İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İlerleme Raporu tatlı-sert

2004 raporunda Kürtlerle, Alevileri ‘azınlık’ diye tanımlayan AB Komisyonu, bu yıl tanımlamayı doğrudan yapmaktan vazgeçti. Raporda, Lozan’da tanımlanmış azınlıklar dışındakilere, ‘azınlık olarak tanımlanabilecek topluluklar’ denildi

Güven Özalp – Brüksel

AB Komisyonu’nun hazırladığı İlerleme Raporu’nda azınlık hakları yine önemli bir yer tutarken, geçen yıl Kürtleri ve Alevileri “azınlık” olarak tanımlayan komisyon bu yıl bu tanımlamayı doğrudan yapmaktan kaçındı.

Raporda Türkiye’nin azınlık haklarına ilişkin politikalarda geçen yıldan bu yana bir değişiklik olmadığı belirtilirken, 1923’te Lozan’da tanımlanmış mevcut azınlıklar dışında azınlık olarak tanımlanabilecek topluluklar olduğu vurgulandı, ancak bu gruplar isimlendirilmedi.

Türk yetkililerin azınlık uygulamaları konusunda Lozan Antlaşması’nı temel aldıklarını vurgulayan rapor, bu belgeye göre de sadece Müslüman olmayanların azınlık kabul edildiğine dikkat çekiyor. Türkiye’de sadece Museviler, Ermeniler ve Rumlar’ın azınlık görüldüğünü belirten rapor “Oysa Türkiye’de ilgili uluslararası standartlar ve Avrupa standartları ışığında azınlık olarak nitelenebilecek başka topluluklar da var” ifadelerini kullanıyor.

AB’nin yaklaşımları da göz önünde bulundurulduğunda, bu tanımdan akla ilk gelen unsur Kürtler oluyor. Ancak AB bu kez, 2004’te olduğu gibi açık şekilde “Kürtler” ifadesini kullanmıyor. Geçen yılki raporda azınlıklar sayıldıktan sonra “Bununla birlikte Kürtler de dahil olmak üzere Türkiye’de başka topluluklar da var” denilirken, bu yıl genel bir söylem benimsenmesinde Ankara’nın tepkisinin etkili olduğu belirtiliyor.

Azınlık ‘topluluk’ oldu

İlerleme Raporu, Alevilerin durumunda da değişiklik görmüyor. Ancak Kürtler için benimsenen yaklaşım Aleviler için de geçerli olmuş. Geçtiğimiz yıl Aleviler’den “Sunni olmayan Müslüman azınlık” olarak bahseden İlerleme Raporu’nda bu kez “Sünni olmayan Müslüman topluluk” olarak bahsediliyor. Alevilerin halen dini topluluk olarak tanınmadığını vurgulayan rapor, Diyanet’te temsil edilmediklerini de kaydediyor. İbadet yeri açmakta zorluklarla karşılaştılarını kaydeden Aleviler’in ibadet yeri olan cemevlerinin yasal statüye sahip olmadıkları da vurgulanıyor. Alevi çocuklarının da okullarda Sünnilere yönelik din eğitimi aldıkları raporun dikkat çektiği unsurlar arasında yer alıyor. Avrupa Konseyi belgelerine atıf yapılan raporda din derslerinin seçmeli olması ya da tüm dini inanışları kapsaması tavsiyesi dile getiriliyor.

Raporda, Ekim 2004’te İnsan Hakları Danışma Kurulu tarafından yayımlanan bir çalışmanın Lozan Antlaşması’nın dar yorumlanmasına dikkat çektiği ve Türkiye’yi azınlıklara ilişkin politikasını uluslararası standartlarla uyumlaştırmaya teşvik ettiği belirtiliyor.

Özel öneme sahip

Aynı çalışmada azınlık politikaları bağlamında Anayasa ve ilgili yasaların da gözden geçirilmesi gerektiğinin vurgulandığı hatırlatılıyor.

Türkiye’nin kabul ettiği Birleşmiş Milletler’in azınlık haklarıyla ilgili belgelerine çekince koyduğunu dile getiren İlerleme Raporu, “Bunlar azınlık haklarının korunmasında daha fazla adım atılmasını engelleme yönünde kullanılabilir” deniliyor.

Türkiye’nin Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan ve ulusal azınlıkların korunması konulu belgeleri de imzalamadığını belirten rapor, “Azınlıkların sıklıkla de facto ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıkları ve asker ve yönetim kademelerinde yer almada zorluk çektikleri düşünülürse bu özel bir öneme sahip” ifadeleri kullanılıyor. Rapor, ders kitaplarında azınlıklara ilişkin olarak kullanılan “güvenilmez, hain ve devlete zararlı” gibi ifadeleri de eleştiriyor.

Yorumlar kapatıldı.