İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gizli el

Zülfü Livaneli

Dünkü manzarayı gördünüz.

Şişli’de bir mahkeme binası, yağmur altında bekleyen gazeteciler, televizyon kameraları, Avrupa Birliği’nden temsilciler ve dünya basınında sunulan

‘Düşünceyi yargılayan çağ dışı bir ülke’ imajıyla Türkiye.

Bütün bunlara ne gerek vardı?

Eğer bu davayı durduracak idiyseniz (ki doğrusu buydu), niçin geç kaldınız?

Sanki gizli bir el Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı olan çevrelere ve

Türkiye aleyhinde propaganda yapanlara yardım ediyor.

Onlar için çalışıyor.

Onlara görüntü ve malzeme hazırlıyor.

***

Orhan Pamuk davasının bitiminde Şişli Adliyesi’nde olaylar çıktı. Orhan Pamuk aleyhine sloganlar atıldı, bindiği otomobil durdurulup taşlandı.

Dünyada milyarlarca kişi Türkiye’de yapılan bu gösterileri ve saldırıları televizyonda izledi.

Ne yazık ki bu olumsuz görüntüleri insanların kafalarından silmek çok zor olacak.

Yücel Aşkın davasında yaşanan hayal kırıklığı ve bu davada olanlar Türkiye’nin imajına ve saygınlığına çok büyük zarar verdi.

Orhan Pamuk davası bize kimin gerçekten ülke çıkarlarına hizmet ettiğini bir kez daha düşündürmeli.

***

Son birkaç aydır yazıyla, sözle, önergeyle ne kadar mücadele ettiğimi hatırlıyorum da içim acıyor.

Geçen ay TBMM’de İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile sohbet ederken “Sayın Bakan” demiştim, “Orhan Pamuk davası Türkiye’nin uygarlık ve demokatikleşme sınavı haline geldi. İş işten geçmeden hükümet olarak bu konuya eğilmeniz yerinde olur”.

Daha sonra Adalet Bakanı Cemil Çiçek’le görüşmelerimde de bu düşüncelerimi aktardım. “Bu davayı durdurarak Türkiye’ye büyük bir iyilik yapmış olacaksınız” diyerek konunun önemini vurguladım.

Ayrıca Başbakan’ın danışmanıyla da bu konuyu defalarca görüştüm.

Ve bağımsız bir milletvekili olarak, rahatlıkla kabul edebilecekleri bir 301. madde değişiklik önergesi verdim.

Fakat o zamandan beri bu konuda olumlu hiçbir gelişme olmadı.

Sonunda dünya basınına geniş bir biçimde yansıyan dünkü manzaralar ortaya çıktı.

Türkiye boşu boşuna Avrupa Birliği’nden gelen sert açıklamaları dinlemek zorunda kaldı. AB yetkililerinin uyarılarından sonra dünya basınının, gözlemcilerin gözü önünde davayı durdurdu.

Keşke daha önce harekete geçilseydi de Türkiye bu duruma düşmeseydi.

Dava 7 Şubat’a ertelenmiş. Yani dünya basınında Türkiye’nin kötü bir imajla, geniş bir biçimde yer alması için yeni bir fırsat çıktı.

Benim hükümete tavsiyem bu fırsatı kaçırmamaları. (Belki bu sefer dediklerimin tersini yaparlar.)

Bu arada Turizm Bakanlığı Türkiye’nin tanıtımı için milyonlarca dolar harcayarak iki parçalı afişler hazırlatmış.

Bu konuda bir önerim var. Afişin üstüne kalem, altına da demir parmaklık görüntüleri koysunlar.

Dünya basını bunu nasıl olsa bedava yayınlar.

Yorumlar kapatıldı.