İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

BTC karşısında Ermenistan

Kadir Dikbaş

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattında sona yaklaşılıyor. Bir ay önce Bakü’de törenle hatta verilen petrol, kasım ayında Ceyhan terminaline ulaşacak.

İkinci aşamada ise Bakü-Tiflis-Erzurum hattı ile Azeri doğalgazı gelmeye başlayacak.

Şüphesiz bu olay, tarihi bir dönüm noktası ve bu hat Azerbaycan için özgürlük ve zenginliğe uzanan hat olacak. Azerbaycan’ın ve başta Türkiye ve ABD olmak üzere ona destek veren ülkelerin de jeopolitik başarısı.

Bu adım Azerbaycan’ın mutlak başarısı olduğu gibi, Azeri topraklarının yüzde 20’sini işgal altında tutan ve uyguladığı “etnik temizlik” sonucu 1 milyon Azeri’yi yurtlarından eden Ermeni yönetiminin de başarısızlığı olarak değerlendiriliyor. Hatırlayanlar çıkacaktır, bu hat gündeme geldiği tarihlerde, bir ara Ermenistan da alternatifler arasındaydı. Ancak Ermenistan yönetiminin barışa yanaşmaması, bu alternatifin şansını sıfırladı. Bir yandan işgali sürdürürken diğer yandan Azerbaycan’a siyasi destek veren Türkiye’yi ve Türk milletini “soykırımı” iddiaları ile uluslararası camiada köşeye sıkıştırma girişimlerine başladı. Bunların üstüne Türkiye’den, uyguladığı ambargoyu kaldırmasını istediği gibi Rus doğalgazını kendi toprakları üzerinden geçecek bir boru hattı vasıtasıyla alması için bile uğraş verdi.

Aslında bölgedeki etnik çatışmaların bir sebebi de güzergah ne olursa olsun petrolün Akdeniz’e inmesini engellemekti. Eğer Ermenistan gerçekleri görüp işgale son verse; Azerbaycan’la işbirliğine gidip Türkiye ile ilişkilerini tarihi hesaplaşmanın ötesine taşısaydı, şu anki manzara belki de çok daha farklı olacaktı.

BTC’ye ilk petrolün verilişinin (25 Mayıs 2005) ardından Ermenistan Başbakanı Margaryan, hattın bölgedeki güç dengelerini olumsuz etkileyeceğini belirterek, “Ermenistan, bozulan bu dengenin yeniden oluşturulması için alternatif çözümler arıyor.” açıklamasını yapıyordu. Dengelerdeki değişimin Ermenistan’ın lehine olmadığı barizdi. Sonraki beyanlarda “bu bir politik yenilgi değildir” denilse de, hattın Erivan’ı epeyce rahatsız ettiği bir gerçek.

Bu rahatsızlık, uzun zamandır devam eden alternatif arayışlarını yoğunlaştırdı. İran’la kurulan enerji ortaklıkları ve geliştirilen projeler daha da önem kazandı. Özellikle İran-Ermenistan doğalgaz boru hattı. Hattın İran kısmının inşaatı yaklaşık bir yıldır devam ediyor. Ermenistan tarafındaki çalışmalarsa bu yıl başladı. Tamamının 220 milyon dolara mal olacağı tahmin edilen hattın 2007’ de devreye girmesi bekleniyor.

Şimdi Ermenistan bu hattı önce Gürcistan’a, oradan da Ukrayna’ya ulaştırmanın planlarını yapıyor. Mavi Akım, bu hususta Ermenilere ilham kaynağı olmuş. Ukrayna hatta sıcak bakarken, Gürcistan tavrını netleştirmiş değil. Sahip olduğu askeri varlık ve üslerle Ermenistan’ı bölgedeki “son karakol” gibi gören Rusya ise hatta karşı. Çünkü İran gazının Ukrayna üzerinden Avrupa pazarına girmesi, Rusya’nın tekel olduğu Avrupa’da pazar kaybetmesi anlamına geliyor. ABD ise İran’a güç kazandıracağı için sessizliğini koruyor.

Ermenistan, İran’la elektrik alanında da işbirliğine gitmiş durumda. İki ülke arasında kurulan yüksek voltajlı ikinci elektrik hattı geçen yıl kasım ayında açıldı. Peşinden üçüncüsünün anlaşması imzalandı. Ermenistan, bu hatlarla İran’a doğalgaz karşılığında elektrik vermeyi planlıyor.

Diğer bir açılım ise birkaç yıldır üzerinde durulan demiryolu konusu. Ermenistan, İran’la arasında inşa edeceği bir hatla İran-Ermenistan-Rusya direkt bağlantısını kurmak, Karadeniz’deki Poti Limanı’na ulaşmak istiyor. Bu hattın İran petrol ürünlerinin Ermenistan’a taşınmasında da önemli rol üstlenmesi hedefleniyor.

Denize çıkışı olmayan, petrol ve doğalgaz kaynaklarından mahrum ve Rusya’ya bağımlı olan Ermenistan, bu tür gayretlerle etkinlik artırmaya çalışıyor. Ancak bu açılımların bölgedeki dengeleri değiştirecek hacme ulaşmayacağı, olsa olsa Ermenistan’ın kendi kaynaklarını çeşitlendirmesine yardımcı olabileceği görüşü ağır basıyor.

Yorumlar kapatıldı.