İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ara Güler: Arşivimi yakmak lazım, yoksa kiloyla satarlar

AA – ANKARA – Geçen hafta Çankaya Köşkü’nde düzenlenen törende Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü’nü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in elinden alan Türk fotoğrafının ‘duayen’ ismi Ara Güler “Bu ödül devlet sanatçılığının üzerinde. Zaten devlet sanatçılığına karşıyım” dedi. İstanbul’un görselliğinin çok bozulduğunu belirten Ara Güler, muhteşem arşivini ölmeden birkaç gün önce yakmak istiyor: “Yoksa kiloyla satarlar.” Ara Güler, Anadolu Ajansı muhabiri Abdurrahman Antakyalı’ya konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri hakkında düşünceniz?

Bu ödül devlet sanatçılığının üzerindedir bence. Zaten devlet sanatçılığı kavramına da karşıyım. Bunun gibi kavramlar ancak komünist ülkelerde olur.

Sanatçı olarak tanımlanmayı reddediyorsunuz. Bu ödülün adında da ‘sanat’ kelimesi geçiyor…

Doğru. Fotoğraf sanat falan değildir deyip duruyorum millete. O zaman denmez mi “Eee… Madem öyle diyorsun da ne demeye bu Cumhurbaşkanlığı Sanat Ödülü’nü aldın!” diye. Neyse ki ödül kültür hayatına katkı yapanları da kapsıyor! Bizler görsel tarihçiyiz. Tarih, sanattan daha önemlidir bana soracak olursan.

İnsanlarla paylaşmadığınız önemli fotoğraflarınız var mı?

Çok… Mevcut malzemeden beş kitap daha yapabilirsiniz. Ama lüzumu yok. Herkesin tek işi sen değilsin ki. Bir fotoğrafı seyretmektense dolma yemek daha keyiflidir.

Fotoğraf çekiyor musunuz hâlâ?

Tabii. Ama bozuldu İstanbul’un görselliği. Modern şeyleri çekmeyi sevmiyorum.

Şimdi dijital fotoğraf dönemi, bilgisayar üzerinde bakılıyor fotoğraflara…

Bilgisayar kimi zaman işimize yarıyor. Temiz baskı, renk düzeltmeleri; bunlar iyi çok iyi şeyler. Ancak esas fotoğraf negatif filme çekilen fotoğraftır benim için.

Arşiviniz ile ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

O konuya hiç girmeyelim. Hiçbir şey yaptığım yoktur o konuda.

Yapmayın! Onlar en önemli kültür hazinelerinden biri bu ülkenin…

Ölmeden bir gün önce hepsini yakmak lazım, kiloyla satarlar yoksa! Türkiye’nin arşividir ama içinde dünyadan da son derece önemli fotoğraflar var.

Picasso’dan Hitchcock’a kadar…

Doğru, daha fazlası da var. Şimdi arşivler üzerinde çalışmalar arttı ve bunları da internet üzerinden insanlara sunuyorlar. Şimdi bir de bu halt çıktı! Kompütürde ne kadar varsa o kadar çekmişsin zannediyorlar. Bresson’un adını yazıp arama yaptık taş çatlasa 500 tane fotoğrafı çıktı. Cartier Bresson saatte 500 kare fotoğraf çekiyor.

Sizin sadece gün yüzüne çıkardığınız fotoğraflarınızla mı yetineceğiz?

Diğerleri orada, kutularda duruyor.

O kutularda duranları bilgisayar ortamına aktarmak için bir şeyler yapıyor musunuz?

Sıfır! Hiçbir şey yaptığım yok o konuda. Bazılarını taradık, onlarla web sitesi yapıyorlar benim için. Biraz Magnum Ajansı çalıştı üzerinde ama ne kadarını yapıyorlar ki! 500-600 tane. 80 bin dia var evde kutularda. Çıkarmaya korkuyorsun yerlerinden tekrar yerine nasıl koyacaksın diye.

Filmlerinizi bir uyarı yazısı ile matbaalara veriyorsunuz. Nasıl bir uyarı?

‘Dikkat! Grafiker, resim seçici, redaksiyon, matbaa işlemlerinde çalışanlara mühim nottur. Elinizdekiler birer Ara Güler fotoğrafıdır. Bu fotoğraflar işlemde iken çay, kahve, gazoz, fanta ve benzeri meşrubatlarla fotoğraflara yaklaşılmaz, fotoğrafların civarında yemek yenmez ve içki içilemez, fotoğraflar ıslak veya sıcak yere, örneğin vantilatör veya kalorifer üzerine konulamaz, üzerine öksürülemez, ıslak veya pis ellerle tutulamaz, yakınında sigara içilemez ve yüksek sesle konuşulamaz.’ Filmlere hoyrat davranana tahammül edemem.

Gününüzün ne kadarını fotoğrafa ayırıyorsunuz?

Tümünü… Başka bir şey yok ki hâlâ hayatımda.

Yorumlar kapatıldı.