İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Aksiyon Dergisi: Ermenistan’a Diaspara hakim

Son
4 yılda Ermenistan’da ciddi bir ekonomik gelişme yaşanıyor. Milyar
dolarlık yabancı sermaye yatırımları inşaat, turizm, mücevher
işlemeciliği gibi alanları hareketlendirmiş durumda. Ancak ekonomik
büyümeye rağmen istihdam, gelir paylaşımı sorunları var.
Herkesin gözü
Türkiye kapısının açılmasında.

Türk-Ermeni
ilişkileri bugüne kadar hep soykırımı tartışmalarının
gölgesinde kaldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert
Koçaryan’a sorunu çözmek için birkaç
ay önce komisyon kurulmasını
önermesi Erivan’da geç de olsa yankı buldu. AK Parti
Balıkesir
Milletvekili Turhan Çömez’in geçtiğimiz hafta
gerçekleştirdiği üç
günlük gayr-i resmi ziyaret, iki ülke ilişkilerine yeni
bir dinamizm
katacak adımların atıldığı bir gezi oldu. Çömez,
üniversitede Ermeni
gençlere konferans verdi, Ermenistan Meclis Başkanı Arthur
Bağdasharyan’la, milletvekilleriyle üç milletvekili,
üst düzey bürokrat
ve diplomatlarla görüştü, son olarak Taşnak Partisi’nin
ikinci ismi
Ermeni Davası Büro Başkanı (Parti’nin Uluslararası Sekreteri) Giro
Manoyan’la bir araya geldi. Manoyan, kendi tabiriyle bir Türk
siyasetçiyle derinlemesine olmasa da birçok konuyu ele
aldığı,
isteklerini anlattığı ilk ve önemli görüşmesini
gerçekleştirdi.
Şüphesiz, bu görüşmeler gayr-i resmi de olsa ilişkilerin
seyri
açısından ileriye dönük umut verdi.

Büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor

Peki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından
sonra ortaya çıkan siyasî, ekonomik ve toplumsal
güçlükler, Azerbaycan
ile savaş, Türkiye ile 1992’den beri sınırlarının kapalı olması
gibi
ciddi sorunlarla boğuşan Ermenistan’da günlük hayat nasıl?
Son beş
yılda turizm gelirlerinde, bazı sanayi yatırımlarında, inşaat,
mücevher
işlemeciliği ve telekomünikasyon sektörlerinde seri adımlar
atan
Ermenistan, bu hızı neye borçlu? Türkiye’nin gayr-i resmi
diplomatik
ziyaretle attığı adımlar önümüzdeki günlerde nasıl
yankı bulacak?
Türkiye ve Ermenistan sorunlarını üçüncü
ülkelerin müdahalesinden
kurtararak çözebilecek mi?

Bu soruların cevabını yerinde araştırmak için gittiğimiz
Ermenistan’da
iş adamlarından akademisyenlere, eski ve yeni parlamenterlerden
öğrencilere, sokaktaki vatandaşa kadar birçok insanla
konuştuk. İlk
dikkat çeken husus, 3 milyonluk nüfusu ile ticaret hacmi
500 milyon
doları aşan Ermenistan’da büyük bir değişim ve
dönüşümün yaşanıyor
olması. Başkent Erivan’ın caddeleri lüks otomobillerle dolu.
Şehrin
dört bir yanında yeni alışveriş merkezleri, eğlence mekanları,
oteller
ve restoranlar inşa ediliyor. Ancak, Gürcistan ve İran sınırı ile
havayolu dışında dünyaya açılan kapısı bulunmayan
Ermenistan’da
ekonomik krizin izlerini de görmek mümkün. Bir yanda
milyon dolarlık
arabalara binen zenginler, diğer yanda minibüsle evine ulaşmaya
çalışan
200 dram (45 dolar) maaşlı işçiler… Ülkede hem
büyüyen bir ekonomi
hem de istihdam ve gelir paylaşımıyla ilgili problemler var.

Kilitten deterjana birçok ürün Türkiye’den

Ancak sokaktaki vatandaşla ya da yöneticilerle konuştuğunuzda
sanki
ülkenin siyasi olarak tek gündemi var: “Türkiye
soykırımını tanıyıp
özür dileyecek mi? Sınır kapısı neden açılmıyor?”
Bunlar biraz da,
dünle yetinen yaşlı neslin yerini alan ve daha fazlasını isteyen
genç
neslin soruları; çünkü nüfusun yüzde
40’ından fazlası 15-25 yaş
arasında. Ancak ortada bir gerçek var. Türkiye,
Ermenistan’da sadece
“soykırımı” iddialarıyla değil, herşeyiyle var. Osmanlı’dan kalma
türküler, jazzve’de (cezvede) pişen kahve, ortak yemek
kültürü,
Ermenice’ye girmiş sözcükler, mahalle ve sokaklara verilen
çoğu Türkçe
ancak başında yeni ibaresi bulunan isimler… Hatta, soykırımı
müzesinin pencerelerindeki pimapenler, otel kapılarındaki
kilitler,
deterjan, cips, beyaz eşyaların bir kısmı, tekstilin çoğu
Türkiye’den
satın alınıyor.

Mashtots Bulvarı’ndaki Beko Bayii’nin sahibi Artyom soyadını
söylemek
istemiyor. Ancak, lüks ve kaliteli sayılabilecek Beko,
Arçelik marka
çamaşır, bulaşık makinaları, klima ve buzdolaplarından her ay
onlarca
satıyor. “İş iştir, kalitenin önyargısı, siyaseti olmaz. Bir
sürü üst
düzey yönetici de gelip eşya satın alıyor.” diyor. İki yıl
önce açılan
dükkanda 300 ila 1000 dolar arasında beyaz eşya bulmak
mümkün. Malatya
Pazarı’na ait kuruyemişler, Kar Gıda cipsleri, Bingo, Alo, Omo
deterjanları çoğu dükkanın vitrinini süslüyor.
Laleli’den alınan
tekstil ürünleri ise semt pazarları ile dükkanlarda
satılıyor. Hem de
Çin mallarıyla yan yana… Ermeni vatandaşlar tekstil
ürünlerimizin
kalitesinden ziyade ucuz olanını tercih ediyor.

Ermenistan’da Armavia, Türkiye’de Tower Tur işbirliğiyle Flyair’a
ait
uçaklarla İstanbul-Erivan arasında her hafta 4 uçuş
gerçekleşiyor. Her
seferde 80 yolcunun taşındığı uçuşların en büyük
müşterisi
Laleli-Erivan arasında iş yapan Ermeni ve Rus vatandaşları. Bavul
ticaretini uçağa taşıyan girişimciler, mallarının çoğunu
Gürcistan
üstünden Ermenistan’a karayoluyla alıyor. Ama kimse
uçakta da olsa eli
boş gitmiyor. Türkiye Ermenilerinin 60 bin olan nüfusunun
dışında
ticaret yapmak, iş bulmak için İstanbul, Antalya merkezli ciddi
bir iş
göçü de yaşanıyor. Türkiye’de kaçak ya da
kayıtlı çalışan Ermenistan
vatandaşlarının sayısının 30 binden fazla olduğu belirtiliyor.

Dolaylı yoldan da olsa Türkiye’den gıda, temizlik, kimya, inşaat,
özellikle tekstil alanında çok ciddi bir ithalat yapılıyor.
Türk-Ermeni
İş Geliştirme Konseyi’nin tespitlerine göre, iki ülke
arasındaki
dolaylı ticaret yıllık 100 milyon doların üstünde. Ermeni
Sanayici ve
İşadamları Derneği (UMBA) Başkanı Gagik Makaryan, bunun 50 milyon
doların üstünde olduğunu doğruluyor. Rakamlar, Ermenistan
ekonomisinin
onda birinin sınırları kapalı “kötü komşu” Türkiye’den
gerçekleştirildiğini gösteriyor.

Ülke, ekonomik anlamda Sovyetler’den miras aldığı telekom, sağlık,
yazılım, elmas kesme, mücevher, altın işleme sektörlerinde
ciddi bir
büyüme içinde. Avrupa Birliği Ticaret Odası Ermenistan
Direktörü
Hovhannes Igityan’ın (Yiğityan) verdiği rakamlar, ülkede son
yıllarda
gerçekleşen ekonomik büyümenin arkasında yatan
gerçekleri gün ışığına
çıkarıyor. Sekiz yılda yapılan yabancı yatırım miktarı 1 milyar
doları
bulmuş. Bundan daha önemlisi ABD, AB, Dünya Bankası, IMF ve
Japonya’nın
1991-2002 arasında doğrudan Erivan yönetimine verdiği 2,9 milyar
dolarlık hibe yardımlar dış kaynak olarak kullanılmış.

1 milyar dolar yabancı yatırım

Rusya, Yunanistan, ABD, Fransa, Kanada, Arjantin, Belçika, İran
başta
olmak üzere 40 ülkenin yatırımcıları Erivan’la iş yapıyor.
Ancak,
ülkedeki hızlı gelişim doğrudan bununla ilgili değil. Başta
Fransa,
ABD, Suriye, Lübnan, Belçika olmak üzere 90
ülkedeki 6 milyona yakın
diaspora Ermenisi’nin ülkeye gönderdiği 800 milyon doların
üzerindeki
sıcak para ülkedeki değişimin altındaki gizli
güçlerden biri.
Kimilerine göre bu rakam gizli savunma harcamaları, kayıtdışı
ekonomi
gibi faktörler dikkate alındığında milyar doların çok
çok üstünde. Bazı
parlamenterler ve iktisatçılar, ekonomiyi canlandıran yatırım ve
hibelerin milli ekonominin gelişmesine engel olduğu
görüşünde.

Ermenistan ekonomisinin gizli gündem maddelerinden bir diğeri de
Türkiye’nin AB üyeliği. AB ile sınır komşusu olmak
Ermenistan’ı
heyecanlandırıyor. Daha şimdiden bu konuda hazırlıklar bile yapılıyor.
Amerika Ticaret Odası Temsilciliği’nin yanında, Avrupa Birliği Ticaret
Odası Temsilciliği iş dünyasında koordinasyon sağlıyor. Avrupa
Üniversitesi adıyla kurulan European Regional Academy,
bürokratlar
yetiştiriyor. Her iki kurum, ülkenin AB’ye uyumu sürecine
hazırlanması
ve ekonominin liberalleşmesi için ciddi adımlar atıyor.

‘Tek sorun, Türkiye sınırının kapalı olması’

Türkiye-Ermenistan sınırının kapalı olması Erivan’da ciddi sıkıntı
meydana getiriyor. Ermenistan Parlamentosu’nda 1990-99 arasında
milletvekilliği yapan Hovhannes Igityan’a göre
çözüm basit:
“Ermenistan’da hafif sanayi gelişiyor. Sadece Gürcistan ve İran
üzerinden gerçekleşen ticaret bu ülkenin en
büyük problemi. Bu yüzden
diyalogdan yana açıklama yapan ve adımlar atan Türkiye’nin
atacağı yeni
adım, sınır kapısının açılması olmalı. Zaten var olan ekonomik
ilişkilerin büyümesinin tek yolu bu.”

Igityan’ın verdiği bilgiye göre son 4 yılda yatırımcıların başını
Almanya, Belçika, Fransa çekiyor. Rusya ve İran
Ermenileri’nden oluşan
işadamları ise daha çok inşaat alanında etkin. Ülkenin en
büyük inşaat
işlerini bu ülkelerden gelen işadamları yapıyor. Diaspora
yardımlarının
bir kısmı kamu projeleri olarak bilinen konut, yol ve otel
yatırımlarında kullanılıyor. Rus Ermenileri’nin ortaklığının bulunduğu
şirketler, Erivan’daki Cumhuriyet Meydanı’nın etrafında yükselen
binaların mimarı.

AB’li yatırımcıların ilgisini hatırlatan Igityan, sadece son dört
ayda
iki Alman şirketin 45 milyon Euro’luk yatırım yaptığını anlatıyor.
Belçika ile gerçekleşen ticaretin temelinde Ermenilerin
elmas kesim ve
mücevher işleme sektöründe söz sahibi olması
yatıyor. Mücevher
endüstrisi, Belçika ile Ermenistan arasındaki bavul
ticaretiyle
dönüyor. Ermeni ustalarının maharetiyle Belçikalıların
girişimciliği ve
teknolojisi küçük bir atölyede buluşuyor. Zira,
pahada ağır, yükte
hafif bu sektörün hammaddesi, üretim aletleri ya da
ürünler bavula
sığacak küçüklükte.

Bir kırat elmasın satın alma değeri dünya piyasalarında 50 dolar
civarında, mücevher kesim ustalarının işlemesinden sonra piyasaya
sürülmesi halinde ise 3-5 bin doları buluyor. Kısacası elmas
işlemeciliği Ermenistan’ın altın yumurtlayan tavuğu.

Kapalıçarşı’nın altını, bizim mücevherimiz var

UMBA Başkanı Makaryan, gıda endüstrisinden sonra ikinci sırayı
alan
mücevher endüstrisinde ihracat rakamlarının geçen sene
350 milyon
dolara ulaştığını kaydediyor. Ülkedeki dört büyük
mücevher fabrikasının
yanı sıra Khorenatsi Caddesi’ndeki Barnik Çarşısı, geleneksel
atölyelerde iş yapan yüzlerce kuyumcu ve mücevher
ustasının barındığı
bir yer. Çarşının eski ustalarından Paruyr Nazaryan (50) elmas
kesim
işinden haftada 15-20 dolar kazanamadığını söylüyor. Ona
göre ihracatın
en önemli ayağını tutmakla birlikte mücevher
sektörünün en büyük sorunu
sayıları binleri aşmış ustaların ekonomiye dahil edilememesi. Barnik
Çarşısı esnaf ve ustalarından bir kısmı 1988-90
dönemlerinde
İstanbul’da çalışmış. Bilenler “Kapalıçarşı’nın altını
varsa, bizim de
elmas ve mücevherlerimiz var.” diyor. Mücevher
sektörü, kayıtdışı
ekonominin döndüğü alanlardan biri. Kimilerine göre
yıllık iş hacmi 500
milyon doların üstünde.

Sovyetler zamanında Silikon Vadisi diye bilinen Erivan bu mirasını da
diriltmeye çalışıyor. Altı büyük şirketin faaliyet
gösterdiği yazılım
mühendisliği alanında 8 bine yakın kişi istihdam ediliyor.

Bu sene 500 bin turist bekliyorlar

Ekonominin can damarlarından biri de turizm. Ermenistan, gerek diaspora
Ermenileri gerekse dünyanın değişik yerlerinden nüfusunun
onda birine
yakın turist çekebiliyor. Özellikle beş yıldızlı otel
sayısında ve
hizmet sektöründe ciddi büyüme yaşanmasının
temelinde dışa açık,
istihdama dayalı turizm politikaları yatıyor. 2004’te 350 bin turist
ağırlayan ülkede, 2005 sonu itibariyle beklenti 500 bin turist.
150 bin
yatak kapasitesiyle turizm ülke içi istihdamın önemli
bir ayağını
oluşturuyor. Üç hafta önce Cumhurbaşkanı Robert
Koçaryan’ın açılışını
yaptığı Golden Palace Oteli için yapılan yatırım miktarı 40
milyon
dolar. 800 kişinin istihdam edildiği otelin ortakları Güney
Kıbrıslı ve
Lübnanlı. Kiliselerde, otellerde Avrupalı turistlerin yanı sıra
Japonları, Çinlileri, İranlıları görmek mümkün.
Turist çeken
Ermenistan, son iki yıldır Antalya’ya binlerce turist gönderiyor.
Türkiye’ye turist göndermek için TourTransLex
şirketini kuran kadın
girişimci Ovsanna Stepanyan, İstanbul merkezli yolculukların bavul
ticaretini, Antalya yolculuklarının da iki ülke turizmini olumlu
etkileyeceğine inanıyor.

Cumhuriyet Meydanı olarak adlandırılan Republic Square
çevresindeki
otel ve işyerlerinde 25-30 metrekarelik ofislerin kirası aylık 500-550
dolar. Lüks bir işyeri ya da ev kirası için 1500 doları
gözden çıkarmak
zorundasınız. Stepanyan’a göre vasat yaşayan üç Ermeni
ailesine
bakabilecek bu paranın kat be katı turizm yoluyla geri kazanılıyor.
Çünkü Erivan’ın zenginleri için yanıbaşındaki
Türkiye’nin turizm
imkanları hem fırsat hem ucuzluk sunuyor.

Dram’ın değer kaybetmesi korkutuyor

Son üç yılda ciddi bir gelişme gösteren ekonomide her
şey bu kadar da
tozpembe değil. İki yıl önce yüzde 14,5 gerçekleşen
büyüme oranı geçen
sene yüzde 8’e düştü. Bu oranın bu yıl yüzde 9
olması bekleniyor. Ağır
sanayinin gelişmemesi, iki sınır kapısına bağımlılık, diasporadan gelen
kolay para büyümeyi olumsuz etkiliyor. Yatırımlara rağmen
öncelikli
problem istihdam. Gelen paralara ve büyüyen ekonomiye rağmen
son üç
yılda istihdamda sadece yüzde 1’lik artış gerçekleşmesi
yöneticilerden
çok halkı düşündürüyor. Erivan sokaklarında
Karabağlı birkaç fakiri
anlatmak değil derdimiz. Ermenistan’da kişi başına düşen milli
gelir
aylık 90 dolar. Ancak son üç yıldaki hızlı değişime rağmen
işsizlik
oranı hâlâ yüzde 10’larda. Üniversite
mezunlarının yüzde 50’si işsizlik
korkusuyla okulunu bitiriyor. Rusça, Fransızca, İngilizce,
Ermenice
bilen üniversite mezunlarını bekleyen maaş ancak 200 dolar yani 90
bin
dram. Bu rakam lüks sayılabilecek bir ücret.

Ülkenin pop müzik alanında ün yapmış isimlerinden Armine
Nalapetyan,
tam bir Tarkan hayranı. “Kapılar açılıp işler düzelecekse
Türkiye’nin
her yerinde konser veririm.” diyor. 18 yaşındaki dünyaca tanınmış
piyano sanatçısı Armine Aharonyan ise Amerika, Kanada dahil 15
ülkede
onlarca uluslararası konser vermiş. Geçen yıl Türkiye’deki
bir
programda grup içinde yer almış.

Bir buçuk yıl önce 700 işçiyi istihdam eden ve kişi
başına aylık 25 bin
dram ödeyen Ararat Beton Fabrikası, inşaat sektöründeki
hareketlilikten
nasibini almış bir kuruluş. Büyüyen fabrikada işçi
maaşları üç katına
çıkarak 80 bin dram olmuş. Öteki Erivan diye tabir edilen
Bangladesh
Mahallesi şehrin dışında gecekondulardan oluşuyor. İşsizler ordusunun
tek beklentisi diasporadan gelecek 40-50 dolarlık yardımlar.
Birkaç yıl
önce 12 bin dram olan asgari ücretin 20 bin dram’a
yükseltilmesi
çalışanları tatmin etmiyor.

İki yıl önce 550 dram olan 1 doların, 450 dram etmesi hem Merkez
Bankası’nı hem de halkı korkutuyor. Son 20 günde
müdahalelerle dram’ın
değeri yükseltildi. Ermeni parasının dolar karşısında değer
kaybetmesinin arkasında ithalatın artması gösteriliyor.

Ermenistan Merkez Bankası Başkanı Dikran Sarkisyan’ın son günlerde
birinci gündem maddesi haline getirdiği döviz kurundaki
dengesizlik ve
yurtdışından gelen paraların ekonominin büyümesini
engellediği tezi,
yaşanan sıkıntının bir göstergesi. Sarkisyan, “Sanayimizin
gelişmemesinin sebebi Ermenistan bütçesinin iki katı
paranın
yurtdışından gelmesidir.” diyor. Doların değer kazanmasını halk
Amerikan ekonomisine bağlıyor. ABD’de taş düşse, Erivan’da
hissediliyor
yani. Şu anda bir Euro, 550-555, bir dolar 450-458 Ermeni dramı
bandında. Döviz olarak vatandaşlar daha çok Euro’yu tercih
ediyor.

Yunan girişimcilerden memnun değiller

Üç yıl önce Yunanistan’ın 65 milyon dolar ödeme
vaadiyle hizmete aldığı
cep telefonu operatörü ArmenTel, halkın gündemindeki en
büyük problem.
Şirket, hat ücretlerinin yüksek, kapsama alanının yetersiz
olmasından
ötürü sadece 300 bin cep telefonu abonesine sahip.
Lübnanlı
işadamlarının Karabağ’da operasyona başlattığı Karabagtell kapsama
ağını tüm ülkeye yayacak. Ancak Ermeni gençleri
hâlâ konuşamamaktan
şikayet ediyor. GSM ihalesini şehrin su ve kanalizasyon altyapısını da
yenileme vaatleriyle alan Yunan işadamları bugünlerde pek de
sevilmiyor. 25 dolarlık kontör kartların 180 dolara karaborsada
satılması kimsenin hoşuna gitmiyor.

Ülkenin en büyük think-thank kuruluşlarından biri olan
International
Center for Human Development (ICHD) Direktörü Tevan
Poghosyan, Türkiye
sınırının kapalı olması, Kafkas ve Hazar bölgesinde alternatif
enerji
yollarının ve politikalarının üretilememesi, enerji açığı
nedeniyle
Ermenistan’ın uzun vadede ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya
kalacağı görüşünde. Sınırın açılmamasını
Azerbaycan dış politikasının
Türkiye’yi etkilemesine bağlayarak, “Kapılar kapalı kaldığı
müddetçe,
Erivan’ın güçlükler çektiği doğru. Ancak
Türkiye’nin doğusunun
gelişmemesinin altında 13 yıldır başlatılmayan diplomatik ilişkiler ve
kapının açılmaması da var. Ağrı’nın öteki yakasında biz
Paris gibiyiz.
Ama Türkiye’nin doğusu için aynı şeyi söylemek
mümkün değil. Türkiye bu
bölgesine de her iki ülkenin gençlerine de haksızlık
etmemeli.” diyor.

Poghosyan, Türkiye’den TESEV, Ermenistan’dan HASA’nın yaptığı
anket
çalışmasına da atıfta bulunarak, “Erivan yönetiminde
ilişkileri
düzeltmek için bugüne kadar görülmedik
olumlu bir altyapı var. Türkiye
bunu görmeli. Halkların fikirleri buna göre şekillenir.”
diyor.
“Politikacılar politikaya, işadamları işine bakmalı.” diyen
ülkenin en
büyük işadamlarından Sil Group’un patronu Khachatur
Sukiasyan, ticari
ortaklık kurmak ve iş yapmak için karşılıklı birçok
fırsat bulunduğunu
söylüyor. Ona göre gıda, mücevher, tekel
ürünleri anlamında Ermenistan;
hayvancılık, tekstil, demirçelik gibi alanlarda sınır illeri
daha
şanslı.

Patronlara Porsche vatandaşa troleybüs

Milyar dolarlık bütçeyi yöneten Silk Group’un
mücevher, gıda, meşrubat
alanlarında ciddi yatırım ve iş hacmi var. Şirket ortaklarından Robert
Sukiasyan, 6 ay önce 500 bin dolara Porsche satın almış. İşsizlik
ve
gelir dağılımı sorunlarına rağmen kendi zenginlerini oluşturan Erivan
ekonomisi, Masthtots Bulvarı’nda spor BMW arabasıyla karşımıza
çıkıyor.
Arkada minibüs ve troleybüslerle evlerine gitmeye
çalışan Erivanlılar
ve lüks otomobil meraklısı patronlar. Üç yıl önce
ocakbaşı kebap
dükkanlarıyla çevrili Brosyan Caddesi, şimdi lüks
restoranlarla dolu.
Yeni patronların en büyük merakı Almanya ve ABD’den gelen
Mercedes,
BMW, Cadillac marka arabalar.

Erivan’daki başarılı işadamlarının ortak bir özelliği var. Fransa,
ABD,
Suriye gibi ülkeleri görenler girişimcilik açısından
önde. Ülkenin 200
büyük firmasının muhasebe, vergi işlerini yöneten Grant
Thornton
Yönetim Kurulu Başkanı Armand Pınarbaşı, Fransa
göçmeni bir Ermeni.
Yedi yaşına kadar İstanbul Kurtuluş’ta büyüyen Pınarbaşı, 20
banka ve
Philip Morris’in, Alcatel’in, Amerikan Üniversitesi’nin ve
Ermenistan
Ulusal Bankası’nın hesaplarını tutuyor. Kayıtlı ekonomi ve yabancı
yatırımcıların işleri onun elinden geçiyor kısacası. Serbest
pazar
şartlarının kurulmasına çalıştıklarını anlatan Pınarbaşı,
işadamlarının
siyasetle çok fazla iç içe olmasının ileride
ekonomiye zarar vereceğini
söylüyor. Rüşvet, temiz toplum gibi ihtiyaçların
tam karşılanması için
global ekonominin şartlarına uyulmasını ve Türkiye’nin buna katkı
sağlamasını istiyor.

Sınırı kapalı tutma inisiyatifini kullanan Türkiye, ancak Ağrı
Dağı’nın
öteki yakasında ekonominin inisiyatifini eline geçiren
Ermeni
işadamları dolu dizgin dünya ekonomisiyle bütünleşiyor.
Bütün bu
gelişmelere bakıp Ermenistan’ı ‘Küçük İsrail’ diye
tanımlayanlar var.
Ancak politikacıların iki ülke arasındaki yolları açması
halinde
bölgesel anlamda çok ciddi değişimler yaşanacağı da ortada.

ANTEP LAHMACUN AYDA 60 BİN DOLAR KAZANDIRIYOR

Kafeterya ve restoranlar sokağı Tumanyan Caddesi 21 numarada lahmacun
kokusu hakim. Restorandan girdiğinizde sizi bekleyen sürpriz ise
Sarkis
Usta. Türkçe’yi ve lahmacun yapmayı nenesinden (ninesinden)
öğrenen
Sarkis Usta, 15 kişiyi istihdam ediyor. Kilikya Antep Lahmacun
Salonu’nda günde 1500’ün üstünde lahmacun
satılıyor. Şehirde pizza ve
lahmacun üretimi yapan 200 firmadan en çok tutulanı Sarkis
Gırboyan’ın
yeri. Aylık cirosu 60 bin doların üstünde. Dedesi ve nenesi
tehcirde
Suriye’ye gitmiş. 40’lardan sonra Erivan’a yerleşen Gırboyan ailesinin
torunları başkentin en leziz lahmacununu yapıyor. Sarımsak ve baharat
lahmacunda sevilmiyor. Sarkis Usta, espriyle karışık “Bu lahmacunu
dedemlerin zamanında da en iyi Ermeni ustaları yaparmış. Siz sonradan
öğrendiniz.” diyor. Kağıt gibi ince hamuru, lezizliğiyle
lahmacunların
sırrını vermiyor: “Devlet sırrı söylemem.” Meclis Başkanı
Bagdhasaryan’dan Cumhurbaşkanı Koçaryan’a kadar birçok
isme lahmacun
servisi yapan Sarkis Usta, “Türkiye’den gelenlerin başımın
üstünde yeri
var. Nenem oraları çok anlattı. Konuğum olun ama siyasete
girmeyelim.”
diyor. Salonun müdavimlerinden Joseph Avetisyan ekliyor:
“Bazılarının
kafasında hâlâ 1915’teki Türkiye var. Artık herkes
yeni Türkiye’yi
görmek istiyor.”

Yorumlar kapatıldı.