İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mavi Kitap işi ne oldu?

Zülfü Livaneli

Ermeni tasarısı Alman Parlamentosu’nda da kabul edilince Türkiye’de ufak çaplı bir vaveyla koptu ama iş hemen ılık suya, yani unutulmaya bırakıldı

19.06.2005

Ermeni tasarısı Alman Parlamentosu’nda da kabul edilince Türkiye’de ufak çaplı bir vaveyla koptu ama iş hemen ılık suya, yani unutulmaya bırakıldı.

Aynen diğer parlamentoların kararlarında olduğu gibi.

Birkaç ay önce bu konuda özel bir görüşme yaptığım Meclis Başkanı Bülent Arınç da bundan yalanmıştı.

“Bazı parlamentolarda tasanlar kabul ediliyor. Dışişleri, kınama mektubu göndermemizi tavsiye ediyor. Gönderiyoruz. Hiçbir işe yaramıyor, Başka bir şey de yapamıyoruz” demişti.

Ben de kendisine bu yolun yol olmadığını ve o sıralarda iktidar ve muhalefet partilerinin ortak girişiminin de göz boyamaktan başka bir anlama gelmediğini anlatmaya çalışmıştım.

O günlerde CHP ve AKP celallenmiş ve tamamen iç siyasette propogandaya yönelik olarak bir Ermeni atağı başlatmışlardı.

Efendim neymiş: Arnold Toynbee “Mavi Kitap” adlı bir propoganda kitabı yazmış. Bizim Meclis de bu konuda İngiltere parlamentosuna bir mektup yazıp, kınamalarını isteyecekmiş.

Bülent Arınç’a bunun saçmasapan ve Türkiye’yi küçük düşürecek bir girişim olduğunu anlatmaya çalıştım.

“Zaten” dedim “İngiltere seçime gidiyor. Kimsenin Türkiye’den gelen ve yıllar öncesinde kalmış bir kitapla ilgili mektubunu dikkate alması mümkün değil. Kaldı ki parlamentonun görev tanımına da girmiyor bu iş. Size mesela Pakistan meclisinden, bütün vekillerin imzasını taşıyan bir mektup gelse ve İstanbul’da 60 yıl önce yayınlanmış bir kitabı yasaklamasını istese ne yaparsınız?”

“Rafa kaldırırız.”

‘Yani çöpe gider. TBMM’nin mektubu da aynen böyle çöpe gidecek. Bu girişim, içeriyi kandırmaya yönelik bir manevradan öteye gitmez. Bu yüzden ben karşıyım ve bunu meclis kürsüsünde dile getirmek istiyorum.”

Konuyu niye Bülent Arınç’a açtığıma gelince;

Bizim Meclis’te bir parti mensubu ve genel başkan yakını olmayan milletvekilinin kürsüde konuşması imkansıza yakındır. Çünkü gündem dışı konuşma sırası bir türlü gelmez. Zaten o vakte kadar, sözünü edeceğiniz konunun güncelliği de kaybolur.

Oysa ben o günlerde Paris’te UNESCO Genel Direktörü’ne, diğer yetkililere ve büyükelçilere Ermeni konusunun kültür ve sanat boyutunda ele alınması için bir öneri götürmüşüm.

Doğal olarak mecliste bunu anlatacak ve Mavi Kitap girişimi konusunda uyanda bulunacağım. Ama bir türlü söz hakkı vermiyorlar.

Neyse Bülent Arınç’ın yardımıyla söz alabildim ve görüşlerimi on dakikada özetleyerek anlatabildim.

Sonunda o mektup yazıldı ve İngiltere’de kargalar bile buna güldü.

Gel de şimdi “Çelebi böyle olur bizde siyaset!” diye düşünme. Yani sorunları çözme değil, çözmeme sanatı.

Dostlar alışverişte görsün politikası. Bu yüzden olacak; yıllardır “Bu ülkeye yazık oluyor!” düşüncesini içimden atamıyorum.

Sahiden yazık oluyor!

Yorumlar kapatıldı.