcı, rahatsız edici fikirlerin de demokratik toplumun, çoğulculuğun ve hoşgörünün gereği sayılarak korunduğu anımsatıldı.

AİHM’de görülen Thorgeirson davasında, polislere yönelik ‘üniformalı canavarlar’, ‘polislerin ve bar fedailerinin zalim bir doğallıkla öğrendiği ve kullandığı kurt kapanı uygulaması sonucunda zihinsel yaşı yeni doğmuş bir bebeğinkine kadar geri giden kişiler’ benzetmeleriyle ‘kabadayılık etmek, sahtekârlık, kanun dışı tutumlar, boş inançlar, cüretkârlık ve beceriksizlik’ gibi ifadelerin bile suç sayılmadığı vurgulandı.

Kararda ayrıca, 301. maddenin gerekçesinde, ‘Yargıtay ve AİHM kararlarında da belirtildiği üzere, ağır, sert veya incitici nitelikte de olsa eleştiri hakkı kulanıldığında kişiye yaptırım uygulanamayacağı, çoğulcu demokrasinin vazgeçilmez bir gereğidir’ görüşüne yer verildiği anımsatıldı. Gerekçeli kararda şöyle denildi:

‘Asker millet kültürünün yaygın olduğu bir toplumda, ordu mensuplarının tutum ve davranışlarını eleştirirken sanığın kullanmış olduğu sözcükleri sert, sarsıcı ve incitici bulmamak olanaklı değil. Ancak, insan haklarına saygılı, çoğulcu ve demokratik bir toplumda bu düşüncelere tahammül gösterilmesi icap edip, ifade özgürlüğünün korumasından yararlandırmak gerekir.’

Emsal oluşturacak

Bu arada Genelkurmay Başkanlığı’nın suç duyurusu üzerine davayı açan Ankara Başsavcılığı, Yıldırım hakkındaki beraat kararını temyiz etti. Yargıtay’ın bu davada vereceği karar, 301. maddenin çalıştırıldığı tüm davalar için emsal oluşturacak.

Yorumlar kapatıldı.