İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Hoşgörü’ değil ‘boşgörü’

Haberlerde 25-30 Eylül arasında ‘Dinler arası Diyalog’ temasıyla Hatay’da yapılacak ‘Medeniyetler Buluşması’nın AKP içinden tepki gördüğü belirtiliyor. Hatay Milletvekili Fuat Geçen’in ‘Hatay Vatikanlaştırılmak isteniyor. Sırayla bazı şeyler yapılmaya başladı. Önce Kürt sorunu söylemi, arkasından Ermeni oyunu, şimdi de din değiştirme olayları. Çan, Hazan ve Ezan bir arada olacakmış. Barış, diyalog diyorlar ama bunlar bize zarar veriyor. Olan Kel Mahmut’a oluyor, gören yok’ şeklindeki sözleri, haberin başlığını yansıtıyor… Kuzguncuk’ta üç dinin mabetleri birbirinin dibinde (Kuzguncuk) kendiliğinden oluştu diye Batı’nın Osmanlı’yı yok etme içgüdüsü geriledi mi? II. Abdülhamit Darülaceze’de Yahudi ve Hıristiyanlara da şefkat kucağını açtığı, kurumda caminin yanına kilise ve sinagog da koydu diye kendisine yapıştırılan ‘Kızıl Sultan’ yaftası pembeleşti mi?.. Hâlâ büyük ölçüde Soğuk Savaş psikolojisi içinde ‘içerikten ziyade görüntü önemlidir’ mantığıyla hareket eden Rusya ve Türkiye’nin romantik beklentilerini Hatay’da ve Kazan’daki üç dinli mekânlar temsil ediyor. Oysa Osmanlı dönemindeki üç dinli Kuzguncuk gerçeği, ısmarlanmış bir görüntüyü değil, ilkesini Kur’an-ı Kerim’den, uygulamasını Peygamber’in Medine’sinden alan hayatileştirilmiş hoşgörü kültürünü temsil ediyordu.
30.8.2005 / ÖMER LÜTFİ METE / SABAH

Yorumlar kapatıldı.