İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Ermeni soykırımı´ ABD´de mahkemelik

Massachusetts eyaletinin eğitim müfredatından ‘Ermeni soykırımı’ tezine karşı görüşlerin çıkarılması dava konusu oldu. Mahkemeye gidenler arasında ABD’li bir lise öğrencisi, tarih öğretmenleri ve akademik özgürlüğü savunan bir avukat var. Milliyet, sonuçlarıyla sadece ABD’deki ‘soykırım’ tartışmasında değil, Fransa ve İsviçre’deki yasaklarla Türkiye’deki ifade özgürlüğü kısıtlamaları açısından da dolaylı bir emsal oluşturabilecek davanın taraflarıyla görüştü

Yasemin Çongar – Boston

“Başkalarından bağımsız düşünün, ama başkalarını da düşünün.”

“Forum” gazetesi bu sloganla çıkıyor. Yazı İşleri Müdürü Ted Griswold’a göre, Ermeni soykırımı tezinin ABD’de tek taraflı öğretilmemesi biraz da bu slogan nedeniyle gerekli. Griswold, insanın bağımsız fikirli ve başkalarının görüşlerine açık olabilmesi için, küçük yaştan itibaren tarihsel olaylara ilişkin farklı tezleri irdelemesi gerektiğine inanıyor. Bu inançla ekimde Massachusetts Eyaleti Eğitim Kurulu’nu mahkemeye vermiş. Talebi ise, “Soykırım tezine karşı çıkan tarihçilerin yazdıklarının da, Ermeni görüşleriyle birlikte müfredat rehberinde yer alması.”

Griswold’la “Forum”un yazı işleri odasında konuşuyoruz. Haberciliği ciddiye aldığı sayfa düzeninden ve öne çıkardığı konulardan hemen belli olan Forum, Boston’a 40 kilometre uzaklıktaki Sudbury kentinde, Lincoln – Sudbury Bölgesel Lisesi’nde yayımlanıyor. Griswold, bu okulda son sınıf öğrencisi.

Resmi tarihe karşı

Sivilceleri, ince uzun bedeni ve gözündeki dalgacı ışıltıyla tipik bir 17 yaş genci Griswold. Tipik olmayan; Yale Üniversitesi’nde felsefe okumayı planlayan bu parlak öğrencinin akademik hayatını, hak ve özgürlükler alanındaki siyasi uğraşlarla bütünleştirmesi. Lisesinde Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nin (ACLU) şubesini açmış ve ABD’de 11 Eylül’den sonra çıkarılan Yurtseverlik Yasası’na karşı yerel bir karar alınmasını sağlamış. Ermeni meselesine bulaşması ise “tarihe taraf olmasından değil.”

“Ermeni ya da Türk tezine herhangi bir yakınlığım yok. Tarihin resmileştirilmesine karşıyım” diyor. Osmanlı’nın son döneminde çok sayıda Ermeni’nin tehcir edildiğine ve öldürüldüğüne inandığını, ancak bunun soykırım olup olmadığının tarihçiler ve öğrencilerce tartışılması gerektiğini söylüyor. Davaya destek veren Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) yetkilileriyle hiç karşılaşmamış, ama Ermeni kökenli okul arkadaşlarından ve Ermeni basınından tepki almış. Yine de davaya taraf olmaktan memnun Griswold:

“Mesele, tarihi Ermeni, Türk ya da Amerikan devletinin tanımlamamasında. ‘Soykırım yapılmadı’ demiyorum, ama ‘Soykırım yok’ diyen tarihçilerin tezi de öğrencilere anlatılmalı.”

‘Türk ajanı’ diyorlar

Griswold’u davaya katılmaya davet eden kişi, 32 yıldır tarih öğretmenliği yapan Bill Schecter.

Schecter’ı telefonla aradığımda ilk sözü “Hayatımda konuştuğum ilk Türk’sünüz, ama ne zamandır ‘Türk ajanı’ olmakla suçlanıyorum” oldu. Lincoln-Sudbury Lisesi’nde buluştuğumuzda, “Hiçbir Türk kurumuyla bağlantınız yok mu?” diye soruyorum. “Tek bir Türk kurumuyla çok yakın ilişkideyim, o da Brookline Aile Lokantası. İşletenler Türk. Türkçe bilmediğimden onlarla diyaloğum olmasa da, sürekli yemeklerini yiyorum” diyor. Schecter, hayatı boyunca ırkçılığa ve zulme karşı mücadele ettiğini, tarih hocalığını da öğrencileri bu konulara duyarlı kılmaktan ayrı düşünmediğini söylüyor. Emekli olduktan sonra bir film senaryosu yazmayı planlıyor; konusunu, Schecter Ailesi’nin pogromlarda ve Holocaust’ta dağılmış olan Musevi bireylerinin 70 yıl sonra yeniden buluşmasından alan bir öykü. Ailesinin geçmişi, kendisini “Holocaust inkârcılarına” benzeten Ermeni lobisine karşı büsbütün duyarlı kılmış Schecter’i:

‘Kesin belgeler var’

“Nazilerin karar ve uygulamaları konusunda kesin belgeler var. Osmanlı tarihiyse tartışmalı. Ermeni ve Türk tezlerini okudum. Bernard Lewis, Justin McCarthy ve Guenter Levy gibi tarihçilerin, yaşananlara soykırım denilemeyeceğine ilişkin tezini öğrencilere neden aktarmayalım?”

Schecter, “Bana ‘Türkiye’deki okullarda sadece resmi Türk görüşü değil, Ermeni tezi de öğretilmeli’ diyen bir dilekçe getirseniz hemen imzalarım” diye de ekliyor.

‘Gerçek’ yorumu

Bir sonraki durağımız, Boston’dan Charles Nehri’yle ayrılan üniversite kenti Cambridge’de, Harvard kampusuna bitişik “Cambridge Rindge and Latin Okulu.” Siyah öğrencilerin ağırlıkta olduğu, Amerikan alt-orta sınıfının çehresini taşıyan bir lise.

40 yıldır tarih öğreten Larry Aaronson’la, afişlerle kaplı duvarları başlı başına bir “hak ve özgürlükler manifestosu” havasındaki sınıfında buluşuyoruz. Kendisini “radikal” diye tanımlayan bu aktivist öğretmen, benimle de, içeri girerek mülakatı bölen öğrencileriyle de tonton bir aile büyüğü üslubuyla konuşuyor; yumuşak, neşeli:

“Avukat dostum Harvey Silverglate Eğitim Kurulu’nu mahkemeye vermemizi önerince güldüm. Hayatını insan haklarına adamış Musevi bir avukatla öğretmenin, soykırım tezine karşı çıkmasının tepki çekeceğini biliyordum.”

Buna rağmen, davacı olmasını “Ermeni soykırımı tezine değil, çoğunluğun diktasına karşıyım. Osmanlı tarihi konusundaki Ermeni tezi dünyada çoğunluk görüşüdür. Azınlıktaki ‘soykırım yok’ tezi belki yanlış. Ama bu tezi, peşinen sansür edersek tarihsel tartışmanın önünü keseriz” diye açıklıyor.

Ünlü aktörler Ben Affleck ve Matt Damon’ın hocalığını yapan, her ikisiyle kucaklaşan fotoğrafları sınıfının duvarında yer alan Aaronson, “Good Will Hunting” (Can Dostum) filminin de ilham kaynağı. “Öğrencilerime kendilerine öğretilen tarihi sorgulamalarını söylerim” diyor, “Çünkü çoğunluktaki tarih tezi de zamanla değişir. ABD’de Kristof Kolomb’u göz ardı eden, göğe çıkaran ve kınayan dönemler yaşandı. Kolomb, bugün İtalyan kökenliler için kahraman, Amerikan yerlileri için soykırım suçlusu. Bu tür farklılıkları öğretmemiz şart.”

‘Davayı kazanacağız’

Davacıların baş avukatı Silverglate, ABD’de ifade özgürlüğü deyince akla gelen bir isim. 1965’ten beri ideolojik olarak kendisine çok uzak kişilerin bile ifade hakkını mahkemede savunmuş ve bu alanda sayısız dava kazanmış. “Gölge Üniversite: Amerika’nın Kampuslarında Özgürlüğe İhanet” adlı kitabın yazarı Silverglate’le Harvard Üniversitesi’nin yanı başındaki ofisinde, kalın dosyalar arasında söyleşirken, “Bu davayı kazanacağız” diyor. Bölge yargıcının eğitim müfredatına Türk tezinin dahil edilmesine kararlaştıracağına inanıyor:

‘Özerklik davası bu’

“Herhangi bir tezin durup dururken müfredata dahil edilmesini istemiyoruz ki! Uzman eğitimcilerin, en başta müfredat rehberine koyduğu soykırım karşıtı argümanın, sonradan siyasi müdahaleyle dışarıda bırakılmasına karşıyız.”

Silverglate’e hakkındaki Ermeni propagandasını hatırlatıp, davacılar arasındaki Türk derneği ile parasal bağlantısını soruyorum. “Davayı çok küçük bir mali katkıyla açtım” diyor, “Paranın kimden geldiğiyse önemli değil, çünkü 40 yıllık kariyerimi adadığım çizgide, akademik özerklik yönünde bir dava bu. Tersini yapıp sansürü savunsam, o zaman beni birilerinin yönlendirdiği söylenebilirdi.”

Türk tezi nasıl müfredattan çıkarıldı?

Massachusetts’de Ermeni kökenli nüfus yoğun. 1998’de “Ermeni soykırımının” eyalet okullarında öğretilmesi kararlaştırılınca, müfredat rehberine, ilkin uzman kararı gereği Türk tezi de dahil edilmiş. Ermeni lobisinin protestosu üzerine, eyalet senatosundan Demokrat Steve Tolman devreye girmiş ve “soykırım” iddiasına aykırı kaynakları rehberden çıkarttırmış. Tolman, müdahalesini “Türk devletinin inkarcı tezlerini öğretmek zorunda değiliz” diye açıklıyor. Eğitim Kurulu’nu mahkemeye veren avukatlar Silverglate ve Malick Ghachem, davayı kazanmayı bekliyorlar. Ghachem, “ABD Anayasası, sadece yaygın olarak benimsenen görüşlerin değil, benimsenmeyenlerin de ifade hakkını garantiler. Bu sayede kazanacağız” diyor. Silverglate ise, eyalet yönetimi temyize giderse, konunun Yüksek Mahkeme’ye kadar tırmanabileceğine dikkat çekiyor:

“Keşke iş oraya varsa, sonuçta hem ABD geneli için, hem de belki Fransa, İsviçre ve Türkiye’deki ifade özgürlüğü kısıtlamalarına karşı bir emsal karar çıkar.”

Yorumlar kapatıldı.