İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Lozan tartışılmaz

Sırrı Yüksel Cebeci

LOZAN Barış Antlaşması’nın üçüncü bölümündeki Ekalliyetlerin Himayesi başlığını taşıyan 37- 45. maddeler Türkiye’deki azınlıkların statüsünü şöyle belirlemiştir:

l Türkiye, vatandaşları arasında ırk, din, dil ayrımı yapmayacaktır.

l Her Türk vatandaşı, dini vecibelerini kamu düzenini bozmadan yerine getirebilecektir.

l Azınlıklar da bütün medeni ve siyasi haklardan eşit şekilde faydalanacaklardır.

l Azınlıklar, kendi okullarını kurma hakkına sahip olacaklardır.

Bu okullarda kendi dilleri ile öğretim yapabilecekler, ancak Türk Dili’ni öğrenmek de mecburi olacaktır.

l Türk Hükümeti tarafından Türkiye’deki azınlığa tanınan bu haklar, Yunan Hükümetince, kendi ülkesindeki Türk azınlığa tanınmıştır.

Lozan’a göre Türkiye’deki azınlıklar, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler’dir.

Ve Lozan, Türkiye’deki azınlıkları ve onların haklarının neler olduğunu belirleyen tek uluslar arası belgedir.

Türkler ve Kürtler

AVRUPA Birliği’nin şimdi bu belgeyi tanımamak ve Türkiye’deki azınlıkları etnik esasa göre belirlemek eğiliminde olduğunu görüyoruz. Nitekim AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, Lozan Antlaşması’nda yapılan azınlıklar tanımının yetersiz olduğunu söylüyor.

AB’nin tek amacı var: Lozan’ın Türkiye’nin asli unsuru kabul ettiği Kürtler’i de azınlık statüsüne sokmak!..

Oysa Lozan görüşmelerini Türk Delegasyonu Başkanı olarak yürüten İsmet Paşa (İnönü), şöyle demişti:

– TBMM Hükümeti, Türkler’in olduğu kadar Kürtler’in de hükümetidir; çünkü Kürtler’in meşru temsilcileri Millet Meclisi’ne girmiştir ve Türk temsilcileriyle aynı ölçüde ülkenin hükümetine ve yönetimine katılmaktadırlar.

İsmet Paşa 1923’te, Biz Lozan’daki konuşmalarımızda; milli davalarımızı biz Türkler ve Kürtler diye bir millet olarak müdafaa ettik ve kabul ettirdik” derken, üçbuçuk Kürtçü öyle istiyor diye, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından 82 yıl sonra, Kürtler’i azınlık statüsüne sokabilir misiniz? Kürt vatandaşlarımızın yüzde kaçı bunu kabul edebilir?

Lozan Barış Antlaşması’nı Türkiye’deki azınlıkları belirleyen belge olarak kabul etmemek, Türkiye’yi bölme planının bir aşamasıdır ve Kürtler’den sonra Aleviler’in de azınlık olarak tanınması dayatılacaktır.

Terbiyesizlik

DAHA önce imzalanmış uluslar arası anlaşmaları geçersiz sayacak veya tartışmaya açacak bir AB kriteri mi vardır?

Kretschmer’in talihsiz açıklamasına Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan’dan gelen şu yanıt, Türkiye’nin haklı tepkisini yansıtmıyor mu:

– Bu sözleri, üzerinde fazla düşünülmemiş sözler olarak değerlendirmekteyiz. Bizim açımızdan Lozan Antlaşması’nın azınlıklar konusuna ilişkin hükümleri yoruma meydan vermeyecek kadar sarihtir. Kaldı ki, Lozan Antlaşması’nın Türkiye açısından tartışma konusu olmayacağı açıktır.

Türkiye’nin bağımsızlık belgesi ve uluslararası hukukun bir parçası olan Lozan’ı 82 yıl sonra tartışmaya açmak, en basit deyimle terbiyesizlik’tir.

Yorumlar kapatıldı.