İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İsmet Berkan: AB çerçevesi belli olurken – Radikal

Avrupa
Birliği Komisyonu bugün Türkiye ile ilgili son derece
önemli bir
belgeyi açıklayacak. Belge, AB ile yürüteceğimiz tam
üyelik
müzakerelerinin çerçevesini belirleyecek, bir
anlamda Türkiye için
önümüzdeki 10-15 yıl boyunca yol haritası görevini
görecek.

AB, bir yandan kendi tarihinin en önemli ve en derin
krizlerinden
birini yaşıyor, bir yandan da o krizin dolaylı müsebbibi
sayılabilecek
bir konuda, yani Türkiye’nin olası tam üyeliği konusunda
ileri adımlar
atmayı da sürdürüyor.

Bu durum Türkiyeli AB karşıtlarını şaşırtıyor olmalı.

Ama korkarım onlar, aynen AB yanlılarının zaman zaman içine
düştüğüne benzer bir hataya düşüyorlar, AB’yi
tek bir parça sanıyorlar.

Her neyse, Türkiyeli AB karşıtların ne dediği bir yana, esas
önemli olan bugün açıklanacak çerçeve
belgesi.

Belgenin içeriği ile ilgili tahmin yürütme
çalışmaları bir süreden
beri tam gaz ilerliyor aslında. Yapılan tahminlere göre, belgede
Türkiye’yi ‘rahatsız etmesi mümkün’ bazı unsurlar da yer
alacak.

Peki neymiş bu unsurlar? Bunlardan biri, Alevi ve Kürt
vatandaşlarımızın siyasetteki temsilleriyle ilgili sorun.

Bir siyasi parti düşünün ki, milletvekili sayısı
Meclis tam
sayısının üçte ikisine ulaşsın ama içinde tek bir
Alevi bile
bulunmasın… Bu durum, dünyanın her yerinde dikkat çekici
olur;
Türkiye’de dikkat çekmemesi mümkün değil.

Düşünün ki Amerikan Cumhuriyetçi Partisi’nin
Kongre’deki
üyelerinin tamamı beyaz, Anglosakson ve Protestanlardan oluşsun…
Bu
durum acayip olmaz mı ve bu parti hakkında bize bir şey söylemez
mi?
İşte AKP’nin durumu da bu; içlerinde tek bir Alevi bile yok!

Buna karşılık Türk siyasetinde Kürt kökenlilerin
temsili sorunu
esasen yok. Bizde olan sorun, Kürt kimliğiyle siyaset yapanların
Meclis’te temsil edilmemesi.

Aleviler ve Kürtler konusunda AB’nin tam olarak ne diyeceği
önemli
elbette, bu grupların ‘azınlık’ olarak nitelenmesine hükümet
geçmişte
çok sert tepki vermişti, bu sefer kullanılan dil değişebilir ama
sonuç
değişmez: Yüzde 10’luk seçim barajı Türk siyasetindeki
temsil krizinin
temelinde yatan ana unsur.

Geçenlerde Başbakan eski önerisini yineledi; yani mevcut
550
milletvekilinden 450’sinin yüzde 10 barajıyla ve bugünkü
gibi
seçilmesini, kalan 100’ünün ise bir nevi ‘Türkiye
milletvekili’ gibi,
yani partilerin aldıkları oy oranına göre dağılmasını
istediklerini
söyledi.

Bence bu formül sıkıntının önüne geçmez; kaldı
ki, Başbakan’ın
önerisinin Anayasa Mahkemesi’nden vize alıp alamayacağı da belli
değil,
malum geçmişte mahkeme benzer bir öneriyi reddetmiş, yasayı
iptal
etmişti.

AB çerçeve belgesinde ‘sıkıntı’ yaratması beklenen bir
başka
unsur, ‘Türkiye’nin komşularıyla iyi komşuluk ilişkileri’
içinde
olmasına ilişkin temenni…

Burada kasıt Ermenistan… Türkiye’den Ermenistan’a
yönelik adı
konmamış ambargosunu kaldırması isteniyor. Böylece sınır kapısı
açılacak, Ermenistan Batı’ya ulaşabilecek.

Ancak Türkiye’nin bu sınırı zamanında neden kapattığı
unutuluyor.
Bu sınır kapalı, çünkü Ermenistan Azerbaycan
topraklarının yüzde
20’sini işgal altında tutuyor. Bu işgal bitmeden veya Ermenistan ile
Azerbaycan bir anlaşmaya varmadan söz konusu sınırın
açılması pek kolay
değil.

Yani, sadece Türkiye’nin değil, Ermenistan’ın da komşularıyla
iyi geçinmesi gerek.

Yorumlar kapatıldı.