İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Çerçeve belge zafer mi, hezimet mi?

Yiğit Bulut

Son günlerin en çok tartışılan ve var olan dinamikten etkilenerek ekonomi oyuncularının da kafayı en çok taktıkları ‘çerçeve belge’nin detayları neler? Bu belge ile gidildiğinde ekonomik dalgalanma yaratacak yeni denklemler oluşabilir mi?

Sevgili dostlar, belgenin İngilizce, Fransızca ve Türkçe kaynaklardan elde ettiğim bazı maddelerini kendi ‘Türkçe’ bilgim ile maddeler halinde sizlere aktarmak ve sıkıntılı olabilecek bazı noktaların altını çizdikten sonra ‘Zafer mi yoksa hezimet mi?’ yorumunu sizlere bırakmak istiyorum.

1- Çerçeve belgesi ön sayfasındaki deklarasyon: ‘AB Dönem Başkanlığı Deklarasyonu; Dönem Başkanlığı ve Konsey’in işbirliğinde deklare edilir ki; çerçeve belgede uluslararası organizasyonlara değin oluşan durum, AB’nin bu kuruluşların karar süreçlerine müdahale etmesine yol açmaz. Bu kuruluşlar ve üyeleri serbestçe karar vermekte özgürdür.

– Çıkarım 1: Bu deklarasyon konsey adına, yani ‘Rum tarafının da dahil olduğu’ 25 üye imzasıyla olmalıydı. İşbirliği ile Dönem Başkanlığı adına yapılması bağlayıcı olma açısından yeterli değil.

2- Madde 7: Türkiye’nin, müzakereler sırasında tüm AB üyesi ülkelerin uluslararası kuruluşlara ve anlaşmalara taraf olması da dahil olmak üzere, üçüncü ülkelere karşı ve uluslararası kuruluşlarda AB ile politikalarını yakınlaştırması gerekmektedir.

– Çıkarım 2: Bu madde Rum tarafının ‘Kıbrıs’ olarak NATO’ya ve OECD’ye girmesini amaçlıyor. ‘Ortada’ bir yazım şekli var. Türkiye de karşıtlar da kendine göre yorumlayıp aksiyona geçebilirler.

3- Madde 10: Katılım, birliğin sistemine, yapısına doğrudan bağlı olan ve ‘birliğin müktesebatı’ olarak adlandırılan hak ve yükümlülüklerin kabulü anlamına gelir. Müktesebat değişim sürecinde olup aşağıdakiler bu kavrama dahildir. Yasal olarak bağlayıcı olsun veya olmasın, kurumlar arası varılan anlaşmalar, kararlar, deklarasyonlar, tavsiyeler. Ortak dış ve güvenlik politikası gereği planlanan ortak eylemler, genel görüşler, deklarasyonlar, kararlar ve çeşitli diğer işlemler.

– Çıkarım 3: 10. maddeyi özet olarak sizlere aktardım. Dikkatli okunduğunda çok tartışılan 7. maddeden bile riskli olabilir. Bu tanıma göre AB Parlamentosu kararları ‘müktesebat’ sayılacağı ve Türkiye tarafından benimsenmesi şart koşulduğu için, ‘Parlamento’nun aldığı sözde Ermeni soykırımı ve Türk ordusunun Kıbrıs’ta işgalci olduğu gibi kararlar Türkiye tarafından otomatik olarak tanınmak durumuna girebilir. Yine bu maddede sayılan ‘ortak dış güvenlik politikası’ gereği planlanan ortak eylemler örneğin ‘Rum tarafının ortak güvenlik planlaması eylemi adı altında NATO üyesi olmasına dair alınacak bir karar’ müktesebat sayılacağından, madde bu işlemin Türkiye’yi de bağlamasına yol açabilir.

4- Madde 13: Türkiye’nin tam olarak katılımının ekonomik boyutu uygulanacak finansal çerçeve belgesinde yer alacaktır. Türkiye’nin katılımı ekonomik anlamda zor olduğu ve çeşitli mali sonuçlara yol açacağı için, sadece 2014 yılı ve sonrası dönem için geçerli olacak finansal çerçeve belgesinin hazırlanarak yürürlüğe girmesinden sonra, mali reformları takiben olacaktır.

– Çıkarım 4: Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerini başarıyla kısa sürede sağlaması dahi, (madde 13, 2014 öncesi Türkiye’yi gündemden düşürdüğü için), sonuca ulaşma yolunda anlamsız. Diğer bir nokta; kısa sürede Türkiye’den Rumların tanınması dahil istenenlerin aslında 2014 şartı ile çok da gerekli olmadığı ortaya çıkıyor.

Sonuç: ‘Türkiye’nin tam üye olmaması durumunda AB’ye bağlı kalması’ gibi birçok ifade içeren birçok madde daha var ama bana göre en tehlikeli olanları bunlar. Sizlere teknik sakıncaları ile aktardım, şimdi sıra sizde; çerçeve belge zafer mi, hezimet mi?

Yorumlar kapatıldı.