İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bunu da aştık..

Güngör Mengi

Ermeni Konferansı’nı düzenleyen muhalif aydınlar yeni bir karmaşanın sebebi oldular.

Kimileri onlar gibi düşünüyor, kimileri tam karşıt tezleri savunuyor. Ama hepsi o kadar değil. Benim gibi olanlar da var.

Ben “Soykırım niyetiyle Türkler Ermenileri kesti” diyenlerden değilim ama bunlan diyecek olanların bile susturulmaması gerektiğini düşünüyorum.

İnancım, doksan yıl önce cereyan eden trajedide kusur ve suçun tek tarafta toplanmadığı, çok taraflı olarak dağıldığıdır.

Olayın üstünden geçen zaman, suçlulan değil gerçeği aramayı, polisiye değil bilimsel davranmayı gerektiriyor.

Karşıt görüşe tahammül göstermekten korkmamalıyız. Yeter ki bilgi ile beslenebilelim. Onu kullanır tezimizi savunuruz.

Hayal değil hayat

Daha önce yazmıştım ama etkilendiğim için tekrarlıyorum..

Amerikalı tarihçi Justin McCarthy bir konferansta özetle şunu söylemişti:

“Osmanlı Ermenilerini dış güçler isyana kışkırttı. Savaş içindeki Osmanlı da ihanete uğradığını düşünerek Doğu’daki Ermeni nüfusu göçe mecbur etti. Ama savaş şartlarında onları yollarda koruyamadı. İki taraf da acı çekti, çok kayıplar verdi..”

Peki sonuç?. Amerikalı tarihçi şu öğüdü vererek bitirmişti konuşmasını:

“Size ‘Ermeni soykırımını kabul edin bitsin bu iş. Bir şey kaybetmez kazanırsınız’ diyeceklerdir. Rahatınız için atalarınıza haksızlık etmeyin. Bu suçlamayı hak edecek bir şey yapmadılar çünkü.”

Muhalif aydınların bugün toplanacak olan konferansında McCarthy gibi bir yabancı şöyle dursun, bir Türk bilim adamı bile bulunacak mı? Bilmiyoruz. Ama ona rağmen bu konferansın en ufak bir idari engelleme ve rahatsız edici en küçük bir müdahale olmadan gerçekleşmesini istiyoruz.

Çünkü bu davada yasaklarla korunmaya mahkûm olmadığımıza inanmıyoruz. Ayrıca Türkiye’nin demokrasiyi hayalinde değil hayatında yaşayacak düzeye geldiğine güveniyoruz.

Sistem çözdü işte

Ermeni Konferansı’nın İdare Mahkemesi karan ile durdurulmasına gösterilen tepkinin yaygınlığı, Türkiye’yi kötülemek için fırsat bekleyen güçleri şaşırtmış olmalıdır.

İdare Mahkemesi karan Başbakan ile Dışişleri Bakanı tarafından eleştirilmenin ötesinde kınanmış, Adalet Bakanı da temelde karşı çıktığı konferansın “başka bir üniversitede” yapılmasına adeta danışmanlık vererek hizmet etmiştir.

Dün en çok AP Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk’in tepkisi dokundu bana. “Yargı kanadının bir bölümü Türkiye’nin ilerlemesini istemiyor” sözleri, peşin hükümle beslenen acımasız bir aceleciliktir.

Bir mahkeme, yargının bir kanadını temsil etmez. İşte sistem konferansın önünü açmış, sorun çözülmüştür. Övünebiliriz.

“Ermeni soykırımı yoktur” diyenlere Fransa ve İsviçre hapis cezası veriyor. Avrupa kendi pisliğini temizlesin!

Yorumlar kapatıldı.