İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rumların 80 yıllık tanığı

‘Bizden habersiz ne kimse doğar ne kimse ölür’ sloganını seçen İstanbul Rum cemaatinin en eski gazetesi Apoyevmatini’nin 80. yaşı Feriköy’deki Rum Ortodoks Kilisesi’nde kutlandı

Celal BAŞLANGIÇ

Andonis Vasiliadis, Rum bir eczacı. Yıllardır işlettiği bir eczanesi var İstanbul’da. Derken bir yasa çıkmış Meclis’ten ‘Aynı mahallede iki eczane olmaz’ diye. Birden fazla eczane olan mahallelerde açık kalacak yerler ‘kura’yla belirlenecek. ‘Kura’larda, nedense Andonlar, Agoplar, Moizler kaybetmiş hep!

Böylece Andon Efendi’nin eczane açma izni elinden çıkmış. Ancak kendisi Mektebi Sultani mezunu. Payitaht’ta tanıdığı çok. Andon Efendi’ye, bir Rumca gazetenin yayımı için izin veriliyor. İşte böyle başlıyor 1925’ten günümüze dek uzanan Apoyevmatini adlı İstanbul Rum cemaatinin yaşayan en eski gazetesinin yolculuğu.

Kesişen yollar

Mihail Vasiliadis de İstanbullu bir Rum. Görmediği ne Varlık Vergisi kalmış, ne de 6-7 Eylül olayları. Lisede başlamış Mihail, İstanbul’da Rumca yayımlanan Embros gazetesinde çalışmaya. 20 yıl sürmüş İstanbul’daki gazeteciliği. Türk Ortodoksları ile ilgili bir yazısına ‘Rumluk propagandası’ndan dava açılmış. 10 yıl sürmüş yargılanması. Mihail de kalkmış Yunanistan’a gitmiş. 20 yıl da orada gazetecilik yapmış.

Yunanistan’dayken Ege adalarındaki hastaların Yunanistan yerine daha yakın olan Türkiye’ye taşınmasını önermiş. Ülkede ciddi polemiklere yol açmış bu yazı. Sonunda Mihail hakkında ‘Yunanlılığa hakaret’ten dava açılır. Mihail de 20 yıl önce ayrıldığı anayurduna geri döner.

İşte 1925 yılında yayın hayatına başlayan Apoyevmatini gazetesi ile 1955 yılında gazeteciliğe başlayan Mihail Vasiliadis’in yolları 2003’te İstanbul’da kesişir. Mihail ölüm kalım savaşımı veren gazetenin başına geçer ve onu bu günlere taşır.

İki anlamlı kutlama

Geçen hafta Feriköy’deki On İki Apostol Rum Ortodoks Kilisesi’nin bahçesindeki tiyatro salonunda toplanan kalabalığın nedeni de Apoyevmatini’nin 80., Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis’in de gazetecilikte 50. yılını kutlamaktır.

Toplantıyı Zoğrafyan Lisesi Mezunları Derneği düzenlemişti. Katılanlar arasında Fener Rum Patriği Bartholomeos da vardı. Dernek başkanı Laki Vingas, Apoyevmatini’yi, “İstanbul’da yaşayan her Rum vatandaşı için bir referans noktası, bilgi kaynağı ve ifade platformu” diye tanımladı. Vingas’a göre, Rum nüfusun 100 binlerden iki binlere geçiş sürecinin yarattığı her türlü manevi ve maddi sancıyı yaşayan Apoyevmatini, bugün, yorgun, ama misyonundan aldığı güçle hizmetine devam ediyor. Vingas bir başka noktanın da altını çiziyordu:

“Apoyevmatini gibi bir kültür varlığının yoluna devam etmesi tüm toplumu ilgilendirmekte. Ülkemizin medya kuruluşlarının, cemaat gazetelerine de ilgi göstermesini ve yardım etmesini rica ediyorum.”

Bu çağrının altında ‘Türkiye’nin azınlıklar karnesi’nin ‘sınıfta kalan’ gerçeği yatıyordu. Bunu da tarihsel sürecin köşe taşlarıyla araştırmacı Orhan Türker anlattı:

“Grek harflerini ilk kez komşularımıza gelen o gazeteden söktüm, Rumcayı ilk kez oradan öğrendim. Yunanca bilen Türklerin sayısı ne yazık ki gittikçe azalıyor.”

En güzel yıllar: 1950-55 arası

Apoyevmatini, İstanbul Rumlarının tarihi gibi inişli çıkışlı evreler geçirmiş. İkinci Dünya Savaşı’yla boyu küçülüyor gazetenin, kâğıdı kötüleşiyor, renkli fotoğrafları gidiyor. 1945-50 arasında çalkantılı bir süreç yaşıyor gazete, tıpkı Türkiye gibi.

1950-55 arasını ‘yalnız İstanbul Rumlarının değil, bütün kent halkının yaşadığı en güzel yıllar’ olarak anlatıyor Türker. Yunanistan’dan gelen tiyatro toplulukları, Rum okullarının mezuniyet geceleri, antik Yunan tragedyası bile oynayabilen Zoğrafyan Lisesi’nin tiyatro topluluğu; Yeşilköy, Tarabya, Büyükada’da yaşanan eğlenceler yer alıyor azınlık gazetelerinde. Ardından Türkiye’ye çöken kâbusa geliyor Türker:

Her krize dayandı, ama…

“Artık 6-7 Eylül tabu olmaktan çıktı. Hepimizin utandığı bir gündür. O günlerde Apoyevmatini de kırılıp döküldü. Matbaası tahrip edildi. 15 gün yayımlanamadı. 1964’te de büyük sıkıntılar yaşandı. Binlerce Yunan vatandaşı sınır dışı edildi. Aileler parçalandı. Gazete, halkı daha beter sıkıntıya sokmamak için bunu yansıtmadı. Bu tarihten sonra da çöküş yaşandı.”

O günden bugüne Kıbrıs krizlerini, savaşlarını da atlatan gazete hâlâ ayakta kalmayı başarabilmiş. Ancak doğum ve vaftiz haberleri, ilanları neredeyse bir düş olmuş gazete için. Gazeteyi eline alanlar en arka sayfasını çevirip ölüm ilanlarına bakıyorlarmış, “Bugün de kimi yitirdik” diye.

Vasiliadis’in, gazetenin bugünkü koşullarına ilişkin çizdiği tablo hiç iç açıcı değil:

“Gazetenin gereksinimlerini nasıl sağlayacağımızı bilemiyoruz. Her gün yayımlanıyor gazete. Bir gün bitirince gazeteyi, ‘Acaba yarın nasıl çıkaracağız’ diye düşünüyoruz. Faksın tonerini bile alamıyoruz.”

Gazeteyi yaşatmanın yanı sıra başka bir amacı daha var Mihail’in. Gazetenin 80 yıllık arşivini dağınık yerlerden toparlayıp onu dijital hale getirerek, araştırmacıların, üniversitelerin istifadesine sunmak. Ama, bu süreçte her gün yayımlanan gazeteyi 80 yıl üzerinden önce 360 gün, ardından sayfa sayısı olan dörtle çarpınca karşınıza 117 bin sayfaya yakın bir arşiv çalışması çıkıyor. Günde 300 sayfayı arşive aktarabilirse çalışması ancak 18 ayda bitecek. Bu çalışmanın maliyeti de 50 milyar lira.

Bu arşiv yaşatılmalı

Bu hesaptan sonra, ‘Peki, neler var ki bu arşiv kurtarılmalı’ sorusunu yanıtlıyor Mihail: “Rum cemaatinin 80 yıllık tarihi, sosyal yaşamı, doğumlar, evlenmeler, ölümler. Türk-Yunan ilişkilerinin acı-tatlı günleri, gerginlikler, canım cicim dönemleri, Yunan basınının olayları nasıl gördüğü, Rum cemaatini ne ölçüde ilgilendirdiği. Boşuna konulmamış gazete başlığının altına ‘Apoyevmatini’den habersiz (Rum cemaatinde) ne kimse doğar, ne kimse ölür’ diye.”

Toplantıya katılanlar arasında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç de var. Erinç, Mihail’e cemiyetin bir albümünü armağan ediyor. Albümde gazetenin ilk sahiplerinden ve yöneticilerinden Grigorios Uyaveridis ile Yorgi Adosoğlu’nun cemiyet üyesi olarak fotoğrafları ve kısa yaşamöyküleri de var. Erinç, Apoyevmatini’nin mutluluk ilanlarının ve başarıların yer aldığı bir gazete olmasını diliyor.

Törende Apoyevmatini gazetesine 80., Mihail’e meslek hayatının 50. yılı ödülleri verilirken bu anı gözleri parıldayarak görüntülüyor Mihail’in 22 yaşındaki oğlu Minas Vasiliadis. Anlıyoruz ki İstanbul Rum cemaatinin 80 yıllık tanığı Apoyevmatini gazetesi daha çok yaşayacak.

Yorumlar kapatıldı.