İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu dava bize ne kazandıracak?

Ahmet Kekeç

Orhan Pamuk’un davası durduruldu. Dileriz bundan sonra “oh olsun konsorsiyumunu”nu sevindirecek gelişmeler yaşanmaz.

Hayır, “Avrupa ne der?” derdinde değilim.

Nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz? Gelecek kuşaklara nasıl bir ülke bırakmak istiyoruz? Nazım Hikmet’i, Kemal Tahir’i, Orhan Kemal’i, Necip Fazıl’ı, Zekeriya Sertel’i (ve sayfalara sığmayacak çoğunlukta gazeteci, yazar, aydını) yargılayıp hapse atmakla çok mu iyi yaptık? Sabahattin Ali’nin öldürülmesi şeref mi kazandırdı bize? Niçin yazarlarımıza, sanatçılarımıza, değerlerimize karşı bu kadar hoyrat, bu kadar kıyıcıyız? Bütün mesele bu…

Son durum şudur:

Adalet Bakanı’ndan yargılama izni çıkarsa, Orhan Pamuk yeniden hakim huzuruna çıkacak ve “1 milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürt’ü katlettik” açıklamasının tevilini yapacak.

Kötü bir durum bu.

Onur kırıcı…

İnsanı “tevile” mecbur bırakan herşey onur kırıcıdır çünkü.

Bana sorarsanız, ortada savunmayı gerektirecek bir durum yok… Gerçi, müdahil avukatlar ve müddeiumumi Pamuk’un “Türklüğe hakaret” ettiğini ileri sürüyor ama, meselenin “Türklükle” ilişkisi, biraz zorlama bir ilişki…

Orhan Pamuk ne yapmıştır?

Gerçekte Türklüğe hakaret mi etmiştir? Türkleri mi aşağılamıştır?

Hayır.

Boş konuşmuştur.

Boş konuşmayı müeyyideye bağlayan bir ceza maddesi de, ne yazık ki Türk Ceza Kanunu’nda bulunmuyor.

Daha önce müteaddit defa yazdığım ve korkarım bundan sonra da yazacağım gibi,

Orhan Pamuk, böyle bir sözü (“1 milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürt’ü katlettik” sözünü) sarfettiği için değil, Ermeni ve Kürt meselesinde konuşan, daha doğrusu elini taşın altına koyan tek kişi kendisiymiş gibi yaptığı, dışarıda da böyle algılanmasını sağladığı ve durduk yerde başımıza Avrupalıları üşüştürdüğü, yani “rol çaldığı” için yargılanmalı.

Bu yargılamayı da tabii mahkemeler değil, kamuoyu vicdanı yapmalı.

Pamuk, Almanya Frankfurter Allgemeine Gazetesi’nde yayımlanan “Duruşmamdan önce” başlıklıklı yazısında, TCK’nın ünlü 301. maddesini yorumlamış: “Hükümet, bu maddeyi onları eleştiren veya rahatsız edene çarpmak için muhafaza ediyor. Eğer bu kişi uluslararası alanda tanınmış değilse, onu cezalandıracaklar ve cezaevine koyacaklar.”

Eski 159’u karşılayan bu madde hükümete “tecziye kolaylığı” sağlasın diye mi muhafaza ediliyor bilmiyorum ama, bu ülkede uluslararası alanda tanınmamış kişilerin bol keseden yargılandığını, en azından kendi tecrübemden biliyorum.

Reklam olsun diye söylemiyorum, Nobel almak diye bir derdim de yok; bugün Orhan Pamuk’a açılan ve dünyayı ayağa kaldıran davanın aynısından (üstelik aynısından 130 tane) bu satırların yazarı için açılmıştı.

Birçok duruşmaya girdim çıktım. Fakat ne Oli Rehn’i gördüm oralarda, ne Camiel Eurlings’i, ne de “Orhan Pamuk’u hapse atarsanız AB’ye giremezsiniz” diyen dayanışmacı hemşireleri.

Orhan Pamuk haklı; “generallerini, polislerini ve devlet adamlarını ezelden beri her fırsatta öven ve onore eden, ancak yazarlarına mahkemelerle ve hapis cezalarıyla eziyet eden” bir ülkede yaşıyoruz… 159’dan daha ağır müeyyideleri içeren 301. madde çok can yakacak, çok da baş ağrıtacak.

Yorumlar kapatıldı.