İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni iddiasına ‘belgeli’ cevap

18 Temmuz 2005 Pazartesi

ANKARA – Türk Tarihi Kurumu (TTK) Yayınlarından çıkan, Dr. Ferudun Ata tarafından kaleme alınan “İşgal İstanbulunda Tehcir Yargılamaları” isimli kitap, Ermeniler’in soykırım tezlerinde kanıt olarak ileri sürdüğü “Divan-ı Harb-i Örfi” yargılamalarının iç yüzünü gözler önüne seriyor.

Kitapta, Osmanlı Devleti’nin tehcirin sebeplerini araştırmak ve doğuda meydana gelen olaylarda Müslüman suçluların ve Ermeni çetecilerin paylarına düşen sorumluluğun derecesini ortaya çıkarmak üzere tarafsız ülkelerin yargıçlarından oluşan bir komisyon kurma girişiminin, İngiliz ve Fransızlar tarafından engellendiği belirtilirken, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla kurulan bu olağanüstü mahkemelerde, yargılamaların tarafsız yapılmadığı tutanaklardan alıntılarla kanıtlanıyor. Mahkemede ömrü boyunca İstanbul dışına çıkmamış Ermeniler’in İstanbul dışındaki olaylarla ilgili şahitlik yaptığına dikkat çekiliyor. Ayrıca mahkemeye katılan birçok Ermeni’nin ifadelerinin yalan olduğu belgeleriyle ortaya konuluyor.

Esere göre, Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi’ni imzalayarak 1. Dünya Savaşı’nı mağlup bitirmesinin ardından, İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti’ni kontrolü altına almış, Osmanlı hükümetleri bu devletlerin her istediklerini yerine getirir bir duruma düşmüştü. Ermeniler’i kullanarak emellerine ulaşma çabası içine giren İtilaf Devletleri, “Ermeni ve Rumlar’ın tehcir sırasında ‘katliama’ tabi tutuldukları iddiasıyla buna sebep olanların tutuklanarak yargılanmaları”nı istediler.

Yalancı şahitler

Bu devletler, Osmanlı arşivlerini ele geçirerek, harp sırasında Ermeniler’in “ölüme” gönderildiğine dair bir ipucu aramalarına, ancak Türkler’i harp suçlusu olarak yargılamalarına yardım edecek bir belge bulamamalarına rağmen, Osmanlı hükümetlerine baskı yaparak, Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerinin kurulmasını ve böylece sevk sırasında görev alanların cezalandırılmalarını sağladılar. İtilaf devletleri ayrıca mahkemede tarafsız ülkelerin gözlemci olarak bulunmasına ve bağımsız yargıçların getirilmesine engel oldular. Bunun da ötesinde yalancı Ermeni şahitler aracılığı ile, o dönemin Türk yetkililerinden bir kısmının cezalandırılmasını sağladılar.

Kitapta, tehcire tabi tutulan Ermeniler’den birçoğunun tekrar evlerine döndüğü, bu kişilere ev ve arazilerinin geri verildiği belirtilerek, bunun Anadolu gezisine çıkan General Harbord’un raporunda da teyit edildiği anlatılıyor.

Atatürk’ü bile yargılamışlar

Kitabın sonuç bölümünde, İtilaf Devletleri’nin mütarekeden sonra işgal altındaki Osmanlı hükümetlerine kurdurdukları Divan-ı Harb-i Örfileri bir koz olarak kullanma çabası içinde oldukları belirtilerek, görünüşte sadece ittihatçıların yargılanmasının amaçlandığı, ancak gerçekte bu devletlerin menfaatine karşı çıkan herkesin cezalandırılmak istendiği kaydediliyor. Eserde, şu hususlara dikkat çekiliyor: “Bunun en açık ispatı, söz konusu bu mahkemelerin bir müddet sonra Mustafa Kemal Paşa dahil, milli mücadeleye destek veren herkesi yargılayacak olmasıdır. Ayrıca Ermeni taraftarları, bu fırsattan istifade ederek, sözde ‘Ermeni katliamı’nın sadece ittihatçılar tarafından değil, bütün bir millet tarafından gerçekleştirildiği iddialarını da dile getirerek, Türk milletinin tamamını suçlama gayretine girişmişlerdir.”

Bu mahkemelerin, bazı eski görevlilere idam dahil çeşitli cezalar verdiği, bugün bazı çevrelerin de bu kararların Ermenilere yapıldığı iddia olunan “zulümlerin” bir ispatıymış gibi sunma gayretine girdiklerine işaret ediliyor.

Yorumlar kapatıldı.