İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Taha Kıvanç: 6-7 Eylül’de ne oldu? (1) – Yeni Safak

Son zamanlarda anı yazanlar arttı. Anılarını yazmasını
gönülden dilediğim pek çok kişi var da, biri
için neredeyse ‘anı yazması duası’na çıkacağım: Orhan
Birgit… Şimdilerde Cumhuriyet gazetesinde yazan Orhan Bey
‘politikacı’ kimliğiyle de tanınıyor. Benim merakla okuyacağım
bölümler, bizzat içinde yer aldığı iki önemli
olayla ilgili yazacakları…

Orhan Birgit 50. yıldönümü vesilesiyle gündeme
fırlayan ‘6-7 Eylül Olayları’ olarak tarihe geçmiş
çapulculuk eyleminin önemli isimlerindendi. Olaylar bazı
insanları bulur ya, Orhan Birgit’in adı, aralık ayında 60.
yıldönümü kutlanacak ‘Tan Matbaası Baskını’ adlı bir
başka çapulculuk eyleminde de geçer. Her iki olayla
ilgili yargılanan tek isim, 1965’te milletvekili seçilip 1980’e
kadar birkaç kez bakanlık yapmış olan CHP’li politikacıdır…

Bir Yunan tv kanalı Orhan Birgit’le mülâkat yapmış.
Hürriyet’in haberi şu cümleyle başlıyor: “İstanbul’da 6-7
Eylül 1955’te meydana gelen olayların en önemli
teşvikçilerinden olduğu belirtilen ‘Kıbrıs Türktür
Cemiyeti’nin ikinci başkanı gazeteci-yazar Orhan Birgit, Yunan MEGA
Channel’a verdiği demeçte, ‘Vicdanım rahat. Yanlış hiçbir
şey yapmadık. Bu gösterileri yaptıranlar ortaya çıkmadı.
Yaptıranlar, herhalde olayların bu kadar büyüyeceğini tahmin
etmedi’ dedi.”

İnsanın belleği zayıf ve seçmeci, geçmişi hatırlarken
yanılabiliyor. Orhan Birgit, 6-7 Eylül’de en belirleyici rollerden
birini oynamış Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nde (KTC) bir MİT
mensubu olduğunu hatırlıyor; ancak ‘hükümetin adamı’ diye
andığı Kamil Önal adlı o kişiden başkasını suçlamaya
kıyamıyor. Bir de İstanbul Ekspres gazetesinin sahibi Mithat Perin’den
kuşkulanıyor. Olayın bir başka ‘kahramanı’ olan Gökşin
Sipahioğlu’na ise toz kondurmuyor.

“Yunanlılar Selânik’te Atatürk’ün doğduğu evi
bombaladı” haberi üzerine İstanbul’da azınlıklara ait olduğunu
düşündükleri ev ve işyelerine kalabalıkların saldırması
diye özetlenen 6-7 Eylül olaylarında merkezi rolü
oynayanları kaynaklar şöyle sıralıyor: Bombayı koyan kişi bir
istihbaratçıydı. ‘Kışkırtma’ amaçlı eylemin duyulmasını o
gün ek baskı yapan İstanbul Ekspres gazetesi sağlamıştı.
Kalabalıkları İstiklal Caddesi ile azınlıkların yaşadıkları mahallelere
sevkeden ise KTC’ydi…

Selânik’teki eve bomba koyan Oktay Engin Yunanistan’dan
kaçırıldı ve sonraları Emniyet’te güvenlik dairesi
başkanlığı ile Nevşehir valiliği yaptı. İstanbul Ekspres gazetesinin
sahibi Mithat Perin’di ve konu yıllar sonra gündeme geldiğinde,
Sabah’tan Tayfun Hopalı’ya olayı kendi cephesinden yansıtacaktı.
Okuyalım:

“Gazete, Tan Maatbası’ndaydı. Ben Merkez Han’daydım. Gökşin
(Sipahioğlu) bana telefon açtı. Böyle böyle bir haber
var dedi. ‘İkinci baskı yapalım’ dedi. ‘Yapmayalım’ dedim. ‘Hava da
kötü, elde kalıyor’ dedim. ‘Peki’ dedi. Biraz sonra bayi
telefon açtı. Gazetelerin parasını peşin vereceğim dedi. / (..)
Fuat Büke.. Başbayi.. Matbaaya girdiğimde 180 bin basılmış bile..
Haberim yok. ‘Kâğıt nereden buldunuz’ dedim. ‘Bulduk’ dediler.
Kâğıdımız çok kısıtlıydı. Anormal birşey olduğunu anladım.
Gittim rotatifte kâğıdı kestim. ‘Ne yapıyorsun’ dediler.
Kâğıdı kestim ama kalıpları kesmek aklıma gelmedi. ‘Bundan sonra
basmayın’ dedim. ‘Peki’ dediler. Ben oradan çıktıktan sonra yine
bağlamışlar kâğıdı.”

“Kimse masum değil” diye bir söz var; 6-7 Eylül olaylarında
da durum farklı değil. Mithat Perin röportajda “Benim haberim
yoktu” dediği olaydan bir zamanlar kendine pay çıkartmaya
çalışmıştı. Uğur Mumcu, Perin’in MİT Müsteşarı Fuat Doğu’ya
1962 sonlarında gönderdiği bir mektubu Yeni Ortam gazetesinde
yayımlamıştı (3 Mart 1977). O mektupta, “25 seneyi bulan gazetecilik
hayatımda açık veya gizli hiçbir faaliyetten geri
durmadığımı herkesten evvel servisin bildiği kanaatindeyim” diye
yazmıştı.

Bir ara “MİT’çi gazeteciler” genel başlığı altına giren bir
tartışma yürütmüştük, hatırlayanınız
çıkacaktır. O tartışmayı başlatan da 6-7 Eylül olayları
olmuştu. Dünya gazetesinin sahibi ve yayın yönetmeni Nezih
Demirkent’in bir cümlesiyle başlayan tartışma, geçmişte
kalmış Mithat Perin ve Gökşin Sipahioğlu adlarını yeniden
gündeme taşıyıvermişti.

Bu, öyle hemen bitiverecek bir konu değil. 50.
yıldönümünde 6-7 Eylül her gazetede uzun uzadıya
irdeleniyor. Olayın bugünle paralellik arzeden pek çok
yönü var; dolayısıyla ben de burada kesmeyeceğim.
Bugünü kapatırken okumanızı istediğim ilk elden bir tanıklık
var. Gazeteci Fatih Güllapoğlu, çeşitli vesilelerle burada
değindiğim ‘Tanksız Topsuz Harekât’ kitabında, ‘Özel Harp
Birimi’ kökenli Org. Sabri Yirmibeşoğlu’yla bir konuşmasını
aktarır (s. 104). Okuyalım:

Sabri Yirmibeşoğlu: “-Sonra 6/7 Eylül olaylarını ele alırsak…” /
Fatih Güllapoğlu: “-Pardon Paşam, pek anlayamadım. 6/7 Eylül
olayları mı?” / SY: “-Tabii…6-7 Eylül de bir Özel Harp
işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.
(Paşa bunları söylerken benden de soğuk terler boşandı) Sorarım
size? Bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?” / FG: “-E,
evet Paşam !”

Devamı gelecek.

Yorumlar kapatıldı.