İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tezgaha geldik

Burhan Ayeri

FIFA’nın merkezi nerede? Bu kuruluşun başında kim var? Her iki sorunun cevabı da aynı: İsviçre. Bu ülkenin Türkiye’ye yaptıkları sadece son maçla sınırlı değil. Bölücülere kucak açan, Ermeni diasporasıyla kucak kucağa işler beceren yine bunlar. Hatırlayın Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu’na çıkarılan tutuklama kararını. Lozan’ın yıldönümü kutlamalarında Doğu Perinçek’e yapılmak istenenleri ne çabuk unuttunuz.

Bunlar savaşa karşıyız derler, dünyanın en önemli harp silahlarının optik okuyucularını üretirler. En güçlü topları üretip, satarlar. Hadi bunları da geçin, El Kaide’nin iki numaralı ismi ve tüm bombalı saldırıların planlayıcısı Zerkavi’ye yıllar önce sığınma hakkı tanıyan yine bu İsviçre değil miydi? Yeryüzünün tüm kara paraları burada saklanır ve aklanır. Washington bile Peşmerge başlarına avantalarını, Zürih üstünden yollar. Bunların hepsi gerçek.

* * *

Milli Futbol Takımımız, işte bu ülkenin ekibine, ‘Stade de Suisse Wankdorf’ta 2-0 yenildi. Kötü oynadığımızı da inkâr edemeyiz. Ancak, Lubos Michel adlı Slovak hakemin bir elle oynamaya çalmadığı penaltı var ki inanılır gibi değil. ‘Avrupa’nın en medeni ülkesiyiz’ diyenlerin yaptıkları ortada. Bizdeki maçlarda iki tane su şişesi atıldı diye, kendi kendimizi yargılayan futbol ukalalarımız, bunları görmediler mi? Rakip takımda Magnin diye bir futbolcu daha otuzuncu dakikada sahadan atılması gerekirken, neden sonra sarı kart gördü ve doksan dakikayı tamamlaması sağlandı.

Bu küfürleri ve saldırıları bizim çocuklar yapsaydı, en az bir yıl Türkiye’de maç oynatmazlardı. Altıntop kardeşlerin konuşmalarıyla alay eden, kaleci Volkan’ı palyaçoya benzeten yoğun kampanyayla 2006 Finalleri yolumuz kesildi.

* * *

Çarşamba günü oynayacağımız kader maçına, adamlar aylar öncesinden tedbir aldılar. Peru’da yapılan ‘17 Yaşaltı Dünya Futbol Şampiyonası’nda ekibimizin yolunu tıkayan Belçikalı hakem verildi. Hem de, ilk atama iptal edilerek. Hani derler ya ‘Camiyi çalanlar -Çalacaklar- kılıfını çoktan hazırladı’ bile. Eğer, Saracoğlu’nda yapılacak maçta bize tölerans gösterileceğini sananlar, hayal görmekte. Galatasaray’ın yıllar önce Neuchatel Xamax’a 0-3’ün rövanşında aldığı 5-0’lık galibiyeti örnek vermek iyi. Ancak, rakibin formda, grubundan yenilgisiz çıkması bile önemli değil. FIFA’nın tüm torpilleri onlar için çalışmakta. Tıpkı bir şarkıdaki gibi; ‘Zor dostum, zor’. ‘İtalyan Delegesi Şenez Erzik’in katkısını bekleyenler ise hiç boşuna hayal kurmasın.

* * *

Yukarıda sözünü ettiğimiz Galatasaray’ın N.Xamax’ı Ali Sami Yen’de 5-0’la geçtiği maçı izleyenler arasındaydık. Bu oyunla ilgili anılarımızı yayınlamak istiyoruz. Sarı-Kırmızılı ekibimizin üç farklı yenilgiden sonra, tur şansı olmadığına inananlardandık. Mustafa Denizli ve ekibi inanılmaz işi başardı. Dönemin İstanbul Siyasi Şube Müdürü Muavini Vedat Cem’in zoruyla -O da Beşiktaşlı- maça gittik. Tam arkamızda, sonradan THY’nın Basın Halkla İlişkiler Başkanı olacak Faik Akın oturuyordu. Fırtına gibi maça giren Cim-Bom maçı 3-0’a getirince, iki Beşiktaşlı ve bir Galatasaraylı sarmaş dolaş olduğumuzu fark ettik. Sonuçta 5-0’la tur atlamıştık. Türkiye bayram yerine döndü. Ve UEFA bu maçın sonucunu iptal etti.

Pek çok kişinin bip attığı Ali Şen’in büyük çabası, giriştiği kulis sayesinde sonuç tescillenebildi. Ardından Monaco’yu evinde yendik. Ali Sami Yen kapatıldığından, Köln’deki oynanan rövanş 1-1 sonuçlandı ve Galatasaray, ilk kez yarı finale yükseldi.

Bunları niye mi yazdık? O gün tezgah ve rakip küçüktü, güç de olsa aşabildik. Bugün, durum daha organize ve karşımızda milli takımları var. Yine de ‘Can çıkmayınca, ümit bitmiyor’. Bir bakarsınız…. Neyse, işimiz mucizelere kaldı!

* * *

ÖZEL NOT: İlker Yasin’in anlatımı, Rıdvan Dilmen ile Hikmet Karaman’ın yorumları bu kez canımızı sıktı. Hele Karaman’ın ‘Hiç şut attık mı’ deyişini unutmak mümkün değil. Dilmen’in Terim’e kırgınlığını açıkça ortaya koyan tavrını sevmedik. Kanal-D ise, zaten uluslararası oyunlarda bize ters. Sanırız bu kadar yeter.

Yorumlar kapatıldı.