İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Milliyetçi olmak

Taha Akyol

ORHAN Pamuk protesto edilemez mi? Elbette edilebilir. Düşünelim ki, bir grup medeni insan toplanmış, ellerinde Türkçe ve dünyaya hitaben İngilizce yazılı pankartlar, sessiz protestoda bulunuyorlar. Mesela pankartlardan birinde “Pamuk, terörizme ne diyorsun?!” yazıyor, öbüründe “Reklam için ölüm rakamlarını çarpıtma” diyor, falan…

Hayır, böyle olmadı. Yumurta attılar, küfrettiler, araca saldırdılar, tekme tokat eylemlerini polis zor önledi. Dünya kamuoyu “Türkiye’de milliyetçiler…” diye başlayan Orhan Pamuk haberlerinde bu çirkin eylemleri izledi!

“Hain” diye bağıranlar da “işbirlikçi” diye çağıranlar da vardı. Sağ, sol ve etnik köken fark etmiyor. ‘Solcu’ bir dergi “Kürtlerden alışveriş etmeyin” diye yazmadı mı? Kürtçü sitelerde de Türklerle alışveriş etmeyin, THY’ye binmeyin gibi laflar, sıkılmış yumruklar var.

Sağı solu, etnisitesi fark etmeyen bir lümpenlik, bayağılık…

Fikir ve düzey

Türkiye’de milliyetçilik deyince ilk akla gelen isimlerden biri sosyolog Ziya Gökalp’tir. ‘Milliyetçi taban’ Gökalp’i okuyor mu?!

Peki, milliyetçi sosyolog Mümtaz Turhan? “Garplılaşmanın Neresindeyiz?” ve “Kültür Değişmeleri” gibi kitapların yazarı?

Bizde milliyetçi düşüncenin diğer büyük ilim, fikir ve edebiyat adamları? Ömer Seyfettin, Fuat Köprülü, Hüseyinzade Ali, Ahmet Refik, Sadri Maksudi, Ağaoğlu Ahmet, Remzi Oğuz, Ali Fuat Başgil, Erol Güngör?.. Dar akademik ve entelektüel çevreler dışında, bunların hiçbiri gündemde değil…

Ama Nihal Atsız gündemde!

Atsız, bizde edebiyat ve bilim adamı milliyetçilerin savunduğu moral ve entelektüel değerleri aşağılayan bir ırk efsanesi yarattı:

“Din Arap’ın, hukuk Roma’nın, kahramanlık Türk’ündür!”

Veya:

“Anlamayız hayatı felsefeyle ilimle!”

Geriye yumruk kalır tabii!

Zihin disiplini

Bugünkü Kemalistlerin bir Yakup Kadri’si, bir Falih Rıfkı’sı yok! Milliyetçilerin de Ziya Gökalp’i, Erol Güngör’ü yok! Bu yoksunluk, her iki akım için de alarmdır.

Seviye yükseltilmezse, ayağa doğru düşer.

Rahmetli ağabeyim Prof. Erol Güngör’ün çeyrek asır önce yazdığı makaleler “Sosyal Meseleler ve Aydınlar” adıyla kitap olarak yayımlanmıştı. (www.otuken.com.tr)

Birkaç alıntı yapacağım:

“Fikir hürriyeti konusunda hiçbir sınırlandırmaya taraftar değilim… Fikir, daima serbestlik, açıklık ve genişlik isteyen bir şeydir…” (Sf. 478)

“Lisedeki milliyetçilik anlayışımla şimdiki arasında büyük bir fark vardır. Bir ilim disiplininden geçmiş olmak, yaş ve tecrübe, bilgi ve özellikle Batı ile temas insanı büyük ölçüde değiştiriyor…” (Sf. 474)

“Bilge Kağan Çin’deki şehir medeniyetinin Türkleri yutmasından korkuyor, bunun için çare olarak göçebe kültürüne sıkı sıkı sarılmayı tavsiye ediyordu…”

Sosyolog Güngör, göçebeliği Atsız gibi idealize etmez, Türklerin yerleşik medeniyete geçişini ve bu süreçte Osmanlı’nın rolünü anlatır. (Sf. 98, vd.)

Ve Güngör, bizdeki fikir ve inanış farklarının zenginliğe dönüşemeyip çatışmacı düzeyde kalmalarını da çağımızın gerektirdiği “zihin disiplini”ne ulaşılamamış olmasına bağlar. (Sf. 482)

Ne kadar da haklı…

Yorumlar kapatıldı.