İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Büyük milletin alçak düşmanları!..

Servet Kabaklı

BENİM gönülleri buruk dostlarım, geliniz bugün kendi kendimize ufak bir tarih dersi yapalım…

Bilirsiniz 1’inci Cihan Harbi sonunda Kudüs düşünce, oraya giren İngiliz komutan Allenby, şehrin ufuklarına ‘Ey Selahaddin bak biz yine geldik!’ diye büyük bir kin ve intikam hırsıyla bağırır. Yine bilirsiniz, tam o sırada Mehmed åkif Avrupa’dadır ve Kudüs’ün düşüşünü bizim müttefikimiz olan Almanlar’ın dahi sokağa dökülüp kutladıklarını görünce şaşırır. Neden böyle yaptıklarını sorduğu kimselerse kendisine; ‘İngilizler’e elbette karşıyız, fakat Kudüs tekrar biz Hıristiyanlar’ın oldu!’ şeklinde cevap verince, bütün Avrupa’da Haçlı kininin süregeldiğini ve hiç bitmediğini, o yüzden de ‘gavurdan dost’ olamayacağını apaçık görür ve derin hüzünlere garkolur.

Osmanlı Cihan Devleti parçalanınca Suriye’nin yönetimini devralmaya gelen Fransız komutan da aynen Allenby gibi kinini kusar. Selahaddin-i Eyyub”’nin Şam’daki kabrine gider, mezarını tekmeler ve ‘Ey Selahaddin, işte biz yine geldik!’ diyerek ürümeye başlar. Allenby’nin Kudüs’ten sonra Şam’a geldiğinde de aynı edepsizliği yaptığı rivayet edilir. Bu arada Bursa’ya giren Yunan komutanının da, Büyük Osmanlı Devleti’ni kuran ve adını veren şanlı ecdadımız Osman Gazi’nin mezarını aynı şekilde tekmeleyip, aynı tarzda ürüdüğünü de unutmamışsınızdır… (Sahi, merak ettim de biz Bursa’daki o mübarek türbeye yapılan bu iğrenç hakareti, ziyaretçilere hatırlatan bir levha koyduk mu acaba? Yoksa Yunan dostluğuna (!) halel gelmesin diye koyamadık mı?..)

Kıçtan kara tornistan…

AZİZ dostlarım, bunları siz de kinlenesiniz diye değil, düşmanlarımızın cins, cibilliyet ve karakterini bilesiniz diye hatırlatıyorum. Bir kere şu aşağılık davranışa bakınız, adamlar geliyor, dünyanın en asil, en şerefli, en haysiyetli ve en insanperver komutanlarının mezarını tekmeliyor. Bir Türk komutanının fethettiği bir toprağa girdiğinde böylesine rezilce bir hareket yaptığını tarih yazmış mıdır?.. Gavura o yakışır, Türk’e de bu.

Sevgili dostlar, malumunuz ben AB’sinden de, ABD’sinden de bir hayır gelmeyeceğini bildiğim için, Avrupa Birliği’ne, ‘onurlu giriş’ dümenleri dahil, külliyen karşıyım. Ancak, Türkiye’de ‘vaziyeti idare edenlerin’ AB’nin mill” sinemize dayattıklarını birer birer ‘baş üzre’ etmelerine rağmen, iş Türkiye’nin AB’ye kabul edilmesi noktasına gelince, şu ‘Vahş” Batı’nın hemen nasıl ‘u dönüşü’ yaptığını, nasıl ‘kıçtan kara tornistan ettiğini’, ne iğrenç kaçamaklara başvurduğunu görüyorsunuz. ‘AB’nin karasevdalıları’ bile artık, ‘Bunlar bize bu kadar fazla mı düşmanmış!’ diye hayret ve dehşete düşüyorlar. Millete verdikleri söze ahde vefa göstermeyenler, AB’li dostlarının daha önce verdikleri sözden caydıklarını görünce; ‘vefasızlık girdabında’ boşu boşuna kulaç atıyorlar.

Evet, ‘Vahş” Batı’ öylesine sinsice, öylesine kahpece harekete geçti ki; en fazla şaşıranlar, ‘AB’nin güllü tuzaklı yollarında beraber yürüyenler’ oldu. Çünkü bir taraftan ‘Biz sizi alacağız aramıza canım, hiç almaz mıyız? Kara bıyıklı Türkler olmadan AB’nin AB olması mümkün mü?’ derken, öte yandan maşalarını ve uşaklarını derhal harekete geçirdiler. Dağlarda yuvalandırdıkları kırmaları şehirlere saldırttılar.

Peki, ne istiyorlar?.. Her şeyden önce biz Türkler’den Viyanalar’a kadar gidişimizin hesabını sormak ve intikamını almak istiyorlar. Yani Haçlı kinlerini olduğu gibi diri tutuyorlar. İkinci olarak da bizi pazar olarak kullanmaya ve sömürmeye devam edebilmek için ‘Sizi alacağız!’ vaadleriyle sürekli oyalamak, vakit kazanmak, bu arada da bölücüler vasıtasıyla Türkiye’nin altını oymak ve ‘bölmek’ istiyorlar.

Maşa maşalığını yapacak!..

BİRİNİZ kalkıp haklı olarak, ‘Niçin böyle karamsarsın?’ diye sorabilir. Hatırlayın a dostlar, bu Frenkler daha önce ASALA denilen Ermeni itlerini bütün dünyada üzerimize salmadılar mı? Onları alttan alta desteklemediler mi? Fransa gibi ülkelerde yuvalanmalarını sağlamadılar mı? Sonunda baktılar ki bu üç buçuk baldırı çıplak Ermeni ile koca Türkiye’ye karşı bir şey yapılamayacak, bu tezgahtan vazgeçtiler.

Ve derhal, bin yılı aşkın süredir kardeş olmuş, kardeşçe yaşamış insanları tahrike çalıştılar. Kürt kardeşlerimizi din, hatta soy kardeşleri olan Türkler’e karşı kışkırtmak istediler. Bu işi de satılık Kürtçüleri kullanarak yaptılar. Mehmetçiklerimizin, güvenlik görevlilerimizin, öğretmenlerimizin şehadeti ve onbinlerce insanımızın katledilmesi karşısında bayram ettiler ve ediyorlar.

Bu çirkin oyunlarını sahnelemeye devam ediyorlar. Çünkü bölücüler, onların izni ve tahr”ki olmadan, tek adım dahi atamaz, kıllarını bile kıpırdatamazlar. Maşalar elbette maşalığını yapacak, o maşaları kullananlar da Türk’e olan kin ve düşmanlıklarından asla vazgeçmeyeceklerdir.

Aziz dostlarım, şundan kesinlikle emin olunuz ki büyük milletlerin her zaman küçük ve alçak düşmanları olur. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Dışarıdan yemlenen, düşmandan yüz bulup şımaran ve semiren satılıklar hiç eksik olmamıştır. Fakat su akar yatağını bulur. Bu sarsıntılı günleri bizler atlatacağız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Büyük milletlere böylesi saldırıların, böylesi arkadan hançerlemelerin, bu tarz tuzakların tesiri olmaz.

O halde, biz yarınlara hazırlanalım. Yarınlar bizden çok şey bekliyor. Çünkü bu zavallı dünya, Cihan Devleti Osmanlı gitti gideli, hasb”, yani menfaat gözetmeden, Allah’ın bütün kullarına göz kulak olacak bir devlete sahip olmadı. Hepsi de sömürmek için işgal ve talan ettiler. Biz Türkler yine dünya sahnesine çıkacak, yine insanlığa yön verecek, yine Allah’ın adalet terazisi olacak ve o günler geldiğinde bize bugün ve dün ihanet etmiş olanlara bile acıyacağız ve onları ıslah ile affedeceğiz.

Emin olun o günler ırak değildir!..

Yorumlar kapatıldı.