İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Artık hukuk tartışılacak

Haluk Şahin

Öyle görünüyor ki, önümüzdeki dönemde en önemli günden maddemiz hukuk olacak. Bu, kuşkusuz, demokrasimizin yerleşmesi açısından son derece sağlıklı bir gelişmedir.

1980’lere kadar en önemli gündem maddemiz siyaset idi. Gazeteler siyaset haberleriyle dolar taşar, toplumda siyaset tartışmalarından geçilmezdi. Sözüne en fazla ilgi gösterilen kişiler siyasi liderlerdi.

Sonra, diyelim 24 Ocak 1980’den sonra, ekonomi en başa geçti. Ekonomistler ve işadamları toplumsal ‘guru’lar haline geldiler. Her şey ekonomiye endekslendi, her şey borsada alınır-satılır hale geldi.

Ekonomi manşetlerdeydi.

Şimdi, Avrupa Birliği eğik düzlemine girdiğimizden bu yana, sık sık hukuk tartışmaları patlak veriyor. Toplum artık hukukun nasılını, nedenini, hiçbir zaman merak etmediği kadar merak ediyor ve sorguluyor.

Bu sorgulamayla birlikte kafalarda çeşitli sorular oluşuyor. Örneğin:

Orhan Pamuk’un İsviçre gazetesine söylediği tartışmalı sözler için İstanbul Savcılığı dava açılması isteminde bulunmamaya karar verdi, buna karşılık Şişli Savcılığı dava açılmasını istedi. Hukuken mümkün, ama niçin böyle oldu?

Hrant Dink’in Türklüğe hakaretle suçlandığı davada bilirkişi Dink’in yazısında suç bulunmadığı yolunda rapor verdi, ama mahkeme onu suçlu bularak mahkûm etti. Hukuken mümkün, ama niçin?

Ağır cezada yargılanan ve kaçma olasılığı (ne olasılığı, garantisi!) bulunan kimi sanıklar hakkında tutuklama kararı alınmazken, yeri yurdu belli olan ve kaçma olasılığı bulunmayan Van Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın tutuklanıverdi. Hukuken mümkün, ama niçin?

Niçin? Niçin? Niçin?

Geçenlerde böyle bir örneği daha tartışmıştık.

Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılacak olan ‘Ermeni konferansı’ hakkında İstanbul 4. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı almış, konferansta bildiri sunacak bilim adamlarının nitelikleriyle ilgili şaşkınlık uyandırıcı sorular sormuştu.

İlgili üniversiteler üst mahkemeye başvurarak bu karara itiraz etti. Üst mahkeme, 4. İdare Mahkemesi’nce verilen kararın hukuki bir dayanağı olmadığını belirterek yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. Üst mahkeme şöyle diyordu:

“… idari yargı yetkisinin sınırları belirlenmiş olup bu yetkinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu ve idari mahkemelerin yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayarak idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyecekleri hükme bağlanmıştır. (…) Açıklanan nedenlerle davalı idareler itirazının kabulüne, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 19 Eylül 2005 tarih ve E:2005/2282 sayılı kararının kaldırılmasına, yürütmenin durdurulması talebinin incelenmeksizin reddine ve dosyanın mahkemesine iadesine 26 Eylül 2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Evet, kanun ve durum o kadar açık ki, üst mahkeme incelemeye bile gerek görmüyor.

Ve bu kararı oybirliğiyle alıyor.

O zaman yurttaşın aklına şu soru gelmez mi: Peki, öyleyse niçin?

Yorumlar kapatıldı.