İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ek Protokol test soruları

Cengiz Çandar

Bu “Vahdettin hain miydi, değil miydi?” tartışmasının yaz aylarına yakışan bir “siyasi geyik” olduğunu, iki haftalık ömrü bulunduğunu daha önce yazmıştım. “Vahdettin tartışması”, giderayak, hâlâ DSP’de yer aldıklarından haberimiz olmayan, aralarında bir dönemin flaş isimleri sayılan iki bakanın dahil olduğu üç-beş kişinin DSP’den istifasıyla miadını doldurdu.

Şimdi, daha ciddi bir konu var: “Ek protokolün imzalanması, Kıbrıs Rum tarafını tanımak anlamına gelir mi, gelmez mi?” Konu, Türkiye’nin AB rotası ile ilgili olduğu için, ciddi. Ama, bu konunun tartışması da, “geyik”e dönmeye başladı. Cuma gecesi Türkiye saati ile ek protokol imzalanır imzalanmaz, televizyon ekranlarında, “Bu, tanımadır; Hayır, tanıma anlamına gelmez” tartışması başladı ve “aktörler” bildik rollerini oynamaya başladılar.

CHP’nin siyasi hayatımıza armağanı “yeni şahin” Onur Öymen’e göre, “Bu, Rum kesimini tanıma anlamına gelir.” Aslında, Onur Öymen ya da kendisiyle türdeş birisi kalkıp, “Hayır, tanıma anlamına gelmez” deseydi, o zaman ilginç bir şey söylemiş olurdu. Tıpkı, DYP Genel Başkan Yardımcılarından Nüzhet Kandemir gibi. O da, “Bu, tanıma anlamına gelir” dedi. Muhalefet ya, öyle demesi icap ettiği için öyle dedi gibi bir izlenim verdi. Kandemir, “Hayır, tanıma anlamına gelmez” dese, ne kadar ilginç olurdu.

Onur Öymen de, Nüzhet Kandemir de, eski Dışişleri müsteşarları. Onlar öyle diyorsa, onların dediği geçerli olmalı gibi bir düşünce akla gelebilir. Gelgelelim, bir emekli büyükelçi, yani onlar gibi bir Dışişleri mensubu, üstelik Öymen ve Kandemir’den farklı olarak Dışişleri’nin en önde gelen “AB uzmanları”ndan bilinen Temel İskit, “Hayır, bu tanıma anlamına gelmez” açıklamasını yaptı. Ek protokol, 1963 Ankara Anlaşması’nın yeni AB üyelerine genişletilmesini ifade ediyor. Ticareti kapsıyor. Hizmet alanını değil. Limanlar ve havaalanları hizmet alanına girdiği için, Türkiye, limanlarını ve havaalanlarını Kıbrıs Rum bandıralı gemiler ve uçaklara açmak zorunda sayılmaz. Gösterilen gerekçe bu.

Hükümet, ek protokolü, yanında “Kıbrıs Rum yönetimini tanımadığı”nı beyan eden bir “deklarasyon”u yayınlayarak imzaladı. Hükümet açısından mesele basit. Deklarasyonu, ek protokolün içinde mütalaa ediyor ve “Hayır, Kıbrıs Rum yönetimini tanımıyoruz” demiş oluyor.

Bu arada, Türkiye-AB Derneği Başkanı Prof. Haluk Günuğur da, kalktı, “Bu, ‘de facto’ tanıma anlamına gelir. Kendimizi aldatmayalım” deyiverdi. Ardından, Türk basınının bu konulara en vakıf kalemlerinden biri olan Erdal Güven, ilginç bir saptamada bulundu ve “Biz, 1960’da kurulmuş Kıbrıs Cumhuriyeti’ni zaten tanıyoruz. Tanıma başka şey, diplomatik ilişki başka şey” görüşünü iletti.

Ortada, Ermenistan örneği var. Türkiye, Ermenistan’ı tanımıyor değil; diplomatik ilişkisi yok. Buna karşılık, İstanbul ile Erivan arasında düzenli uçak seferleri var.

Rum yönetimi, AB’de “Kıbrıs Rum Yönetimi” adıyla temsil edilmiyor; “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak temsil ediliyor. Türkiye takımları, Kıbrıs Türk takımlarıyla futbol müsabakası yapamıyor ama UEFA Kupası’nda Trabzonspor, pekala Anorthosis Famagusta takımıyla eşleşebiliyor ve Atina üzerinden Larnaka’ya gidip maç yaptığı gibi, yarın rakibini Trabzon’da ağırlayacak. Eğer, Trabzonspor, “Biz, Kıbrıs Rum yönetimini tanımadığımız için, maç yapmaya Atina-Larnaka tarikiyle Kıbrıs’a gitmeyeceğiz” deseydi, ne olurdu?

Bir Avrupa organizasyonu olan UEFA’dan elenirdi. Bu kadar basit.

Peki, şimdi, “Ek Protokol”ü imzalamak Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanıma anlamına gelir mi, gelmez mi?

“Deklarasyon yayınladık ya” demek yetmiyor; çünkü, o, “tek taraflı bir beyan” sayılıyor. Dolayısıyla, bu, uluslararası hukuk öğrencileri için test usulü sınav sorusu olabilir: Ek Protokol’ü imzalamak:

a. Tanıma anlamına gelir;

b. Tanıma anlamına gelmez;

c. ‘De facto’ (fiili) tanıma anlamına gelir; ‘De jure’ (resmen) tanıma anlamına gelmez;

d. Hiçbiri.

Unutmadan söyleyelim: Cevapların tümü de doğrudur. Öğrenci, hükümete ve AB’ye karşı ise, “a” şıkkını işaretler. Hükümet yanlısı ise “b” şıkkını. Hocası Haluk Günuğur ise “c” şıkkını. Sadece AB yanlısı ya da bu tür “geyik”lere ilgisi olmayan birisi ise “d” şıkkını.

Ben ise “mazide kalmış” birisiyim. 17 Aralık’ta Brüksel’deydim. Hem Dönem Başkanı, Hollanda Başbakanı Balkenende’nin, hem de Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun “Tanıma anlamına gelmez” açıklaması yaptıklarını hatırlıyorum.

Geçen hafta şimdiki Dönem Başkanı, İngiltere Başbakanı Tony Blair de öyle demişti; hatta Tassos Papadopulos da.

Ama, Avrupalılara pek güven olmadığı ve yarın ne diyeceklerini bilemeyeceğimiz için, bu tartışma “Vahdettin tartışması”ndan daha uzun ömürlü olacak. Bunu biliyorum. Bu kesin.

Yorumlar kapatıldı.