İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ankara´ya göre uyum Avrupa´ya göre ihlal

Hükümetin ‘Azınlık vakıflarının derdine derman’ dediği tasarıya eleştiri: İhlal üstüne ihlal var. Devletin müdahale çabası azamide. Haksızlıklar giderilmiyor

HİLAL KÖYLÜ

ANKARA – AB, uyum için öncelikli görülen yeni vakıflar yasa tasarısının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal edecek düzenlemeler içerdiğini ileri sürdü. Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla hükümete iletilen Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği’nin dört sayfalık bildiriminde, tasarı şöyle eleştirildi:

Dini çoğulculuk tehlikede: Türkiye’de demokrasinin gelişimi için bu çalışma önemli bir adım. Ancak tasarı, mevcut yasanın vakıflar ve cemaatler için insan hakları standartlarını göz ardı eden düzenlemelerini ortadan kaldırmıyor, cemaat vakıflarının haklarını dikkate almıyor. Demokratik toplum için gerekli olan dini çoğulculuk halen tehlikede.

Vakıflar kimliksiz: Yasal çerçeve, AİHS’nin öngördüğü yasal kimliği cemaatlere tanımıyor. Bu, vakıf çıkarlarının gözetilmesi, faaliyete yardım edilmesi, mülkiyet haklarının güvenceye alınmasıyla oluşur.

Devlet müdahalesi: Devletin vakıfların AİHS’den kaynaklanan haklarına müdahale etme çabası var.

Sonsuz kontrol: Mazbut (kaydedilmiş) vakıflar, insanların kendilerine has mallarını, kutsal bir amaca tahsis etmiş, kontrolü Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde (VGM) olan vakıflardır. Devlet, bu kontrolünü sonsuz kılmaya çalışıyor. Tasarıya göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla 10 yıl süreyle yönetici atanamayan veya yönetim organı oluşturulamayan vakıflar, mahkeme kararıyla VGM’ce yönetilecek, temsil edilecek. Bu vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacak. Bu, vakıfların kendi kendini yönetme şansını ortadan kaldırıyor.

Tüm haklar ihlal: Devlet kont-rolü, diğer vakıflar için de geçerliliğini koruyor. AİHS’ye göre bir dini vakıf ya da inanç, devlet kontrolüne alındığında, dini inançlarını yerine getirme kabiliyetini yitirir ve bu, devletin müdahalesi anlamına gelir. Bir vakfın dini görevi olmasa dahi öngörülen devlet kontrolü, AİHS tarafından garantiye alınan mülkiyet hakkını ihlaldir. Yani bu tasarı, vakıfların mahkemeye gitme, özel yaşam, ifade ve mülkiyet haklarını ihlal edecek düzenlemeler içeriyor.

Bu nasıl ihtiyaç?: Tasarı, cemaat vakıflarını da devlet idaresine sokma çabasında. Cemaat vakıflarının devletçe el konulan mallarının iadesi, AİHS’deki mülkiyet hakkının gereği. Bu mallar, üçüncü şahıslara geçmişse, mülkiyet hakkını korumanın yolu da vakıflara tazminat ödemektir. Tasarının bu yönde düzenleme içermemesi, ihlaldir.

Rum Ortodoks Kilisesi zararda: Mülhak (bir bütüne sonradan katılmış olan) vakıflar da Osmanlılar zamanında kurulan, ama evlatlarınca yönetilen veya vakfiyesi gereği kimin yöneteceği belli olan vakıflardır. Büyük çoğu da izinlerini VGM’den alır. Rum Ortodoks Kilisesi’nin 25 vakfı, mülhak vakıf olduğu için devlet kontrolüne girmiştir. Yeni tasarı, devletin bu kontrolünü tamamen ‘yasal’ kılma çabasındadır.

Vakıf meclisi çalışmaz: Vakıflar Meclisi’nin çalışacağı şüpheli. Farklı dini cemaat vakıflarının bu mecliste temsil için bir temsilci çıkarmasını öngörmek, onları zorlamaktır. 4 bin 575 yeni vakıf, nasıl üç temsilci çıkaracak? Bu konudaki düzenlemeler bir an önce gözden geçirilmeli.

Yorumlar kapatıldı.