İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diyarbakır´da Ermeni meselesi

Taha Akyol

DİYARBAKIRLI Ali Emiri Efendi’nin 1918 yılında yazdığı “Osmanlı Vilâyât-ı Şarkiyyesi” adlı eseri yayımlandı. (ilahiyat@islamiyat.com.tr)

Yayına hazırlayanlar Doç. Dr. Kenan Ziya Taş, Sadettin Baştürk ve Serkan Sarı.

Ali Emiri Efendi, hem Abdülhamit’i hem İttihatçıları eleştiren, çok önemli bir kültür adamımızdır; “Divan-ı Lügati-t Türk”ü bulup yayımlayan, tarih hakkında birçok araştırmalar yapan ve 15 bin ciltlik “Millet Kütüphanesi”ni kültürümüze kazandıran odur.

Diyarbakır’da doğmuş, büyümüş, Yanya ve İşkodra gibi Rumeli vilayetlerinde de çalışmıştır. “Osmanlı vatanseveri”dir.

Türkçe Ermeni edebiyatı

Kitabın üç temel konusu var: Biri “Şark vilayetleri”mizin zengin kültürü ve tarihidir; bölgedeki Artuklu medeniyetini ortaya çıkaran ilk isimlerden biri kendisidir zaten.

İkinci önemli konu, Kürtlerin Osmanlı’ya katılması…

Üçüncüsü, Ermeni meselesidir.

Ali Emiri, milliyetçiliğin patladığı 1890’lara kadar, Diyarbakır’da Müslümanlarla Ermenilerin nasıl dostça ve iç içe yaşadıklarını anlatıyor.

Ali Emiri’nin “Tezkere-i Şuaray-ı Âmid” (Diyarbakır Şairleri Tezkeresi) adlı kitabındaki Ermeni şairlerin adlarına bir bakın: Mesîhî, Şîrin, Melûl, Kahdî, Agop Lütfi, Nâtık… Türkçe şiirler, nefesler, ilahiler, şarkılar, türküler yazmışlar!

Emiri Efendi, Ermeni aile dostlarını anlatıyor, Çizmeciyan Fethullah Efendi gibi… Bursalızade Mardiros Efendi, geziye gittiği Amerika’dan dönünce, Ali Emiri’nin babası dahil Diyarbakırlı Müslüman ileri gelenler ona hoş geldin ziyareti yapıyor.

Ermeni tüccarlar, terziler, telgrafçılar Diyarbakır’ın Müslüman Ağır Ceza Reisi ile, Müslüman tüccar ve memurlarla öyle dostturlar ki, hatıra fotoğrafları çektiriyorlar. (Sf. 49-53)

‘Vatan muhabbeti’

Kitapta Emiri Efendi Şark vilayetlerinin nüfus istatistiklerini veriyor; muhtariyet bile imkânsızdır. Fakat Taşnak ve Hınçak komiteleri “Avrupa müdahalesini temin etmek için” tahriklere, eylemlere girişiyor. Eski dostluğun yerini, karşılıklı şüpheler, husumetler alıyor, “Aile-i Osmaniye’ye nifak giriyor”, kan akıyor! (Sf. 39, vd)

Ermeniler “Adana hududundan Kafkasya’ya” uzanan bir devlet kurmak için “mazlum İslamları fezâhat-ı elîme ile kat ve imha”ya kalkıyor. İttihatçı “kabine” ise “İnsan öldürüyor, hanuman yakıyor, haneler kapatıyor.” Bunlar “fecayi-i elime”dir. (Sf. 89, vd)

Ali Emiri’nin İttihatçılara çok ağır eleştirileri var; “tehcir”deki “facialar”ı şiddetle eleştirir. İttihatçıları “idaresiz, siyasetsiz, tecrübesiz, cahil, katil” diye eleştirir. “Osmanlı vatan kardaşlığı”nı bozdular diye suçlar. Hele bizi Cihan Harbi’ne sokmaları korkunç bir facia ve akılsızlıktı. (Sf. 29, vd)

Kitabın çok önemli bir tarafı da, İran saldırılarına karşı bütün Kürt ileri gelenlerinin, bütün “aşair, kabail ümera ve rüesasının” Mevlana İdris’i Yavuz Selim’e gönderek Osmanlı’ya katılmasıdır. “Biz birleşemeyiz, sen bize baş tayin et” diyerek Osmanlı rejimini talep ediyorlar. (Sf. 61-73)

Çok ilginç bir bölümün başlığı da şöyle: “Vatan muhabbeti, sây ve gayret ve ilim.” (Sf. 73, vd)

Yorumlar kapatıldı.