İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye´nin Türkleştirilmesi: Into the West

İsmet Berkan

Bizde bir savunma yapma tipi var: Ne zaman bir Fransız Ermeni soykırımını gündeme getirse ona ‘Siz Cezayir’e bakın’, bir Amerikalı aynı konuyu açsa, ‘Ya siz Kızılderililere ne yaptınız’ gibisinden cevaplar veriyoruz marifetmiş gibi.

Yalnız hep gözden kaçırılan bir şey var: Bizim dönüp karşı suçlama yönelttiğimiz bütün ülkelerde, bizim suçlamamıza konu olan olaylar birer tabu sayılmıyor, serbestçe tartışılıyor, geçmişte işlenen kusurlar için gerekirse özür dilemekten çekinilmiyor, kendi kendine özür dilemeye kalkanlar ölümle veya hapisle tehdit edilmiyorlar.

Bir de bakın Türkiye’ye… İşte, geçmişin karanlık ve utanç verici olayları arasında en rahat konuşabildiğimiz 6-7 Eylül olayları ama onun

50. yıldönümü nedeniyle düzenlenen bir fotoğraf sergisine bile tahammül edemedik. Önce sol faşistler, ardından da sağ faşistler sergiyi protesto etti. Sağ faşistler protestoyla da kalmadı, şiddet kullandı, sergiyi tahribe yeltendi.

***

Geçenlerde gazetede bir grup arkadaşımız kendi aralarında sohbet ediyordu, ben de bir noktaya kadar kulak misafiri oldum. Halen CNBC-e televizyon kanalında gösterilmekte olan ‘Into the West-Batıya Doğru’ adlı diziyi konuşuyorlardı. Biri, ‘Vay be’ dedi, ‘Amma kesmişler Kızılderilileri…’

Aslında bugünün Amerika’sında ‘Kızılderili’ veya ‘Indian’ kelimesini pek kolay kullanamazsınız bu etnik grup için. En yaygın ve zararsız tabir ‘Native Americans’ tabiri. Yani ‘Amerikan yerlileri.’

Malum, Amerikalılar dediğimiz topluluk, esas olarak Batı Avrupa’dan Kuzey
Amerika’ya göç etmiş bir topluluk. ‘Batıya Doğru’ gidiş de, Kuzey Amerika’nın kolonileştirilmesiyle başlamış. TV dizisinde anlatılanlar, bugün Kaliforniya dediğimiz eyaletin keşif hikâyesi büyük ölçüde. Kıtanın doğu kıyısından yola çıkanların batı kıyısına ulaşmasının öyküsü…

Biz Türkler de, aslında doğudan batıya doğru geldik. Anadolu’daki varlığımız 1000 yılı bile bulmuyor.

Anadolu’da bizden çok eski zamanlardan beri yaşayan halklar var. Mesela Ermeni ve Rumların bu topraklardaki geçmişi çok daha eskiye dayanıyor elbette. En basitinden, Ayasofya inşa edildiğinde, bizim atalarımız daha Orta Asya’daydı.

Biz, Amerikalılardan farklı olarak, Batı’ya geldikçe, orada bulduğumuz yerli halkları katletmemişiz, onlarla birlikte yaşamış, hatta kaynaşmışız. Milliyetçilik icat edilene kadar bu ‘kaynaşma’ hali devam etmiş. Ve dikkat edin, Anadolu halkları içinde milliyetçiliği en geç keşfeden millet Türkler olmuş.

***

Türkiye’nin Türkleştirilmesi projesinde temel ve en büyük sorun, bu projenin ne zaman sona ereceğinin bilinmemesi. Güncel örneklerden de görüyorsunuz, aslında pek çok kişinin gözünde Türkleştirme devam ettirilmesi gereken bir süreç ve zaten ediyor da…

Bu sürecin bir türlü tamamlanamaması yüzünden, geçmişle de bir türlü yüzleşilemiyor, bir türlü geçmişin hataları kabullenilemiyor.

Geçmişle yüzleşmeyip geçmişte yapılan hataları kabul etmeyince, maalesef büyük millet olunamıyor.

İstediğiniz kadar anayasaya ‘milletiyle bölünmez bütündür’ diye yazın, milletin kendisi, ‘bölünmez bir bütün’ olduğundan kuşku duyuyor, o yüzden
sık sık kendi içinde hainler arıyor.

Tam, 6-7 Eylül’le olsun yüzleşiyoruz diye düşünürken birileri çıkıp sizi hüsrana uğratıyor.

Yorumlar kapatıldı.