İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Taner Akçam´ın yanıtı (2)

Haluk Şahin

Ermeni konferansı katılımcılarından Taner Akçam’ın bu sütunda yaptığım eleştirilere yanıtının ikinci ve son bölümünü aşağıda sunuyorum:

“Türkiye’de, birtakım akademisyenler, ‘eğer soykırım söz konusu ise belgesini getir’ gibi bir anlayışa sahipler. Soykırımın, bir veya birkaç belge ile ispatlanabileceği gibi bir mantık yürütmesine sahipler. Oysa soykırım konusu ile uğraşan sosyal bilimciler, soykırımın bir veya birkaç belge ile ispatlanacak bir şey olmadığını bilirler. Yani bizim için belgeler, bir resmi tamamlayan parçalar gibidirler. Bizler, onlarca ve yüzlerce belgeyi yan yana getirerek, soykırım tanımının bu belgeler topluluğundan çıkartılabilecek sonuç olduğunu söyleriz. Bu anlamda soykırım, birkaç belge ile ispatlanan bir şey değil, bir sonuç çıkarmadır.

Tüm bunları şunun için anlatıyorum: Talat Paşa’nın, Ermeni meselesinin ‘esaslı bir suretde hal ve faslı ile külliyen izalesi’ ifadesiyle neyi anlatmak istediği ve bu ifadeyle sonuçta ortaya çıkan tablo arasındaki bağlantı üzerine elbette tartışabilirsiniz ve tartışılmalıdır; ama bu ifadeyi ‘soykırım kanıtı’ olarak sunmak, konuyla ciddi olarak uğraşan hiçbir akademisyenin yapmayacağı bir iştir. Geriye birşey kalıyor: Tehcir, savaş sırasında ortaya çıkan bir ihtiyaca değil, üzerinde uzun uzun düşünülmüş bir başka soruya ‘Şark Sorunu’na esaslı bir cevap olarak gündeme getirilmiştir.

Haluk Şahin’in üçüncü önemli eleştiri noktası, benim soykırımın salt hukuki bir kavram olmadığı konusunda söylediklerim. Şöyle diyor Şahin: “Akçam söz arasında 1915’te olup bitenlerin soykırım olup olmadığının hukuki kategori olarak tartışmalı olabileceğini kabul ettikten sonra şuna benzer şeyler söyledi: Ancak soykırım sadece hukuki bir kategori değil, aynı zamanda sosyal bilimsel bir kategori. Sosyal bilimciler ‘soykırım çalışmaları’ (genocide studies) bölümlerinde bu konuyu inceliyorlar. Ben de böyle bir bölümdeyim ve Ermeni olaylarını inceliyorum.” (Demek ki, onlar da soykırımdır!) (…)

Bu ifadelere nasıl cevap vereceğimi gerçekten bilemediğimi itiraf etmek zorundayım. 1915’te yaşananların hukuki bir kategori olarak soykırım sayılmasının tartışmalı olduğunu söylemedim, ama bu çok da önemli değil. Asıl önemli nokta daha vahim bir konuda: Haluk Şahin de, toplantıda ‘Soykırım sadece hukuka ait bir kavramdır’ diyen tüm insanlar bilmek zorundadırlar ki, soykırım bir sosyal bilim dalıdır ve Amerika ve Avrupa’da birçok üniversitede bu alanda çalışan enstitüler vardır. Soykırım bir sosyal bilim dalı olarak, sosyoloji, psikoloji, politik bilimler ve tarih vb. çeşitli disiplinlerin kesiştiği bir alandır.(…)

Fakat Haluk Şahin’in sorunu çok daha ciddi bir yerde. Şöyle diyor Şahin: “Bu gibi bölümlerden bazılarının kimler tarafından finanse edildiğini, arkalarında siyasal motifler olup olmadığını bir yana bırakıp…” Bence bir yana bırakmayalım sayın Şahin.(…) Kim bilir belki bunun üzerinden tartışmayı ilerletebiliriz.”

İlerletelim mi? Ne dersiniz?

Son söz: Akçam’ın açıklamalarının çoğuna katılmıyorum. Nedenlerini ileride yazabilirim. Gene de, tabu sayılmış bu tartışmayı normalleştirilmesinin ‘soykırım’ savının zayıflıklarını ortaya dökeceğine inancımı kuvvetlendirdiğini söyleyebilirim.

Yorumlar kapatıldı.