İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ismet Berkan: Mahkeme marifetiyle bilim – Radikal

İstanbul 4 Numaralı İdare Mahkemesi bir kararla bugün
Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayacak olan bir bilimsel
konferansın yürütmesini durdurdu.

İdare Mahkemeleri ve onların üst yargı organı olan Danıştay,
idarenin, yani devletin yaptığı işlemleri denetlemek, idarenin hukuka
uygunluğunu sağlamak için vardır.

İdarenin kendilerine haksızlık yaptığını düşünen
vatandaşlar veya devlet memurları, idare mahkemelerine ve giderek de
Danıştay’a kadar başvurabilir, haklarını arayabilirler.

İdarenin işlemlerinin, yani bu mahkemelerde konu edilecek
türden işlemlerin ne olduğu da fazlasıyla bellidir. Yani, esasen
bu mahkemelerin görev alanları hakkında fazla bir tartışma da
yoktur.

Ama İstanbul’daki 4 numaralı İdare Mahkemesi’nin kararının
mahkemenin görev ve yetki alanı içinde olup olmadığını
tartışmak bile yersiz; mahkemenin değil böyle bir karar almaya, bu
konuyu konuşmaya bile yetkisi olmaması gerekir.

Neden öyle gerekir? Çünkü bu toplantı bilimsel
bir toplantıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin üç saygın
üniversitesi bir toplantının bilimsel olduğunu
söylüyorsa, o toplantı bilimseldir. Mahkemelerin
toplantıların bilimsel olup olmadıklarını belirleme yetkisi yoktur.

Burada idare hukuku tartışacak değilim, mahkeme kararındaki
çelişkileri konuşmayacağım.

Ama eğer bu karar ortadan kalkmazsa başımıza gelebilecekleri
tartışabilirim…

Bakın, Türkiye’de özellikle idari yargının kendi
görev alanının dışına çıktığına tanık oluyoruz. Mesela,
üniversitelerdeki türban yasağıyla ilgili bir davaya bakan
Danıştay dairesi, konuyu türban meselesiyle sınırlı tutmak yerine
kendini alamayıp işi üniversitenin görevini belirlemeye kadar
vardırdı. İlgili dairenin kararına göre ‘Üniversitenin
görevi Atatürkçü gençler yetiştirmektir.’

Şimdi yeniden dönelim, söz konusu kararın kalıcı olması
ihtimaline… Bu öyle bir kapı açar ki, sadece bilimsel
toplantılar değil üniversite derslerinin içeriğine bile
mahkemelerce müdahale edilebilir olur.

Bilimsellik mahkemeler tarafından belirlenmeye başlanacak olursa,
mesela bir idare mahkemesi üniversitede evrim teorisinin ‘tek
yanlı’ olarak öğrencilere öğretilmemesi gerektiğine, evrimin
yaratılış teorisiyle birlikte öğretilmesi gerektiğine karar
verebilir.

Bu çeşit örnekleri art arda sıralayabilir, hatta sizi
güldürecek komiklikler de yapabilirim ama burada duracağım…

Bence İstanbul 4 Numaralı İdare Mahkemesi’nin bu kararı, bu
ülkede epey uzun zamandan beri üniversitelerin bilimsel
özerkliğine karşı yapılmış en güçlü saldırıdır.

Bilmiyorum YÖK’ün tepkisi ne olacak, mayıs ayında Ermeni
konferansı hükümet baskısı sonucu yapılamayınca YÖK
neredeyse sevinmişti, bakalım bu mahkeme kararına ne diyecekler?

Ve ben düzenleyici üniversitelerin tepkisini de çok
merak ediyorum. Bakalım kendilerini ve bilimi nasıl savunacaklar?

Yorumlar kapatıldı.