İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Konferans adaleti

Hadi ULUENGİN

YENİ bir provokasyon daha gerçekleşmesse, Boğaziçi Üniversitesi yerine bugün mecburen Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşecek olan ‘İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri’ adlı konferansın önceki akşam yasaklanması son anda mı öğrenildi ?

Yok canım ! Daha doğrusu, ‘bir bilen’ bunu herkesten önce ‘biliverdi’.

Perşembe günü ikindi sularına doğruydu ki, bir idare mahkemesinin kararını henüz ajansların bile ruhu duymamışken, ‘ulusalcı’ (!) feryad kopartan ‘Açık İstihbarat’ adlı internet sitesi ‘flaş, flaş, flaş’ uyarılı elektronik posta göndererek ‘müjde’yi (!) patlattı.

Bilgisayarımın hafızasında kayıtlı duruyor.

* * *

ZATEN aynı hafızada, ‘açıklığı’ (!) karanlığından menkûl bu sitenin yine ‘müjde’ olarak verdiği ama ben burada aleni suç duyurusu yapınca ekrandan derhal sildiği, ‘üst düzey subaylar çare bulmak için Maltepe’de toplandı’ haberi de duruyor. Ayrıca şunu ekleyeyim:

Söz konusu takım kaç gündür adres ve numara dağıtarak, Boğazici ve Sabancı üniversitelerinin düzenlediği konferansı baltalamak için ‘seferberlik türküsü’ söylüyordu.

Eh, şimdilik onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine.

* * *

KÖR müyüz? ‘Puzzle’ın parçalarını birbirine ekleyemeyecek kadar acemi miyiz?

Dönen dolabı ve kurulmuş kumpası fark edemeyecek oranda zeká yoksunu muyuz?

‘Şer cephesi’nin, ülkemizin özgürlük, sivillik ve refah coğrafyasıyla bütünleşmesini önlemek için çok koordinatlı bir takvim ve taktik izlediğini görmekten böylesine aciz miyiz?

‘Derin egemenler’in kurum ve kopiller vasıtasıyla vurduğu sopa hálá acıtmıyor mu?

Tam 3 Ekim’deki AB müzakereleri sağlama bağlanmışken ve zaten daha önce tehditle erteletilmiş bir bilimsel konferansın bu kez mahkemece yasaklanması ‘tesadüf’ mü?

Taşnak komitacılarının Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği ve esas olarak, Sarkozy partisinin yarın toplayacağı ‘anti Türkiye’ kongreye Fransa kamuoyunu hazırlamak amacını güden oturum hiç yankı bulmamışken, şimdi bizzat ‘İstanbul 4. İdare Mahkemesi’den o ‘anticilik’e altın tepsi içinde yollanan pırlanta hediye ‘cömertlik’ mi?

Türk ve Ermeni ortak tarihlerine mümkün mertebe nesnel bakmaya çalışacak forum hem siyasi güven cesaretle tabulara pabuç bırakmayan Başbakan Erdoğan’ın; hem de yasak fetvasını ‘bir ülke kendine ancak bu kadar zarar verebilir’ akl-ı selimiyle yorumlayan Dışişleri Bakanı Gül’ün desteğini almışken, ‘bağımsız adalet’ gökten zembille mi indi?

* * *

OYSA o ‘bağımsız adalet’ ki, kendilerini ‘Saddamcı Atatürkçü’ diye tanımlayanlar ‘ordu göreve’ pankartı açarak ‘rejimi zorla değiştirmeye teşvik’ suçunu alenen işlediğinde, anayasa hukuku anlayışına kitakse, bunda herhangi bir ‘cezai unsur’ bulmuyor.

O ‘bağımsız adalet’ ki, aynı kişiler ‘ey Türk, Kürt lahmacununu yeme; barına tüneme; minibüsüne binme, bakkalına girme’ çağrısı yaparak ‘ırki temelde etnik bölücük kışkırmak’ cürmünü fosur fosur yellendiğinde, havaya bakarak ıslık çalıyor.

Ve yine o ‘bağımsız adalet’ ki, 6 – 7 Eylül sergisi basıp cam çerçeve indirdiğinde, láf ola beri gele bir karakol sigasıyla yetiniyor ve zorbaları azat ediyor.

Fakat buna karşılık, dünyamızın evrensel yazarı Orhan Pamuk’u soruşturmak ve tarihimizin akademik forumda tartışılmasını yasaklamak hakkını selahiyet addediyor.

Zira Türkiye’de, ‘Atatürk’, ‘ordu, ‘ulusalcı’ türü dokunulmazlıklara gizlendiğiniz an, ne halt yerseniz yeyin, tüm demokrasilerde ‘suç’ addedilen şeylerden muaf tutulursunuz.

Ama maazallah, başta adalet, ‘derin egemenler’e endeksli ‘bağımsızlık’ı aştığınız anda da, ‘bir bilen’, boynuza kement atıldığı celpnamesini size herkesten önce ‘müjdeler’.

Sorarım, 3 Ekim’de AB’yle müzakereler başlasa ne yazacak, başlamasa ne yazacak?

Bizzat ülkem kendi alnına ‘fikirde hür, vicdanda hür, adalette hür’ yazamadıkça

Yorumlar kapatıldı.