İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırım stratejisi

M.Ali Kışlalı

Ermenilere Osmanlı İmparatorluğu döneminde soykırım yapılmadığını söylemek suç mu? Dünyada birkaç dost bildiğimiz ülkenin bu konuda yasalar çıkarmasının kabul edilecek yanı var mı? Devlet bu haksız ve mantıksız yaklaşım karşısında üzerine düşeni yaptı mı? Yapıyor mu? Yapacak mı?

Bu sorular tartışılırken Belçika’daki benzer suçlama girişimi, karşısında bir avuç Türk’ü buldu. Nazi soykırımını inkâr edenler için çıkarılmış yasanın sözde Ermeni soykırımı için geçerli olmasını sağlamak isteyen girişim yenildi.

Belçika Federal Meclisi’nde sessizce onaylanan tasarı Senato’ya ulaşmıştı. Sözde soykırımı inkâr edenlere bir yıl hapis ve 5 bin avro ceza verilecekti. Böylece tarihçiler, bilim adamları ve sivil toplum örgütleri susturulacaktı.

Türkler, Belçika Senatosu’nda tartışma başlayınca uyandılar.

Rahmetli kardeşim Ahmet Taner’in kızı, Dolunay Kışlalı Uluç yönetiminde yıllardır yayımlanan ‘Anadolu’ dergisi harekete geçti. Bir ekip Fransızca ve Hollandaca ‘uyarı mektubu’ hazırlayıp tüm hükümet üyelerine ve siyasetçilere postaladı. Bir soykırım iddiasını savunmak için hangi tarihi ve bilimsel kanıtlara dayandıkları soruluyor, Türkiye-Belçika ilişkilerindeki sağlıklı gelişmelerin önemine atıfta bulunuluyor ve sonunda şöyle deniyordu:

“Sizi, Belçika’da mutlu yaşayan Türkleri, Türkiye’de mutlu yaşayan Ermenileri düşünmeye çağırıyoruz. Sizi, tarihi gerçekleri bilmek arzusunda olan tüm bu insanlar adına, bilimsel ve tarihi araştırmaları desteklemeye çağırıyoruz. Sizi, daha geçen hafta Brüksel’de Türk bayrağı yakarak, hassasiyeti gayet iyi bilinen Türk toplumunu kışkırtma girişiminde bulunanları desteklememeye çağırıyoruz. İki vatanımızda üzücü olaylara şahit olmak, ilişkilerin kötüleşmesini görmek istemiyoruz. Bu tür sapmaların önüne geçebilecek konumda olduğunuzu düşünüyoruz.”

Bu mektubu diğer sivil toplum örgütlerininkiler ve bireysel tepkiler izledi.

Siyasi partiler ve politikacılar kendilerini sorgulamaya, konuya daha ciddi yaklaşım gereksinimi duymaya başladılar.

Diplomatik girişimler de yapıldı.

Mücadele haftalarca sürdü.

Sonunda yasa değişikliği reddedildi.

Ama Ermeni lobisi mücadelesini sürdüreceğini söylüyor.

Dolunay ise memnun “Mücadele devam edecek, ama Belçika’daki Türk toplum kuruluşlarının ve bireylerin kazandıkları deneyim müthiş oldu” diyor.

“1998’de sözde soykırım tanındığında o senatoda Türk temsilci yoktu. Şimdi Türk asıllı bir bakan ile senatör ve milletvekilleri var. Şimdi gördük ki Belçikalılar art niyetli değiller. Sadece Türkler ve Türkiye bilgilendirme ve tanıtım konuları özürlüsü.”

Dolunay, rahmetli babasından kimi yeteneklerini almış. Doğru bildiği konularda mücadele ediyor. ‘Anadolu’ dergisi gelecek hafta İngilizce ve Fransızca içerikle sözde Ermeni soykırımı iddialarına, çok boyutlu yaklaşımla yayımlanacak.

Dolunay, bir avuç gönüllü arkadaşıyla mücadele ediyor. Sadece bu konuda

değil, Ege, Güneydoğu ve Avrupa Birliği ile ilgili konulardaki Türk görüşlerinin Avrupa’nın önemli kişilerine ulaşmasına çalışıyor.

“Babam öldürüldüğünde de söylemiştim; susarsak, haksız saldırılar karşısında korkup sinersek saldırı ve haksızlıkların sonu gelmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Atatürk ilkelerinin emanetçileriyiz. Görevimizi yapıyoruz… Belçika olayı örnektir. İyi not edilmelidir. Başka ülkelerde benzer girişimler belirirse Belçika örneği önlerine konmalıdır” diyor.

Belçika’daki gelişimler içimizi ısıtsa da, yurtdışında, özellikle Avrupa’da yaşayan milyonlarca Türk kökenli insanın, çok ciddi bir düzenleme olmadan, benzer harekete geçip, benzer neticeler alabileceğini düşünmek zor görünüyor.

***

KİTAP NOTU: ‘Düzenleme ve Uygulamalarla Medyada Denetim’, yazanlar Doç. Dr. B. Zakir Avşar ve Dr. Vedat Demir. Piramit Yayıncılık. 360 sayfalık yapıtta konu ile ilgili inceleme yapacaklar için çok geniş bilgi ve kaynak sunuluyor.

Yorumlar kapatıldı.