İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Aynı kafa

Can Dundar

Erivan’a gittik geçen aralıkta..

“Doğu Konferansı” ekibiyle Türkiye’nin komşularını geziyorduk. Erivan en hassas başkentlerden biriydi.

Geziye katılan yazarlar, siyasetçiler, akademisyenlerle ilkin Erivan Üniversitesi’nin kapısını çaldık. Ermeni akademisyenlerle buluşup sohbet edecektik.

Bizi soğuk bir toplantı salonuna aldılar. Geniş masanın bir yanına sıralandık. Karşımıza da Ermeni bilim adamları dizildi.

Soğuk ortamı, Türkoloji öğretim üyelerinin sıcak konuşmaları ısıttı.

Tam söz sırası bize geliyordu ki, dinleyiciler arasındaki genç bir öğrenci ayağa kalktı, söz istemeden Ermenice konuşmaya başladı.

O konuşurken Ermeni akademisyenler birer ikişer ayağa kalktı.

Sözler tercüme edilince bunun nedenini anladık.

Öğrenci, “1915 soykırımında katledilen Ermeniler için saygı duruşu” talep ediyordu.

“Büyük buluşma” ilk dakikada ilk golü yemişti.

Neyse ki, heyetten Aydın Çubukçu’nun önerisi imdada yetişti:

“1915’te ölen herkes için saygı duruşu yapalım.”

Böylece kalktık.

Bizim heyetten Hırant Dink’in bu tatsız emrivakiye öfkelendiğini fark edip söz istedim. Özetle şunu söyledim:

“Buraya dostane amaçlarla geldik. Eğer saygı duruşu bu amaca hizmet edecekse günlerce ayakta duralım. Ama bu türden tek yanlı sabit fikirlilik ancak düşmanlığı körüklüyor. Bu konuda iki cephe var; cepheler Türkler ve Ermeniler değil; iki komşu halkın kardeşçe bir arada yaşamasını isteyen Türkler ve Ermeniler ile bunu istemeyen Türkler ve Ermeniler. Kardeşlik istiyorsak, her iki tarafta buna ayak direyenlerle mücadele etmeliyiz.”

* * *

İdare mahkemesinin Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Ermeni konferansını durdurma kararı da

-tıpkı Orhan Pamuk hakkında açılan dava gibi- Erivan’daki Ermeni gencin emrivakisinin aynıdır ve aynı amaca hizmet etmiştir:

Yine bir üniversitede fikir tartışması engellenmiş, diyalog çabaları yasakçı zihniyete kurban edilmiştir.

Erivan’ın ve Ankara’nın şahinleri “Tartışmayalım, çatışalım” diye büyük bir ittifak halinde çalışıyorlar.

Karşıda bizler yani, iki komşu halkın her tür dış müdahaleden uzak yakınlaşmasını savunanlar ise ısrarla diyalogun bayrağını dalgalandırıyoruz.

AB müzakere süreci, onu engelleme amacı filan umurumda değil; Türkiye’nin, bilimsel bir konferansa tahammül edemeyecek kadar zavallı duruma sokulması hepimiz için yeterince utanç vesilesidir.

* * *

“Ermeni meselesi” konusunda son yıllarda konusunda hepimiz bilgi değilse de- az buçuk görüş sahibi olduk ve bir yelpazeye dağıldık.

Yelpazenin bir ucunda “Türkiye’nin bu işte hiçbir kabahati yoktur diyenler” var, diğer uçta ise “Türkiye büyük bir soykırım suçu işlemiştir” diyenler.

Ekseriyet ise, farklı tonda görüşlerle yelpazenin değişik yerlerinde duruyor:

“Soykırımdır ama karşılıklıdır” diyenler,

“Soykırım değildir ama kırım yapılmıştır” diyenler,

“Kırım yok mukatele var” diyenler…

Mahkemenin “Tartışmak yasaktır” kararı, çoğumuzu “Demek ortaya çıkarılmasından korkulacak kadar büyük bir günah var ortada” diye düşündürüyor.

Tabii sadece bizi değil dünya kamuoyunu da.

Hiçbir şey, Türkiye’ye daha büyük zarar veremezdi. Umarım hükümetin de net tavrıyla bugüne alınan konferans, bu zararı bir nebze telafi eder.

Yorumlar kapatıldı.