İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İfade özgürlüğü manzaraları…

İsmet Berkan

Hrant Dink’i tek kelimeyle anlatmam gerekseydi, kullanacağım kelime ‘Heyecanlı’ olurdu. Ben hayatımda, Hrant’ın yaşında olup da bu kadar heyecanlı olan başka kimseyi tanımadım.

Şimdi onu, çoğu zaman ‘naif’ de yapan bu heyecanı yüzünden 6 ay hapse atmaya uğraşıyoruz.

Mahkeme kararlarını eleştirmek çok sağlıklı biçimde sonuçlanmayabilir bizim ülkemizde ama bir şeyi söylemem lazım: Mahkeme Hrant’ı doğru anlamıyor, hatta şöyle söyleyeyim, Hrant’ı daha fazla yanlış anlayamazlardı.

Hrant aslında Türklüğe falan hakaret etmiyor anlayacağınız, illa birilerine hakaret ettiğini düşünüyorsanız, diaspora Ermenilerine hakaret ediyor.

Yalnız burada bir dakika duralım… Türklüğe gerçekten hakaret etseydi ne olurdu Hrant?

Onu illa hapse mi atmamız gerekirdi?

Kaldı ki Hrant’ın davasında ‘hakaret’ kavramı hayli genişletiliyor. Bilmiyorum Yargıtay ne diyecek ama eğer mahkemelerin eli bu kadar serbest olacaksa herkes hapse girebilir…

Memleketimizdeki bir başka ifade özgürlüğü davası Orhan Pamuk aleyhine açılan dava.

Hrant’ın başına gelenlerin neredeyse aynısı

Orhan Pamuk’un da başına geliyor.

Bu iki dava Türkiye’de yapılan onca reforma rağmen ifade özgürlüğünde geldiğimiz noktayı gösteriyor.

Birilerinin bize aykırı düşünceleri dile getirmesine, yazmasına tahammül edemiyoruz.

Ve onları illa ki hapse atmak istiyoruz.

Orhan Pamuk davası daha başlamadan Avrupa Birliği için bir kriter oldu bile. Şimdi bir de sonuçlanmış örnek var: Hrant Dink.

Yorumlar kapatıldı.