İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Orhan Pamuk davası

Dr. Ali Nail Kubalı

Değerli okuyucularım, Orhan Pamuk cuma günü İstanbul’da yargılandı. Mahkeme öncesinde ve mahkeme sonrasında olaylar yaşandı. Sinirler gergindi.

Orhan Pamuk, bir İsviçre dergisi ile yaptığı söyleşide, “Türkiye’de bir milyon Ermeni, 30 bin de kişi öldürüldü!” deyivermişti.

Olay ülkede büyük tepki aldıktan sonra Pamuk, Türkiye’de yine televizyonda uzun bir söyleşi yapmıştı.

Söyleşinin konusu büyük oranda Pamuk’un Türkiye’ye yaptığı bu isnatlardı.

Ben kendisini bu söyleşide çok sıkıntılı ve gerilimli görmüştüm. Bir taraftan İsviçre’deki sözlerinin arkasında durmak istiyor; çocuk olmadığını, tecrübeli bir yazar olduğunu söylüyor,’oyuna getirildim’, ‘boş bulundum’ gibi acemilik ifade eden mazeretler arkasına gizlenmeyeceğini vurguluyordu.

KÖŞEYE SIKIŞTI

Ama diğer taraftan da söyleşiyi yapan kişinin, kendisine Türkiye’de düşünce özgürlüğü olmadığını, Ermeni Soykırımı’nı kabul etmenin suç olduğunu söylediğini belirtiyor; kendisinin ise adama söylediklerinin doğru olmadığını kanıtlamak amacı ile bir milyon Ermeni öldürüldüğünü ifade ettiğini söylüyordu. Ama böyle bir duruma düşmemesi gerektiğini, bunun için yeterli tecrübesinin olduğunu tekrar tekrar ifade ediyordu.

Soykırım sözcüğünü ise kesinlikle kullanmadığını üst üste vurguluyordu. Bir ikileme, açmaza düşmenin sıkıntısı vardı görüntüsünde…

Doğrusu ben, Nobel Ödülü adaylığı söz konusu olana kadar bu konularda demeç vermemiş, medya dışında kalmış Orhan Pamuk’un son bir yıl içinde biri 90, diğeri 25 yıl geride kalmış olaylarla ilgili dış basına Avrupa’nın kulağını okşayacak bir şeyler söylemeye başlamasını, onun şiddetle reddetmesine karşın, Nobel ile ilişkilendirmiştim zihnimde…

Ermenilere soykırım yapıldığını savunan Ermeni Diasporası’nın Türkiye’ye nasıl kudurmuş bir kinle saldırdığını… Ve her türlü mantıklı karşı teze de sadece kulaklarını tıkamakla kalmadıklarını, o tezi öne sürenleri amansız birer düşman gibi görüp aşağılamaya çalıştıklarını iyi biliyorum.

Bu hırçın ve insafsız saldırılar, hiçbir bilimsel kanıta dayanmaksızın, sadece Türk düşmanlığına dayalı ham bir ırkçılıkla çeşitli ülkelerin parlamentolarında teker teker kabul görmekte.

OLAYLARI KINIYORUM

İşte böyle bir dönemde Orhan Pamuk kalibresine bir yazarın Türkiye’nin düşmanlarının tezine bu denli angaje olması bana acı veriyor. Orhan Pamuk’u da bu köşeden defalarca kınadım.

Ancak bu konudaki her yazımda da vurguladım ki onun, bu benim de karşı çıktığım, düşüncelerini söyleme hakkını sonuna kadar savunurum!

Bu nedenle Orhan Pamuk’un duruşmasında olay çıkaranları, ona taşla, yumurtayla saldıranları, duruşmayı izlemeye gelen yabancıları tartaklayanları da en içten duygularımla kınıyorum.

Fikir ile mücadele ancak karşı fikirle olur. Kendi fikirlerini ortaya koyama becerisini gösteremeyenler düşünceye karşı kaba kuvvete başvururlar.

Vatanseverliği böylesine ucuzlatmaya kimsenin hakkı yok!

Yorumlar kapatıldı.