İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yine istemezükçüler ittifakı

Yağmur Atsız

1991’den bu yana kaç yazıma bu serlevhayı koyduğumu bilemiyorum. İlki “Cumhuriyet”deydi. Ama sâdece bu gazeteye geldiğimden beri hiç kullanmadıysam beş kere kullanmışımdır. Orhan Pamuk aleyhine TCK 301/1’den “Türk Kimliği ve Türklük’e hakâret” iddiasıyla ve üç yıla kadar hapis talebiyle dâvâ açılması işlemi üzerine yine cuk oturdu.

Benim tezim hep şudur: Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşmesi fikrinden yılan görmüş gibi irkilen ve bunu önlemek için her çâreye başvurmayı mübah sayan bir “Koalisyon” vardır Cennet Vatanımız’da. Bu Koalisyon mensubları, belki diğer tekmil konularda ayrı kanaat sâhibidirler, hattâ bâzen birbirlerinin can düşmanıdırlar ama iş Türkiye’nin AB tam üyeliğine geldi mi ânında katranla tüy gibi yekdiğerine yapışırlar. Daha gerisini bir yana bırakarak yalnızca son 15 senenin kronolojisini incelerseniz göreceksiniz ki Türkiye, Brüksel ile münâsebetlerinde ne zaman hayâtî bir noktaya gelse hep bir kepâzelik patlak vermiş ve Avrupa Kamuoyu’nda “Bu Türkler’in adam olmaya ne niyeti var, ne yeteneği!” görüşünü, hem öyle az-buz da değil, adamakıllı güçlendiren bir hava yaratılmışdır. Bakınız, göreceksiniz ki ya birtakım millet (MİLLET!!!) vekilleri, üstelik TBMM binâsı önünde ve kasden yerli – yabancı bir düzine kamera harıl harıl çekim yaparken, enselerinden kedi yavruları gibi yakalanarak (ENSELENEREK!!!) siyah limuzinlere tıkılıp bir semt – i meçhûle götürülmüşdür ya zinâ bir “kamu suçudur”(!) anlayışıyla, artık falaka mı olur, recm mi olur, cezâlandırılması uğruna adımlar atılmış, ya Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılması uğruna canla – başla mücâdele eden Alman, şu bu hanım milletvekillerine, Türkiye Cumhûriyeti’nin BAKANLARI tarafından “Fahişe” diye hitâb edilmiş veyâ (yerim dar!) buna benzer “güzîde” (!) davranışlarla Brüksel’e “Siz bizi defterden silin! Biz kaderimizi Nogay Bozkırı’na yâhut Şanghay pagodlarına bağlamak istiyoruz.” Sinyali verilmek istenmişdir.

Şimdi de Orhan Pamuk

ŞİMDİ sıra, Türkiye’nin enternasyonal alanda en tanınan ve yine var gücüyle AB’ye tam üyeliği uğruna mücâdele veren Yazarı Orhan Pamuk’da. Bakınız, tam 31 Ağustos’da AB ülkeleri Brüksel nezdindeki sefirleri toplanıp 3 Ekim müzâkerelerinin başlayıp başlamaması, Türkiye’ye bir Âl-i Cengiz oyunu oynanıp oynanmaması şıklarından hangisinin daha münâsib olacağı tartışılır ve 1 Eylül Günü Galler’in Newport Kasabası’nda AB Dışişleri Bakanları konuya son ve resmî seklini vermek üzere toplanmışken ve burada Almanya ve Dönem Başkanı İngiltere Türkiye’ye verilmiş “şeref sözü”nün yerine getirilmesi için boğuşurken Avrupa Kamuoyu; Orhan Pamuk, Türklük’e hakâret ve üç yıl hapis konularına odaklandırılıyor!!! Neden? Tâ Şubat Ayı’nda bir İsviçre gazetesine verdiği mülakatden ötürü!!! Tam yedi ay sonra, buluna buluna bugün!!!

Pamuk’un “Türkler (durup dururken?!) bir milyon Ermeni’yle 30.000 Kürd’ü kesdi.” iddiası, evet, câhilânedir, provokatifdir. Burada sebeble sonucu karışdırmışdır. Üstelik o fecî hâdiselerde Ermeniler’i öldürenlerin hemen tamâmı Kürd’dür, yâni böyle bir durumda hem “fâil” hem “mef’ûl” olunamaz vs… Ama Orhan Pamuk bunun üzerine Mavzeri kapıp “rövanş” için dağa mı çıkmışdır? “Türklük’e hakâret” gibi ne tarafa çekseniz o tarafa uzayabilen ve TCK için büyük nâkısa teşkîl etdiği için, Brüksel’in “direktifi” üzerine nasıl olsa değiştirilecek bir maddeyi temel alarak Değerli Yargıçlar acabâ “Vahîdeddin vatan hâini değildir!” demek “cür’etini”(!) gösteren Bülent Ecevit aleyhine de dâvâ açmayı planlıyorlar mı?

“Siyâsî” problemleri “adlî” metodlarla çözmek beşeriyet târihinde henüz kimseye nasîb olmamışdır!

“İstemezükçüler” kimlerle aynı safda Türkiye’nin Avrupa dışına itilip bir Üçüncü Dünyâ devleti olarak itilip kakılmasından başka sonuç vermeyecek bir mücâdele verdiklerini bir an düşünseler acabâ titreyip kendilerine dönerler miydi?

Yorumlar kapatıldı.