İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye´de Yahudi sermayesi ve Türkiye´yi çökerten Galata bankerleri

Abdullah Çevrim

Türkiye”nin bir cihan devleti olarak tarih sahnesine son çıkışı Fatih Sultan Mehmed”in tahta çıkışından hemen sonraki fetihler devrinin açılması ve Türkiye”nin Osmanlı Beyliği”nden Osmanlı İmparatorluğu”na inkılap etmesi ile başlar. Fatih”in varisleri ve özellikle ikinci Bayezid (Bayezid – Veli) devrinde hemen bütün Avrupa Yahudilerinin Türk topraklarına getirilmesi olayı belki de Osmanlı tarihinin en önemli bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. zira o dönemde hemen bütün Avrupayı kasıp kavuran bir Engizisyon vahşeti yaşanmaktadır. Günümüzden beşyüzyirmi yıl öncesi yaşanan bu vahşete karşı çıkan tek devlet de Osmanlı devleti olmuştur. Özellikle Avrupa”nın Hitler döneminden daha korkunç bir şekilde Yahudilerin fırınlara atlııp yakılması karşısında Türk”ün tarihçe ünlü büyük merhameti bütün coşkunluğunu yaşamıştır. İspanya”dan, Fransa”dan, İtalya”dan ve bütünüyle Engizisyon vahşetinin demir pençesini geçirdiği hemen bütün ülkelerden Kemal Reis”in kadırgaları Türk cihan devleti topraklarına ve Türk adaletine sığınmaya koşan Yahudi cemaati ile doluydu. Bu zavallıların Türkiye”ye getirilmeleri, İzmir ve Selanik gibi o zamanın en mamur bölgelerine yerleştirilmeleri devrim hükümdarı İkinci Bayezid”in birbirini takib eden fermanları ile sağlanmıştır. İlk zamanlar kendi hallerinde sakin bir halde yaşayan bu cemaat, bir Türk halk deyiminin de büyük bir gerçeği belirttiği gibi “bitleri kanlanınca” bu bulundukları bölgelerden Türk cihan devletinin merkezi İstanbul”un Galata semtine doluşmaya ve burada büyük mali spekülasyonlara giriştiler. Zamanla devletin hükümdarlarına da borç verecek kadar ve hatta devletin gümrüklerine ve maliyesine de geniş çapta sızacak kadar büyük bir yelpazeye yayıldılar. zaman zaman devletin hazinesini iflasa kadar sürüklediler. Şimdi burada daha geniş bir açıklamay ageçmeden işbu Galata Bankerleri”nin dünden bugüne kadarki tarihlerini açıklayalım. Britinannica Ansiklopedisi”nin konumuz ile ilgili “Galata Bankerleri” maddesi şu bilgileri veriyor:

19.yüzyılda Osmanlı maliyesinde ve kredi işlemlerinde büyük ağırlık kazanan, genellikle azınlık üyesi sarrafların kurduğu bankerlik işletmeleri. Daha çok İstanbul”un Galata semtinde etkinlikte bulundukları için bu adla anılırlar.

Osmanlı Devleti”nde sarraflık işlevi ağır basan bankerlik işlemlerinin tarihi çok eskilere gider. İstanbul”un fethini izleyen dönemden sonra Levantenlerin sürdürdüğü sarraflık yer yer tefecilik ve bankerlikle birlikte yürütülüyordu. Buna karşılık bankerlik her zaman sarraflığı da gerektiyordu. bunun nedeni, Osmanlı para sisteminin hemen hiçbir dönemde bütünsel bir yapı taşımaması ve pek çok yabancı paranın serbestçe dolaşımda bulunmasıydı. değişik para türlerini birbirine dönüştürmek, vezin ve ayarı farklı para birimlerini,ö zellikle bu nitelikteki yerli eski ve yeni paraları değiştirmek, bozmak gibi işlemlerle uğraşan köşe başı sarrafları bir tür esnaflık oluşturdular. Küçük sarrafların, banker adı verilen daha büyük sarraflarla sürdürdükleri ilişkiler yalnızca değerli maden içerikli paraların alışverişiyle sınırlı kalmadı; poliçeciliği, senet iskontoculuğunu ve 19.yüzyıl sonlarında da kağıt para sistemiyle ilgili işlemleri kapsamına aldı.

Büyük sarraflar zamanla devletin mali işlerinde de söz sahibi oldular. örneğin III. Mustafa döneminden (1757 – 74) başlayarak Hazine-i Hassa ve Drphane sarraflığı Ermeni Düzoğullarına verildi, yüz yılı aşkın bir süre bu ailenin elinde kaldı. 1842”de Irganyan, Uzunartinoğlu, Gelgeloğlu, Bogos ve Tıngıroğlu gibi tanınmış sarraflar bir araya gelerek Anadolu ve Rumeli Kumpanyaları”nı kurdular, devlet gelirlerini toplayarak devlet adına ödemelerde bulundular. Tanzimat öncesinde, II. Mahmud döneminde Osmanlı pazarlarını doldurmaya başlayan Batı kaynaklı sanayi ürünleri, Galata sarraflarının, onların büyük liman kentlerindeki acente ve ortaklıklarının iyice güçlenmesine yol açtı. Batı mallarına yönelik talep, saray çevresi ile bey ve paşaların lüks talebinin sınırlarını aşarak halka yayılmaya başladıkça banker ve tüccarların iş hacmi de birdenbire genişledi. Galata bankerleri, doğrudan ticaretle ilgilenmeseler bile bir yandan tüccarnları, öte yandan tüketicileri finanse ederek etkinliklerini genişlettiler.

19.yüzyıl başlarına değin, “gedik” adı verilen esnaf loncalarına değin, “gedik” adı verilen esnaf loncalarını da finanse eden sarraflar bu tarihten sonra gediklerin pazarlama tekeline ve benzeri ayrıcalıklarına karşı çıkmaya başladılar. Gediklerle ortak davranan yeniçerilerin 1826”da tasfiye edilmesi, ardından da Tanzimat döneminde gediklerin ayrıcalıklarına son verilmesi Galata bankerlerinin daha serbest etkinlikte bulunmasına olanak sağladı. Baltalimanı Antlaşması”nı (1838) izleyen dönemde Osmanlı Devleti”nin Batılı ülkeler karşısında ekonomik ve mali bağımlılığının artmasına koşut olarak bazı banker aileleri Avrupa çapında ün kazanmaya başladı. Büyük banker aileleri 1854 sonrasındaki dış borçlanma sürecinde de başrolde yer aldılar. Dış istikrazların komisyonculuğundan, Osmanlı Devleti”ne doğrudan borç vermeye kadar her türlü mali ilişkide etkili oldular.

İlk Osmanlı bankasının kurulmasına da Galata bankerleri öncülük etti. Osmanlı hükümeti 1845”te kambiyo işlemlerini düzene kavuşturmak için, ecnebi tebasından M. Baltazzi (Baltacı) adlı bir Galat abankeri ile Y. Alleon adlı Fransız kökenli bir bankere başvurdu. Bu bankerler iki milyon kuruş karşılığında bir yıl süreyle, 110 Osmanlı Kuruşu = 1 İngiliz Lirası rayiciyle Fransa ve İngiltere üzerine poliçe çekmeyi taahhüt ettiler. 1847”de sözleşmeyi yenilemek yerine, bankerler girişimlerini İstanbul Bankası adını verdikleri bankayla sürdürmek istediler. Bunun için hükümetten 25 milyon kuruşluk bir destek de sağladılar. Avrupa”daki 1848 devrimlerinin etkisiyle bankanın etkinliğine 1852”de son verildi.”

Yorumlar kapatıldı.