İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tanrı mağdur Türkten korusun

Ayşe Günaysu

Ne zaman televizyonda, gazete sayfalarında ve bilgisayar ekranlarında esip gürleyen bir Türkün sözleriyle karşılaşsam, aklıma Aras Yayınları’ndan yayınlanan, Aram Andonyan’ın tadına doyum olmaz ve aynı zaman da son derece öğretici Balkan Savaşı kitabında okuduğum tüyler ürpertici kahramanlık narası gelir.

Balkan Savaşı öncesidir. Ve bir Türk şöyle seslenmektedir cihana:

‘Bastığım toprakların her tutamından kan fışkıracak…

Uzattığım pençemin altında baharlar hizan, hizanlar zindan olacak…

Taş üstünde taş bırakırsam, arkada kalan ocağım sönsün..

Gülistanları süngümle kabristan edeceğim… Tarihe dümdüz bir harabe bırakacağım ki, üstüne, on asır bir medeniyet kuramasın…

Dal üstünde yaprak, burç üstünde bayrak bırakırsam, iman tahtamın ortasına kara damga vurulsun…

Nefesimden yangın, silahımdan ölüm, adımımdan uçurum saçacağım…

Her beyaz renge bir pençe barut lekesi, her barut lekesine bir avuç kan bulayacağım…

Merhameti yatağanımın ağzına, mefkžreyi tüfeğimin kapsülüne, medeniyeti atımın arka nalına asacağım…

Dağların kovukları, ormanların gölgeleri, harabelerin buruşuk çehreleri ebediyete kadar ‘buralardan geçen Türk hik‰yesini’ söyleyecek…’

Evet, bu sözler bir korku filminin vampir karakterinin ağzından çıkmış filan değil. Dört küçük Balkan ülkesinin aralarındaki çatışmaları bir yana bırakıp bağımsızlık için Osmanlı’ya karşı seferberlik ilan ettiği duyulduğunda İttihatçı Aka Gündüz, gerçek adıyla Enis Avni Bey, 21 Ekim 1921 tarihli Tanin gazetesinde yayınlanan makalesinde Fatih’in anısı üzerine böyle yemin ediyordu.

Aka Gündüz bu sözleri söyledikten sonra toplum ve insanlık için zararlı diye tımarhaneye filan kapatılmadı, Milli Mücadele’ye katıldı, sonrasında önemli görevlere getirildi, milletvekili bile oldu. Çünkü arkadaşları ve temsil ettiği düşünce iktidara gelmişti. Aka Gündüz’ün dediklerini İttihat ve Terakki, Balkanlar’da değilse bile, Anadolu’da yerine getirdi. Taş üstünde taş bırakmadı Ermenilerin yaşadığı yerlerde. Nitekim, Balkan Savaşları’ndaki ağır yenilginin, Ermeni soykırımını hazırlayan kolektif psikolojinin oluşumunda ne kadar önemli bir rol oynadığı sık sık söylenmez mi? Ülke tarihinin kara sayfalarından biri olarak görülür Balkan Savaşları. Ben ise, hiç değilse Balkan Savaşları’nda yenildiğimize sevinirim. Aka Gündüz gibilerin zaferden ne anladıklarını bildiğim için.

Aka Gündüz’ün bu yemininden yola çıkılarak neler neler yazılabilir, söylenebilir. Bende hep milliyetçi Türk kimliğinin ezilmişlik ile saldırganlığı bir arada içinde barındıran çelişkili ruhunu çağrıştırıyor. Bir yandan dünya Türke düşmandır, neler neler çekmemiştir Türk düşmanlarının elinden. Bir yandan da bir Türk dünyaya bedeldir.

Okullarda çocuklara, sokakta ve hayatın her alanında büyüklere Osmanlı’nın Balkanlar’da yaptığı gibi, başkalarının topraklarını fethetmesi kahramanlık, o topraklarda yaşayan halkların bağımsızlık savaşı vermesi ve zafer kazanması ihanet ve felaket olarak anlatılır.

Bağımsızlık savaşı Türk’e karşı veriliyorsa ihanettir, Türk başkalarına karşı bağımsızlık mücadelesi veriyorsa kahramanlıktır.

Aynı şekilde, Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı gibi bir emperyalist paylaşım savaşına katılmasında bir mahzur görülmez de, yenildiği zaman, yenseydi kendisinin yapacağı şeyin kendisine yapılması, yani paylaşılması, dünyanın Türklere ne kadar düşman olduğunun bir kanıtı olarak gösterilir.

Bunlar bir yana, asıl tüyler ürpertici olan, Aka Gündüz’ün yukarıdaki yemininde vücut bulan ruhun bugün de üzerimizde dolaşıyor olması. Bu kadar açığını artık söyleyemese bile, çok kişinin aynı ruhu içinde taşıması.

Evvelki gece bir televizyonda bir emekli asker, Orhan Pamuk’a verip veriştirirken, ondan Ohannes Pamuk diye söz ediyordu. Bu buluşunu pek beğenmiş olmalı ki, ikide bir de tekrarlıyordu. Sokaklara dökülelim diye ekranda nöbet geçiriyordu. Bir Türkün ne zaman böyle elindeki görünmez kılıcı sağa sola savurarak kükrediğini görsem ve ne zaman haksızlıklara duçar olmuş bir tonda konuştuğunu duysam, Aka Gündüz’ün yukarıdaki sözlerini hatırlarım: ‘Tarihe dümdüz bir harabe bırakacağım ki, üstüne, on asır bir medeniyet kuramasın…’

Yorumlar kapatıldı.