İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ARA’dan Yetmiş Yedi Yıl Geçti

Doğan Hızlan

ARA GÜLER’in 77. yaş gününde Galatasaray’daki Fotoğrafevi’nde, 16 Ağustos 2005’te onun fotoğraflarından seçmeler sergilenmişti.

Sergiyi gezdim, yazımın başlığı Ara Güler Klásikleri idi.

Sergi kataloğunun çıkacağını da yazımda belirtmiştim.

Sonunda beklediğim katalog geldi.

Ara Güler üzerine epeyce yazdım, her yazışımda da onun, portrelerinin bir yanını, ayrıntısı daha keşfederim.

ARA’dan Yetmiş Yedi Yıl Geçti adlı kataloğun başında Hasan Şenyüksel’in Yayıncının Notu’ndan bir bölümü alacağım yazıma:

‘Ara Güler’e başkaları, ‘Sen sanatçısın’ derken, o ‘Hayır ben foto muhabiriyim’ der. Bu bir alçakgönüllük müdür? Bence değildir.

Basın fotoğrafçıları içinde farklı kılan ve özel yapan nedir? İlk kez karşılaştığımız bir fotoğrafı için ‘Bu bir Ara Güler fotoğrafıdır’ diyorsak, bu gizli imza nereye ve nasıl atılmıştır?

Böyle düşünmemizin nedeni, Ara Güler’in karşısındaki sahnenin özünü derinlemesine kavrayan bir duyarlıkla fotoğrafa dönüştürmedeki ustalığıdır.’

* * *

BEST of Ara Güler kataloğunda; İstanbul’u, Türkiye’yi, dünyayı ve en önemlisi insanı buluyorsunuz.

L. Fritz Gruber’in onun için söylediği bir cümleye bütün kalbimle katılırım, çok doğru, isabetli bir Ara Güler teşhisidir:

‘Gerçi Ara Güler, fotoğraf hasadını dünyanın dört bir yanından derlerdi ama, yüreği hep doğduğu kentte, Boğaziçi’ndeki o düş kentinde çarptı.

Ve zannederim onun eserine güç ve sıcaklık katan da budur.’

Ara Güler’in objektifinden baktım, çoğu zaman İstanbul’a. Evsizlere, işçilere baktığımda, kenar semtlerin roman kahramanı ilhamı verecek donuk yüzlere dalar giderim.

Eski İstanbul Anıları’nı seyredince -ben iyi fotoğrafları seyrederim- gerçekten bu şehri, onun kadar tarihi içinde, değişimiyle veren başka kimi bulabilirim?

İstanbul’un parlak, göstermelik yaşamının geçici fotoğrafları onda yoktur. Kalıcı insan özelliklerini çeken birinde onlar ne arasın.

Fotoğraflardan örneklere geçmeden önce, Ara Güler’in fotoğraf üzerine söylediklerini mutlaka okuyun.

Onun deklanşörünün yüreğine bağlı olduğunu ilk cümlede hemen fark edersiniz.

İnsan çektiğini sevmezse, bence o hemen o fotoğrafa yansır.

Fotoğrafın sadece bir teknik bilgi olmadığını, sadece fotoğrafa ait şeyleri öğrenmenin yetersiz olduğunu, onun fotoğrafları ispatlamıştır. Çektiği sanatçıları tanır, onların sanatını bilir, hangi anda onun en karakteristik pozunu yakalayacağını bildiği için, gördüğümüz portrelere de bunu yansıtır.

Genç kuşak fotografçıları için önemli sözlerdir bunlar, herkes için. Çünkü bu bilgilerle amatörce de olsa nasıl fotoğraf çekeceğinizi, fotoğrafa nasıl bakacağınızı bu sözler öğretir:

‘İnsan sevgisi kaybedilmişse hiçbir şeyin önemi yoktur aslında. En mühim şey insan sevgisidir. Her şey buna bağlıdır. İnsan sevgisi oldukça fotoğraf da gelişecektir.

Çünkü her şey, fotoğraf da, insan içindir.

Sevgisiz insan, insansız da fotoğraf olmaz.’

* * *

ARA GÜLER’in fotoğraflarına bir kez daha bakın. Bir kez daha insanı keşfedin.

Yorumlar kapatıldı.