İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AB ahlakı

Engin Ardıç

Kültür devrimi yapacağız ya, ekonomik ve siyasal sistemimizi Avrupa Birliği’ne uyduracağız ama aynı zamanda ‘üstyapımız’ da Avrupalı olacak… Hem de on sene gibi bir zaman aralığında bitireceğiz bu işi.

Kefere öyle demiş, ‘Türkler ancak bir kültür devrimi yaparlarsa girerler’ buyurmuş.

Atatürk’ün yaptığı kadarı, kesmiyor.

Çünkü o emirle yapılmıştı, biz kendiliğimizden başaracağız.

Yani iki yüz küsur yıldır beceremediğimiz ‘operasyon’ şu arada tamamlanacak. Böylece, diyelim Niyazi Berkes’in ‘İki Yüz Yıldır Neden Bocalıyoruz?’ kitabı, Mümtaz Turhan’ın ‘Batılılaşmanın Neresindeyiz?’ gibi kitapları ‘kadük’ olacaklar, çöpe gidecekler.

Belki bazı Kemalist ahmaklar da Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabını satır satır ezberlemeyi bırakacaklar, çünkü Avrupa’da kitap ezberlenmez. Okunur, üzerinde düşünülür ve tartışılır.

‘Zihniyet devrimi’ yapacağız.

Bir yandan türban takıp cüppe giyeceğiz ama aynı zamanda Avrupalı sayılacağız.

Sosyoloji bilimini tarihe gömeceğiz yani. Sosyologlar ‘biz eşekmişiz’ deyip intihar edecekler. Kürsüler boşalacak.

Örneğin bütün köylülerimiz kızlarını okula gönderecekler ve erkek çocuklarla pasta yedikleri için onları öldürtmeyecekler.

Karıları yolda iki metre arkalarından yürümeyecekler ve seçimde hangi partiye oy vereceklerini kocalarına danışmayacaklar. ‘Ben bilmem beyim bilir’ sözü geçmişte kalacak.

Örneğin sınıfta öğrenci el kaldırıp öğretmenine ‘sözde Ermeni soykırımı gerçekte olmuş mu hocam’ diye sorabilecek. Bu nedenle dayak yemeyecek, kendini kodeste bulmayacak.

Öksüz ve yetim çocuklar bakıcıları tarafından kaynar sularla haşlanmayacaklar, etleri burulmayacak, kulakları koparılmayacak..

Ve örneğin hiçbir ‘ulusalcı’ geçinen basın çemişi, ‘liberal’ meslekdaşına saldırmayacak artık.

Dinozor fosilleri artık darbe istemekten vazgeçecekler.

Bütün bunlara bile inanırım da, Avrupa’nın ‘ticaret ahlakına’ uyum sağlayacağımıza inanmam.

Bulanık suda balık avlamak üzerine kurulu bir düzen, düzeltilirse çöker.

Çürümüş bir ülkeyi adam etmektense, sıfırdan devlet kurmak daha kolaydır.

Ne yani, hiçkimse vergi kaçırmayacak, kaçırırsa yakalanacak ve ceza görecek, öyle mi?

Eroin kokain gibi ‘kaka işler’ bırakılacak… Televizyon programında bakire olduklarını söyleyen meslekten orospular hanım hanımcık gidip vesika alacaklar… Kayıtdışı önlenecek!

Batarız ulan…

Yasalara göre zaten kesilmemesi gereken ‘vadeli çek’ artık hiç kesilmeyecek, peki piyasa nasıl dönecek?

‘Tokatçılık’ ortadan kalkacak.

İşçi ücretleri patron hopursa da bopursa da gününde ödenecek, yarısı ayın on sekizinde, yarısı yirmi sekizinde değil yani…

Yani ücret de bordroda düşük gösterilmeyecek, asıl önemli kısmı el altından verilmeyecek.

Yayıncı, yazar telif hakkını istediği zaman pişmiş kelle gibi sırıtmayacak.

Beş bin basıp iki bin bastım demeyecek.

Ve matbaa makinesinin ‘nümeratörünü’ iki yüzde durdurup yeniden çalıştırınca bunun adı ‘ikinci baskı’ olmayacak. Yayıncı da, yazar da, reklamını yapan gazeteci arkadaşı da bundan utanacaklar.

İnanmaaam, olamaaaz, inanmaaam…

Yorumlar kapatıldı.