İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hatay, Harput, Gazze ve Çan Sesleri !

Afet Ilgaz

Başbakanı dinlerken artık “bunlar kara mizah” diye düşünemiyorum, çünkü artık sadece üzülüyorum ve daralıyorum.

Harput’ta üniversitenin açılışına gene başörtülü veliler alınmadılar. Üstelik YÖK’ün, “bu başörtüsü yasağı, veliler için değil, öğrenciler içindir” diye geçen yıl işe müdahale etmesine rağmen. Her ne kadar öğrenciler için olan kısmı da doğru ve haklı verilere dayanmıyorsa da bu kararı göz önünde bulundurmak zorundayız. Bunu göz önünde bulundurması icabedenler biz değiliz elbette, kapıya dikilmiş adamlar ve onlara bu emri verenler. Böyle vahşet olabilir mi, böyle barbarlık ve zulüm olabilir mi!

Şimdi onlarla çene yarışına girecek değilim. Sebepler, vak’alar, kararlar ve kanunlar sayacak değilim, yalnız birinin bir cümlesini hatırlıyorum. Soros, galiba Haziran’da, bir bölüm “Quantum”cu adamla İstanbul’a sözde çıkarma yaptığı zaman, başörtüsü problemini kendilerinin çözeceğini söylemişti. İnönü’nün dediği gibi:

“Hadi ordan be!”

Bu lafı İnönü mü söylemişti, başka biri mi, yoksa hiç kimse söylememiş miydi, şimdi tam çıkaramıyacağım ama, başörtüsü problemini millî, bağımsızlıkçı bir iktidar çözecektir.

*

Tam o sırada Başbakanımız Hatay’da dinlerarası (onlar medeniyetlerarası diyorlar, her halde böylece medeni olacaklarını sanıyorlar) “mutabakat” konferansları çekiyordu. Veriyordu demiyorum çünkü tam manasıyla çekiyordu. Yani nutuk çekiyor veya atıyordu.

İşte, dinî özgürlükler şöyle olmalıymış da böyle olmalıymış. Azınlık din adamlarının ağızları kulaklarına varıyordu. Bizim Harran’daki kadınlar da, ağızlarının kulaklarına varması bir yana, ağlıyorlardı. Başbakan hangi dinin mensuplarından yana görünüyordu?

Sadece Bartholomeos sert konuştu, şikayet etti, gene bir şeyler istedi. Yani Bartholomeos, bunca dini özgürlükten, her yanda kültür bakanlığı bütçesinden trilyonlarca lira ayrılarak tamir ettirilen, kiliselerle yetinmiyor, daha çoğunu istiyor.

*

Başbakanımızın söylediği bir şey vardı ki dinlerken hayretten hayrete düştüm. Hiçbir dinde terör yokmuş, hiçbir din buna müsaade etmezmiş…

Başbakan M.Tevrat’taki “öldürün, asın, kesin” yollu emirler veren âyetleri görmemiş diyelim hadi, Türk İstiklal savaşını da unuttu diyelim, peki o anda, evet tam da o anda Şaron’un emriyle İsrail ordusunun geri çekildikleri Gazze’ye nasıl bombardıman yağdırdığını da mı dinlemedi ajanslardan? Hem de bir tören sırasında, sivil kalabalığın üstüne.

Başbakanımız Serebrenica’yı da unuttu diyelim, Hiroşima ve Nagazaki’yi de mi unuttu?

Şaron, ordusuna “bombalamaya devam edin” emrini vermiş.

*

Büyükanıt Paşa’nın Türkiye’yi uyarması dileğiyle sözünü ettiği “çan sesleri” bu gidişatı mı ima ediyordu yoksa?

Yorumlar kapatıldı.