Hasan Karakaya
İlk haber, dün sabah saatlerinde geldi… Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’ın hakkındaki “yolsuzluk” iddiaları sebebiyle, “ifade” vermek üzere, “koruma”sıyla birlikte “adliye”ye geldiğini bildiriyordu… Haberlere göre, Rektör Bey; hayli “düşünceli” ve “üzgün” görünüyordu!..
Biz, ilk baskımızda, “Rektör Ağır Ceza’da” başlığını kullanıp, gelişmeleri beklemeye başladık!.. Bu arada, “İftar”ımızı yaptık, “Teravih”imizi kıldık!..
Ne yalan söyleyeyim; “olağanüstü bir gelişme” ummadığımız için de “Rektör olayı” daha sonra aklımızdan çıktı… Çünkü dikkatimizi Kemal Alemdaroğlu’na odaklamıştık…
Zira o da “sanık sandalyesi”ndeydi… Prof. Dr. Celal Erçıkan Hoca; uğraşmış uğraşmış, sonunda Alemdaroğlu’nu “sanık sandalyesi”ne oturtmayı başarmıştı!..
Dedim ya; onun haberiyle meşguldük!..
Sonra?!?..
Sonra, Ankara Büromuzdan İlhan Toprak aradı… “Ağabey” dedi, “Yücel Aşkın, tutuklanması talebiyle 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevkedilmiş, ben takip ediyorum, size haber vereyim.”
Bizim meslekte; “haber, haberi yer” diye bir kural vardır!.. Dolayısıyla, “hassasiyet” de hassasiyeti yiyor!.. Biraz öncesine kadar, “Alemdaroğlu haberini nasıl değerlendirelim?” diye kafa yorarken, tekrar döndük Yücel Aşkın’a!..
Öyle ya;
Eğer tutuklanırsa, bu “önemli bir olay”dı!.. “Türkiye’de bir ilk” olacaktı!.. Üstelik, bir üniversite rektörü; “yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, evrakta sahtecilik ve çıkar amaçlı teşekkül oluşturma” suçlarından tutuklanmış olacaktı!..
REKTÖRÜN HAZİN SONU!
Saat 22.00 civarında, İlhan Toprak tekrar aradı;
“Yücel Aşkın tutuklandı… Haberini az sonra geçiyorum!”
Geçti de… Haber özetle şöyleydi:
“Sabah saat 09.00 sularında Van Adliyesi’ne gelen Rektör Yücel Aşkın, burada 4. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Ferhat Sarıkaya tarafından öğleyin 12.30’a kadar sorgulandı. Savcı Sarıkaya, ‘İhaleye fesat karıştırma, evrakta sahtecilik yapma ve çıkar amaçlı teşekkül oluşturma’ iddiasıyla tutuklanma talebiyle saat 13.30’da dosyayı 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Saat 13.30’dan akşam 20.30’a kadar dosyayı inceleyen söz konusu mahkeme, 1 saat 20 dakika süren duruşmanın ardından Rektör Aşkın’ın ‘Mevcut delillerin durumu ve delillerin karartılması ihtimaline istinaden CMUK’un 100. maddesi gereğince’ tutuklu olarak yargılanmasına karar verdi. Adliyeden sağlık kontrolü için gece saat 22.45 sularında hastaneye götürülen Rektör Aşkın, buradan da Van ‘M Tipi cezaevine’ gönderildi.”
Gelen “son haber” buydu!..
Bu haber, aynı zamanda “Bir rektörün hazin sonu”nu da gösteriyordu!..
VAKİT ADIM ADIM TAKİPTE
Ne var ki;
Her “başlangıç”ın bir “son”u olduğu gibi, her “son”un da bir “başlangıç”ı vardı!..
Yani, “cezaevine giden yol”un gerisinde “çeşitli sebepler” vardı!..
“Eylem”ler vardı, “söylem”ler vardı, “iddialar” vardı!..
Sizler de yakınen biliyorsunuz ki;
Bu “iddialar”ın hemen hepsi, Vakit tarafından gündeme getirilmiş ve Rektör Yücel Aşkın’dan iddialar konusunda “açıklama” istenmişti!..
Ama, Rektör ne yaptı?..
“Size konuşmayacağım!.. Ne yazarsanız yazın” dedi!.. Arkasından da, “tehdit” etti:
“Sizinle mahkemede hesaplaşacağım!”
Hayır, tırsmadık!..
Bize ulaşan “bilgi” ve “belge”leri, olduğu gibi “kamuoyu” ile paylaştık!.. Kâh “sürmanşet”lerden, kâh “manşet”lerden yansıttık iddiaları…
İşte şimdi, “Rektörü cezaevine götüren yolculuk serüveni”nin kilometre taşlarını aktarmanın sırası geldi!..
Bakalım, ne zaman neler yazmışız…
YOLSUZLUK VE HAÇLI HEYKELLER
– Vakit, 9 Haziran 2005… Manşet haberimizin başlığı şöyle:
“Pisliğe lâiklik şalı”
Vakit’in 9 Haziran 2005 tarihli “Pisliğe lâiklik şalı” başlıklı manşet haberinde; Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir Sen) Van Şube Başkanlığı’nın, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ilişkin açıklamalar yer almış ve “Yüzüncü Yıl Üniversitesi Vakfı, geçmişte çok önemli projeleri gerçekleştirmiş, üniversitemize ve Van’ımıza büyük hizmetler sunmuştur. Ancak vakıf, Prof. Dr. Yücel Aşkın zamanında kötü yönetilmiş, araçlarının vergileri yıllarca yatırılmamış, çalışanların SSK primleri ödenmemiş, astronomik fiyatlarla makam aracı alınarak, yersiz ve usulsüz harcamalar yapılmış ve iflasın yolu açılmıştır. İflas sebebiyle vakıf mallarına haciz gelmiş, vakıf adına açılan TED Koleji’nin zararları kapatılamaz hale gelmiştir. Kaldı ki resmi makam aracı da bu nedenle satılmıştır. Esasen anılan Mercedes 300 SEL marka makam aracının dışında 3 makam aracı daha bulunmaktadır. Durum bu iken ‘Makam aracımı vermiyorlar’ şeklindeki beyanatın yorumunu kamuoyuna havale ediyoruz” denilmişti.
– Vakit, 10 Hazirarn 2005…
“Peki, bunlar ne rektör efendi?” ve haberin ayrıntısı:
“Prof. Yücel Aşkın, üniversitenin kampus alanına Hıristiyanlık dinini sembolize eden heykeller diktirdi!
Heykeltıraşlar da yabancı ülkelerden getirildi.”
“Radikal İslâm’ın kalesi olmuş bir üniversitede görev yapıyoruz. Biz geldikten sonra bazı değişimler yaşandı. Bundan rahatsız olanlar var” diyen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kapatan Prof. Aşkın, Ermeni asıllı tiyatro sanatçısı Agop Vartovyan’ın torunu!..
Prof. Yücel Aşkın’ın babası Ahmet Necip’in nüfus kayıt örneğinde; dedesinin Mehmet Yakup adını aldığı ve “Mühtedi” olduğuna dikkat çekiliyor. Agop Vartovyan, 2. Abdülhamid döneminde adını ve dinini değiştirip, “Müslüman” olmuş…
– Vakit, 14 Haziran 2005… Başlığımız şöyle: “Van Üniversitesi’ne yolsuzluk baskını!” Haberin ayrıntısı ise şöyle:
“Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla rektörlüğünü Prof. Dr. Yücel Aşkın’ın yaptığı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne mali polis operasyon düzenledi. Cuma günü gerçekleştirilen operasyonda; Rektörlük binası, Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Yapı İşleri Daire Başkanlığı’nda bulunan evraklara el konuldu.”
REKTÖRE YÖK KORUMASI
– Vakit, 15 Temmuz 2005.
“Rektör Aşkın’ın evinde arama” başlıklı haberimiz şöyle: “Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan kararla Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’ın evinde Emniyet Müdürlüğü ekiplerince arama başlatıldı.”
– 20 Temmuz 2005 tarihli Vakit’in, “Rektör malvarlığını açıklasın” başlıklı haberi de şöyle:
“Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi veren ve Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını isteyen AK Parti Van Milletvekili Hacı Biner, YÖK’ün Rektör Yücel Aşkın’a sahip çıkmasını eleştirdi.
Hacı Biner, başörtüsü yasağının kaldırılması için ‘İnanca Saygı, Düşünceye Özgürlük İçin El Ele Eylemi’ne katılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dursun Odabaş’ı üniversite öğretim üyeliğinden ihraç eden YÖK’ün; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkındaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını incelemediğini belirterek, ‘Bunun adı çifte standart’ diye konuştu.
Hacı Biner, isyan ediyordu, çünkü; YÖK, Rektör Aşkın’ı koruyor ve şöyle diyordu:
‘Rektörün ve üniversitenin manevi şahsiyetini rencide edecek böylesi bir uygulama son aylarda yükseköğretim kurumlarına ve yöneticilerine karşı oluşturulmaya çalışılan yıpratma ve küçük düşürme gayretlerinin dehşet verici bir ifadesi niteliğindedir.'”
İNAT ÜÇGENİ:
– Vakit, 25 Temmuz 2005:
O günkü manşetimizin başlığı “İnat Üçgeni” şeklinde.
Ayrıntı da şöyle:
“Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, tarihe geçecek skandallarla kriminal takibin bile odağına otururken, ‘hukukçu’ Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in; üniversitede yaşanan yolsuzluk iddiaları kendisine ihbar edilmesine rağmen yaklaşık bir buçuk yıldan bu yana hiçbir girişimde bulunmadığı ortaya çıktı. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç de, Sezer gibi ihbar mektubu ile ilgili bir girişimde bulunmadı. Aralarında öğretim üyelerinin de bulunduğu üniversite personelinin kaleme aldığı altı sayfalık bir ihbar mektubunda rektör Yücel Aşkın’ın yaptıkları bir bir sıralanıyor. Mektubu hazırlayan grupta yer alan bir öğretim üyesi, ‘Cumhurbaşkanı Sezer’e bu mektubu göndereli bir buçuk yıl oldu, ama Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden henüz bize bir dönüş olmadı’ dedi.”
Veee “sondan bir önceki” haber…
– 28 Eylül 2005 tarihli Vakit’te, “Terleten ifade” başlığı var… Rektör Aşkın; 5 Nisan 2005’te başlatılan soruşturma kapsamında savcılığa ifade vermiş!..
Önceki gün ise, “son haber” geldi Van’dan:
“Rektör Yücel Aşkın tutuklandı.”
Ne demiştik?..
“Her başlangıcın bir sonu olduğu gibi, her sonun da bir başlangıcı vardır.”
İşte Rektör Yücel Aşkın’ın serüveni!..
Kendi düşen ağlamaz!..
Oramiralin trilyonluk daireleri!
Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral İlhami Erdil, eşi, kızı ve kızının gizli ortağı ile ilgili “bilirkişi raporu”nu biliyorsunuz… Deniliyor ki;
“İlhami Erdil’in; mal beyanında göstermediği Etiler’deki 2 daireyi; meslek hayatı boyunca kayıtlı ve resmî tasarruflarıyla alması mümkün değildir!”
Demek ki, ortada “gayri resmî bir kazanç” var!.. Peki, “onun kaynağı” ne?.. Bakalım, “Çevik Bir’in daireleri”ne sıra ne zaman gelecek?!?.. Çünkü, onun “malvarlığı” ile ilgili “iddialar” da hayli yaygın!.. Bunların ne zaman araştırılacağını sabırla bekliyoruz!..
Yorumlar kapatıldı.