İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Papaz hayal görüyor

Bulgar Ortodoks Kilisesi Yönetim Kurulu üyesi Cipof, Bartholomeos’un Ekümeniklik iddasının gerçekdışı olduğunu söyledi

BojIdar Cipof, Patrik Bartholomeos’un Ekümeniklik sıfatını tartışmanın bile gereksiz olduğunu belirtti. Cipof, ABD’nin 220 milyon Ortodoks’u kontrol altında tutmak için Bartholomeos’u kullandığını da açıkladı.

Bulgar Ortodokslar milli cephede

Amerika, Rusya’ya karşı Rum Patrik’i kullanıyor

* Yüksel MUTLU’nun röportajı:

Büyük önder Atatürk’ün ‘ fesat ve ihanet ocağı” olarak nitelediği Fener Rum Patrikhanesi’ne karşı başlatılan imza kampanyasına destek verenlerin sayısı 2 milyonu aştı. Milli Güç Platformu ve Noel Baba Vakfı tarafından başlatılan kampanyaya destek verenler arasına katılan Bulgar Ortodoks Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Bojidar Cipof kampanyaya niçin destek verdiğini Yeniçağ’a açıkladı.

* Ortodoks cemaati mensubu olarak Bartholomeos’un Ekümenik olması mümkün değildir diyorsunuz. Neden?

Lozan anlaşması yapıldığında Patrikhane ile ilgili görüşmeler yapılmış; Patrikhane’nin Türkiye’deki Rumların, dini lideri olarak kalması şartıyla Türkiye’de faaliyet gösteremesine izin verilmiştir. Oysa Patrikhane yurt dışı yazışmalarında ”Ekümenik Patrikliği” ünvanını kullanıyor. Ama Patrik’e, AB ve ABD tarafından verilen Ekümen ünvanı sanal olmaktan öteye geçemez.

* Patriğin faaliyetlerinden rahatsız mı oluyorsunuz?

Bartholomeos Patrik olduktan sonra bize yani Bulgar Ortodoks kiliselerine müdahele etmeye başladı. Bartholomeos, kendi kiliselerine göndermek için papaz bulamazken, Bulgar Ortodoks kiliselerinde Rumca ayinler yaptırmaya kalkıştı. Biz bu ayinleri mahkemeye taşıdık ve davayı kazandık Bir daha da kiliselerimize girip müdahale edemediler. Ancak Rum Patrik, yetkisi olmadığı halde 2002’de bir mektup yazarak bizim baş rahibimizi azlettiğini bildirdi. Biz de dava açtık. Mahkeme beraatine karar verdi. Biz temyize gittik. Patrikhane’nin Türkiye’de istediği gibi cirit atmasını önleyeceğiz.

* Türkiye Patrik’in Ekümeniklik ünvanını kabul ederse ne olur?

Türkiye’nin “Ekümenik’liği” kabul etmesi İstanbul’da bir Halifeliği kabul etmesi anlamına gelmektedir. Halifeliği kaldırmış bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde bir Ortodoks Halifeliği kurulmasına göz yumamaz. Burada mesele şu; bir Patrik kalkıp bin kişilik cemaatle bütün dünyaya egemen olmak istiyor. Buna kim razı olabilir? İşte Yunan Ortodoks kilisesi de bu yüzden Fener Rum Patrikhanesi’ni istememektedir. Başta 220 milyon Ortodoks cemaatine sahip olan Rusya da başından beri Bartholomeos’un bu “Ekümenik”liğine karşı çıkıyor.

Patrikhane’nin yeri Yunanistan

* Neden Bulgar Ortodoks Kilise Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olarak “Patrikhane Yunanistan’a” kampanyasına destek veriyorsunuz?

Sonuçta mezhep ortaklığınız var. Bir kere burada onur verici olan Milli Güçler Platformu üyelerinin beni de aralarına katmış olmasıdır. Bu benim açımdan son derece önemli bir hadisedir. Burada soldan ve sağdan birçok kurum ve çeşitli siyasi görüşlerden birçok dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşları Milli Güç Platformu’nda toplandılar. Dolayısıyla “Patrikhane Yunanistan’a” kampanyası bana göre geç bile kalınmış çok doğru bir karar ve harekettir. Patrikhane’nin Yunanistan’a nakledilmesi için yapılmış olan bir oluşumun içinde olmaktan son derece onur duyuyorum. Bizi bu oluşumun içine çeken bazı nedenler var. Bunun başında Patrikhanenin faaliyetleri geliyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde yine İstanbul’da “Barış ve Hoşgörü” adı altında bir toplantı yapıldı. Ve Patrik Bartholomeos bu toplantıda “Ekümenik” sıfatıyla Yunanca konuştu; dini kıyafetlerle dolaşılarak Türkiye aleyhine konuşmalar yapıldı. Toplantıda yabancı bir Metropolit çıktı ve şu sözlerle Türkiye’yi tehdit etti: Patrikhane’yi Ekümenik olarak kabul etmez ve Ruhban Okulu’nu açmazsanız AB’yi unutun. Şimdi her fırsatta benim yaşadığım ülkemi ve yurdumu yabancı ülkelere şikayet eden, Ruhban Okulu’nu açtırmak için elinden gelen her şeyi yapan bir adamı niçin destekleyeyim

Amaçları Megola İdea

* Ruhban Okulu’nun açılması için niye bu kadar ısrar ediliyor?

Şimdi bu sorunun cevabına gelmeden önce bu okulda okuyacak öğrencinin olup olmadığına bakalım. Yok. Öğrenciler yurt dışından getirilecek. Okulda eğitim verenler Türkiye’deki Milli Eğitim müfredatına uygun, hocalar mı olacak ? Yok. Onlar da yurt dışından getirtileceklerdir. İyi güzel de her şey yurt dışından gelecek ise o zaman Türkiye’yi niye uğraştırıyorsunuz? Buradaki amaç “Megola İdea”nın (Büyük fikir,büyük ülkü) gerçekleşmek isteğidir.
Zaten Yunanistan Anayasası’nın 3.maddesinde resmi dinin Ortodoks, merkezinin de Konstantinopolis (İstanbul) olduğu belirtiliyor. Ve bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara verdikleri hiçbir şartlara uymayarak ancak kendi şartlarını ortaya koyarak amaçlarına ulaşmayı hedefliyorlar. “Benim dediğim olursa açılacak “ diyorlar. Ve onların dediği gibi açıldığı takdirde Türkiye’deki öğretim tamamen değişmiş olacaktır.

* Ama sonuçta Patrikhane ve Bartholomeos birileri tarafından desteklenmektedir. Buna ne diyorsunuz?

Yunan Hükümeti tarafından desteklenmektedir. Çünkü Yunanistan’ın politikası gereğidir bu. Ancak, burada Yunan hükümetiyle birlikte ABD ve AB’yi de unutmamak gerekir. ABD’nin buradaki amacı Patrikhane ve Bartholomeos’un “Ekümenikliği” sayesinde dünyada yaşayan Ortodoks cemaatini kontrol altına almak ve Rusya karşısında avantajlı bir konuma gelmektir. Bu da ABD’nin “Yeni Dünya Düzeni” projesinin bir parçasıdır.

‘Rumlar bin kişilik bir cemaat’

“Ruhban Okulu açılırsa başka gruplar ortaya çıkıp kendi dini okullarını açmak isteyecekler. Buna nasıl engel olunacak”

* Ruhban Okulu Ortadokslar için ne anlam ifade ediyor?

Ruhban Okulu hiçbir şekilde açılamaz. Ruhban Okulu’nun açılabilmesi için Anayasa’da en az 20’ye yakın maddenin değişmesi gerekir.1971 yılında Ruhban Okulu YÖK’e bağlanmayı kabul etmedikleri için kendileri tarafından kapatıldı. Ruhban Okulu’nu Türkiye Cumhuriyeti kapatmadı. Ve fiilen şimdi şu anda şartları yerine getirdikleri takdirde yarın bu okulu açabilirler. Ama YÖK’e bağlanmak şartıyla. Bugün başörtüsü yüzünden bir öğrencimizle ilgili bir konu var gündemde. Peki bu Laikliğe aykırı bir davranışsa, dini kisvelerle eğitimi nasıl yapacaklar o okulda. Türkiye’de bir yüksek okulda dini kisve giyerek eğitim yapabilme imkanı cemaati topu topu 1000 civarında olanlara mı tanınacak. Yarın öbür gün başka gruplar ortaya çıkıp kendi dini okullarını açmak istediklerinde bunlara kimler ve nasıl cevap verecekler veya nasıl engel olunacaklar? Bu nedenle Ruhban Okulu evet şartlara uygun oldukları takdirde bir günde açılabilir. Ancak dediğim gibi Anayasa’da birtakım maddelerin değişmesi gerekir ki bu da öyle kolay, kolay olamaz.

Yorumlar kapatıldı.