İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

MAKYAJ’LI, DEODORANT’LI, PARFÜM’LÜ BARBARİZM !

Ermeni Diyasporası’nın bir kısmı,Türkiye’nin 17 Aralık’ta müzakere tarihi almasına bile “soykırım şartı”nı ileri sürerek müthiş karşı çıktı. Türkiye’ye tam üyelik değil de “İmtiyazlı Ortaklık” verilirse, bu kesim amacına ulaşır ama…Ermeni sorunu, iyice suya düşer. Zirâ Türkiye’ye önerilebilir İmtiyazlı Ortaklık’ın içinde, kesinlikle “Türkiye’nin mutlaka uyması gereken demokrasi koşulları” artık olmayacaktır !

Raffi A. Hermonn

P a r i s

“Le Courrier International” gazetesinin, 24-30/06/04 tarihli nüshasında, “Avrupa’nın içinde olan bir Türkiye tercih edilir !” başlıklı bir yazımız yayınlanmıştı.

Yazı, başta Türkiye Ermenileri, herkese, hergün, hizmet eden “Hyetert” internet sitesinde, Türkçe olarak yayınlanmış bir yazımızın, tercümesiydi.

Özet olarak şöyle bitirmiştik yazımızı :

“(…)Ermeniler, büyük devletlerin âleti olmamaya özen göstermeliler artık. Devletler bugün Türkiye’ye karşı tutum alırlar, yarın bakarsınız, düğün havası estirirler, günün çıkarları gereği. Sonunda… Ermeniler yine terkedilmiş olarak bulurlar kendilerini.

Türkiye, Kıbrıs ve Kürt tabularını çatlatmaya başladı, dikkat “başladı” diyoruz, sıra Ermenistan v.d. sorunlara gelecek. Ama bunlar, iç dinamiğin beslediği siyasi iradenin, AB tarafından desteklenmesi sayesinde, ancak olabilir. Hiç bir “taraf”ın kazanmayacağı ancak İNSAN’ın kazanacağı bir yaklaşım gerekmektedir.Türkiye’nin, AB tam üyeliğini desteklemekle, Ermeniler, kim ne derse desin, Türkiye’nin tarihine ait olduklarını tescil ederler, her ne kadar geçmişte ondan koparılmak istenmiş olsalar da.”

Ve… bir yıl geçti aradan. Fransa, referandum tokadının acısını, “Türkiye’ye, AB tam üyeliği yerine, ‘İmtiyazlı Ortaklık’ statüsü verilmesini önererek” çıkarmayı planlıyor.

İmtiyazlı Ortaklık adlı şapkadan, şu (Erm. “tavşan”) “nabasdag”lar çıkacak…

1) Türkiye, Avrupa Savunma Bakanları Komitesi’ne üye olup oy hakkına sahip olur.

2) Türkiye’ye tam üyelik sürecindekine yakın, maddi yardım sağlanır.

3) Türkiye, üretim maliyetini artıran, AB standartlarını uygulamaktan kurtulur.

4) AB ülkeleri, önlemler aldıktan sonra, Türkiye’ye vize uygulamasını yumuşatırlar.

Nihayet “en tombul, cezbedici (!)‘nabasdag’lara” geldik :

5) a – Kıbrıs (ve daha sonra Ege) sorununun

b – Ermenilere yapılan suç’un tanınmasının

c – Kürt ve diğer resmen tanınmamış etnik, dini, kültürel, lisâni v.d. azınlıkların

sorunları, teorik olarak değilse de pratikte, AB gündeminden düşer.

6) Türkiye artık AB’ye tam üye olmadığına göre, Kıbrıs Rumları ve Yunanistan,

Türkiye’yi, hiç bir zaman veto edemeyeceklerdir.

Türkiye’ye önerilecek bu “nabasdag”ların, aslında “pek de şirin şeyler oldukları”, 19

Mayıs 2005 tarih itibariyle, eski diplomat, şimdilerde yazar, Gündüz Aktan aracılığıyla, Radikal gazetesinden, Türkiye’ye anlatılmaya başlandı bile.

İşte, AB’nin Türkiye muhalifi politikacıları ve Türkiye’de, insan haklarını, AB baskısı olmaksızın çiğneyen, işkence, çok eşliliği mâkul bulan, kadınları döven zihniyettekiler, “Demokratik -Hukuk Devleti” elbisesini Türkiye’ye bol geleceği konusunda mutabıklar.

60, 70, 80 darbelerinde, SSCB’e karşı bloğun, ateş ağzındaki jandarması, Türkiye’nin, “özel konumundan” dolayı, “2. sınıf demokrasi”yle yönetilmesine göz yumulması gibi.

Bugün artık Soğuk Savaş yok, ama aynı Avrupa… Türkiye’ye karşı tam üyelik yerine İmtiyazlı Ortaklık önerisi”nde bulunarak, ona bizzat eliyle “Gayri insanî ve barbarca davranma özgürlüğü’nü” armağan etmiyor mu ?…

Barbar olan kimlerdir acaba ?…

Bugün barbar diye nitelenenler mi, yoksa… bir toplumun, ulusun, halkın ve nihayet devletin barbar olabilmesi için, ellerinden gelen her şeyi yapıp, onu yaşatanlar mı ?…

1919’da (Türkiye’yi, emperyalist amaçlarınca bölüp aralarında paylaşamayacaklarını anlayınca), 1915’teki Ermenilere yönelik katliamların mesullerini yargılama şartını, Türkiye üzerinden birden (!) kaldıran, yâni affeden, aynı batılıların, bugün Türkiye’yi AB’ye kabul etmeme şartları arasında “Ermenilere yönelik katliamları, bir türlü, kabul etmemesini” mazeret göstermeleri… ibret vericidir.

Makyajlı, deodorant’lı, kürk paltolu, takılı, süslü, modern barbarizm bu olsa gerek !

(Türkiye’nin AB’ye girmemesi için, çalışan bazı) Ermeniler mi ?…

Onlar, yas tutacakları gün düğün etmeye, düğün günü de yas tutmaya alışmışlardır…

Türkiye’nin AB’ye girmeyeceği kesinleşecek olan gün, yapılacak düğün’ün hayalleri içindeler, ama aynı günün “mâruz kaldıkları suç’un tanınabilmesi için, yaratılan son fırsatın da kaçtığı gün” olmasından dolayı, yas tutmaları gerekirken…

Yorumlar kapatıldı.