İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

1915’te ne oldu?

Özdemir İnce

Türkçenin ‘iyi’ şairlerinden, Hürriyet gazetesinin editörlerinden Sefa Kaplan’ın ‘90. Yılında Ermeni Trajedisi. 1915’te Ne Oldu?’ adlı kitabı, Hürriyet gazetesi adına Doğan Kitapçılık tarafından yayınlandı.

Kitapta yer alan söyleşiler daha önce Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştı. Söyleşilerin vakit geçirmeden kitaplaştırılması son derece önemli. Kitap, soru ve yanıtlarıyla, bir tutanak-senet olarak karşımıza çıkıyor.

Kitabın başında Sefa Kaplan’ın doyurucu bir önsözü var. ‘Türk-Ermeni ilişkilerine dair satırbaşları’nı içeren tarihçe unutulmamış. Ayrıca TESEV ve HASA’nın Türkiye ve Ermenistan’da yaptıkları ilk anketlerin çarpıcı sonuçları kitabın giriş bölümünü bütünlüyor.

*

Kitapla yer alan söyleşiler: Taner Akçam, Gündüz Aktan, Arsen Avegyan, Prof. Halil Berktay, Prof. Selim Deringil, Hrant Dink, Şükrü Elekdağ, Prof. Yusuf Halaçoğlu, Nüzhet Kandemir, Etyen Mahçupyan, İlter Türkmen.

Sefa Kaplan’ın kitaba ‘Okuma Parçaları’ eklemesini zekice ve yararlı bulduğumu söylemeyim.

Bu bölümde Prof. Mete Tuncay, Prof. İlber Ortaylı, Prof. Şükrü Hanioğlu, Prof. Stefanos Yerasimos, Prof. Murat Belge, Doç. Ahmet Turan Alkan ve Özdem Sanberk’in metinleri yer alıyor.

Kitap 4 ek ile tamamlanıyor: Türkiye Ermenileri, Tehcir Kanunu, Soykırım Sözleşmesi ve Talat Paşa’nın Mektubu.

*

Kitapta yer alan Taner Akçam, Halil Berktay, Selim Deringil, Murat Belge gibi isimler, Ermeni iddialarını destekleyen tezleri ile, daha sonra, tartışma ortamını iyice ısıttılar; tartışırken bilimsel serinkanlılığı ve nesnelliği unuttular.

Sefa Kaplan’ın hazırladığı kitabı okurken Haziran ayında kafamızda gezinen soruları ve cevapları bulamazsak bunun nedenini, aradan geçen 3-4 ay içinde, meydana gelen skandal boyutlu değişimlere bağlayabiliriz.

*

Sefa Kaplan’ın kitabının çok önemli bir özelliği üzerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Sefa Kaplan’ın soruları olayın tarihsel nedenlerini, toplumsal gerekçelerini anlamaya yönelik. Sorular, yanıtlayanları vitrine çıkarmayı amaçlamıyor. Belki de bu nedenle, yanıtlayıcıların düşüncelerine yönelik eleştirel soruları içermiyor. Bu da çok doğru bir tavır ve yöntem. Ama doğrusunu isterseniz, ben soruların eleştirel boyutlar da içermesini arzu ederdim.

Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, Neşe Düzel’in söyleşilerinde rastlandığı gibi amigo sorular yer almıyor kitapta. Çünkü Sefa Kaplan, Neşe Düzel’de çok sık görüldüğü gibi sorduğu sorunun içinde bir taraf olarak yer almıyor.

*

Bir söyleşiyi, soruların düşünce yükü ve nitelikleri belirler. Yanıtları da sorular yönlendirir. Yanıtlayanın düşüncesi bağımsızdır ama büyük bir oranda soruya da bağlıdır. Her yanıttan bağlamla ilintili bir başka soru çıkar. Sefa Kaplan, bu diyalektik soru-yanıt-soru ilişkisine çok dikkat etmiş. Bu tavır kitap için olumlu bir oluşturucu olmuş.

Ancak bu düzeydeki bir soru örgüsünün içinde 1915 olayları için temel soru olabilecek ‘Ermeni tehciri olmayabilir miydi?’ sorusunun yer almamasını bir eksiklik olarak görürsem, bence, haksızlık yapmış olmam. Çünkü bu soru nasıl yanıtlanırsa yanıtlansın, ardından şöyle bir soru gelirdi: ‘Ermeni tehciri yapılmasaydı, ne yapılabilirdi?’

*

Bilindiği gibi Ermenistan ve diaspora Ermenilerinin resmi tezine göre ‘soykırım’ı tartışmak mümkün değil. Soykırım sadece kabul edilir. Bu bağlamda serinkanlı olmaya çalışan Hrant Dink, ‘Olan biten soykırım değildi’ diyebilecek bir Ermeni’nin öteki Ermeniler tarafından ‘Kafayı yemiş bu adam’ kararıyla karşılaşacağını yazıyor. (Güncel, 07.06.05)

Bu durumda Türklerin tarihle yüzleşmesi, Ermeni tarafıyla görüşmesi ‘Kırk katır mı, kırk satır mı?’ arasında bir tercihe indirgenmiyor mu?

Bu soruyu Halil Berktay-Taner Akçam şirketinin düşünmesi gerekiyor.

Ermeni tezinin Türk yandaşlarının hiçbir anlaşılır nedeni olmayan hırçınlıklarının, söyleşilerde ortaya çıkan biçimiyle, tartışmalar için en büyük engel oluşturduğunu düşünüyorum. Bu hırçınlık ve garezin, haklarındaki iddialarla birlikte sorulara dönüşmesi gerekiyor artık. Örneğin, Ermeni tarafı ‘soykırım’ı bir dogma saydığına göre, 1915’i kendileriyle konuşmak mümkün olacak mıdır? Taner Akçam ve arkadaşlarının öfkeli savlarında, Dr. Tessa Hoffman ve Udo Steinbach’ın katkı payları nedir? Taner Akçam’ın Ermeni tezlerini savunan kitabı neden bir Ermeni vakfı olan The Zoryan Institute of Canada tarafından yayınlanmıştır?

Bir gün bu sorular da sorulur belki. Bekleyelim!

Yorumlar kapatıldı.