İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Patriğin ‘Ekümenik’ hastalığı!

İsmail Yağcı

09 Kasım 2005 Çarşamba

Ortodoks kıskacının insafsız kollarına itilmek istenen Türkiye, gecikmeden, bu ihanet faaliyetlerine dur demelidir.

Fener Rum Patriği, Lozan Anlaşmasına göre Türkiye’de ve sadece İstanbul’da oturan Ortodoks Rumların Patrikliğini yapar. 1924 Mübadelesine göre Rumlar ancak İstanbul’da oturabilir.

Lozan böyle iken, Fener Patriği sık sık krizlere girerek; ‘Ben Ekümenik Patriğim’ haykırışları sergiliyor. Lozan’a imza atan birçok devlet, kendi ülkelerine ziyarete gelen Fener Patriğine tahsis ettikleri araçlara, çift başlı kartallı, Bizans forsu ve bayrağı takmasına seyirci kalıyor, hatta gizliden gizliye alkışlıyorlar.

Güya Avrupa Birliği üyeliğine adayız. Türkiye’yi bölmeye çalışanlara, dostlarımız neden destek çıkıyorlar?

Türkiye cumhuriyeti laik bir idaredir. Din ve devlet işleri ayrıdır. Buna rağmen 12-13 Aralık 2001’de Brüksel’de Yunan ve Türk iş adamlarının finansörlüğünde, Dinlerarası Diyalog Sempozyumu yapılır, hiçbir ilgilimizden tıs çıkmaz! Kınama bildirileri yayınlanmaz.

19 Ocak 2002’de, o günkü Turizm Bakanı, Türkiye’de kiliseler açılmasından korkmamak gerektiğini söyledi de, biz de korkmaktan kurtulduk! Ama bugün Göztepe parkına bir cami yaparsak o zaman korkmalıyız!

20 Ocak 2002’de Türk Ermeni Patriği Mesrop II, zamanın başbakan yardımcısı ve diğer bakanlarca kabul edildi. Patrik, Ermeni vakıflarına Türk Devletinin katkılarını talep etti.

Yine aynı günlerde, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Patrikhanede onursal bir ayin ve toplantı düzenledi. Türkiye’den ve Yunanistan’dan birçok televizyon kanalı bu ayinin görüntülerini aldı ve yayınladı.

Yunan iş adamı ve siyasetçisi Kosta Karras ve bazı Türk zenginleri, Fener Patrikhanesini tepeden tırnağa yenilettiler. Görenlerin şaşıp kaldığı bu lüks ve şaşaanın masraflarını bu zenginler karşıladı. Eh yardımseverliktir dedik geçtik.

Patrikhaneye bu ilgi ve cömertlik beni çok şaşırttı. Laiklikle nasıl bağdaşıyor. Yine kimseden ses yok.

Kosta Karras’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin birinci Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş’a, muhtelif tarihlerde, üç defa suikast düzenlettiği iddiaları var. Hem de Yunan komando subayları eliyle.

Yine bu kişi, 1982’de Helmapa, yani Helen Temiz Deniz, 1993’de Cymepa, yani Kıbrıs Temiz Deniz sonra da Turmepa Temiz Deniz derneklerini kurmuştur. Bu temizlik aşkı acaba, bu denizlerdeki Türk hükümranlığını temizlemek işi midir?

Ülke üç yönden Ortodokslarca çevrilidir. Ancak bu Ortodoksların hiçbiri, Fener Patriğini baş olarak tanımıyor. Rus, Yunan, Bulgar ve Ermeni Ortodoks kiliseleri Fener’e bağlı değildir. Hiç sevmezler. Fener bu kiliselere herhangi bir atama yapamaz.

Bu Ekümeniklik çığlığı, Türkiye’yi bölmeye yöneliktir. Ülkeye ihanetle eş anlamlıdır.

Bizans İmparatorluğunu hayata geçirme çalışmasıdır.

Yorumlar kapatıldı.