İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türklerin kendi tarihleriyle imtihanı

LA Times

Orhan Pamuk’a açılan dava ve ‘Ermeni Konferansı’na yönelik tepkiler, gelenekçilerle modernleşme arasındaki savaşın bir parçası

Türkiye’nin belki de en ünlü romancısı Orhan Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu döneminde öldürülen yüzbinlerce Ermeni’nin başına ne geldiğini sormanın riskli olduğunu biliyordu. Fakat tehditler onu susturmadı.

Bir İsviçre gazetesiyle şubat ayında yaptığı röportajda Pamuk, Türkiye’deki Ermeni toplumunun akıbeti ve daha yakın dönemde 1984’ten beri silahlı ayrılıkçılara karşı yürütülen savaşta öldürülen 30 bin Kürt hakkındaki düşüncelerini yüksek sesle dile getirdi.

Yedi ay sonra, AB bakanlarının Türkiye’nin birliğe üyelik başvurusunu tartışmak için toplanmalarından bir gün önce, bir Türk savcı, Pamuk hakkında ülkesine hakaret ettiği gerekçesiyle dava açtı.

Türkiye’de Türk kimliğini ‘aşağılamak’ suç teşkil ediyor, üç yıl hapisle cezalandırılabiliyor. ‘Aşağılamanın’ anlamını tarif etmek ise hükümet yetkililerine bağlı. Pamuk’un 16 Aralık’ta mahkeme önüne çıkması bekleniyor.

Pamuk’a açılan davanın zamanlaması, Türk hükümeti içindeki muhafazakârların ülkenin AB ile müzakerelerine çelme takma yönünde açık bir teşebbüsü olarak görünüyor. Türkiye’nin AB üyeliği için belirlenen koşulları alenen ihlal ediyor, bunun başında da ifade özgürlüğünün garanti edilmesi geliyor.

1913-16 yıllarında ABD’nin İstanbul büyükelçiliğini yürüten Henry Morgenthau’nun topladığı ve Türk hükümetinin Ermenilere karşı sistematik bir yok etme harekâtı yürüttüğünü gösteren yığınla kanıta rağmen, Türkler kabahatlerini hâlâ kabul etmiyor. Bunun yerine, işgalci Rus güçleriyle işbirliği yapan Ermenilerin Suriye’ye sürüldüğünü ve birçoğunun bu yolculuk sırasında soğuk, açlık ve hastalık sebebiyle öldüğünü savunuyorlar.

‘Benim Adım Kırmızı’ adlı romanı 20’den fazla dile çevrilen Pamuk ve diğer Türk entelektüelleri, ülkenin geçmişine dair açık bir tartışma yapılması çağrılarında bulundu.

Geçen mayıs ayında Türk akademisyenleri İstanbul’da, Osmanlı Ermenilerinin akıbetine dair bir konferans örgütledi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, açılışından bir gün önce konferansı erteletti. Bu çatışmalar, gelenekçilerle Avrupa tarzı modernleşme arasındaki daha büyük bir savaşın parçası.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pamuk hakkındaki davanın durdurulmasını emretmeli, hükümeti de Türkiye’de daha fazla ifade ve düşünce özgürlüğünün önünü açmalı. Hükümete Türkiye’yi ‘tenkit edenleri’ hapse atma hakkı veren baskıcı yasaları hedef alarak işe başlanabilir. Ülkenin Ermeni nüfusunun 20. yüzyılın başında nasıl bir kadere yazıldığını açıkça tartışmak da iyi bir başlangıç noktası olur. (Başyazı, 8 Eylül 2005)

Yorumlar kapatıldı.