İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk Düşmanlığı…

Uluç Gürkan

Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı kimliğiyle kavgalı bir entel takım var. Bunlar Türkiye’de doğduğuna kahrediyor olmalılar.

İşi gücü bırakmışlar, var güçleriyle Türkiye’yi ve Türk halkını aşağılıyorlar. Böylece demokrat ve aydın olduklarını sanıyorlar.

Kimi vakıf üniversitelerinde ve basında köşe başlarını tutmuşlar, her geçen gün biraz daha küstahlaşıyorlar. Aralarında, olayı Nazilerin Yahudi düşmanlığına benzer biçimde Türk düşmanlığına taşıyanlara dahi rastlanıyor.

* * *

Halil Berktay’ın Vatan gazetesinin pazar ekindeki söyleşisi, düşmanlık bağlamında sınırların nasıl zorlandığı konusunda çarpıcı bir örnekti. Okurken kanım dondu.

Halil Berktay burada, 1915’te Türkler ve Ermeniler arasında yaşananlar konusunda resmi Türk tezine aykırı düşündüğünü söylüyor.

Elbette, bunu söyleyecek. Bu onun en tabii hakkıdır. Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse, herkes özgürce düşünecek, düşüncesini de özgürce ifade edecek. Bu konuda hiçbir sorun olamaz.

Ancak, düşünce ve anlatım özgürlüğünün Halil Berktay’a ve kendisi gibi düşünen arkadaşlarına yetmediği anlaşılıyor. Halil Berktay, Türk tezinin aynı zamanda kendilerini öfkelendirdiğini de söylüyor.

Hem de nasıl bir öfke, Halil Berktay’ı tutabilene aşkolsun… Önce, 1915 Ermeni olayları soykırım değildir diyen herkesi resmi teze biyad etmekle suçluyor. Ardından, Türkiye’deki üniversitelerin neredeyse bütün tarihçileri için bilim dışı damgasını vuruyor.

Halil Berktay’ın hiçbir ölçüsü yok… Boğaziçi Üniversitesi’nde yapmayı planladıkları Ermeni iddialarına destek toplantısına kendileri gibi düşünmeyenleri neden çağırmadıklarını açıklarken de söze, sert bir benzetme olacak ama yapacağım diye başlıyor ve bütün küstahlığıyla devam ediyor:

1960’larda Amerika’nın güneyinde Missisipi gibi bir yerde siyah halklar kuruluşu, ‘neden okullarda siyah-beyaz ayrımı sona ermeli’ diye konferans düzenlesin. Ku Klux Klan örgütü de ‘bilimsel olması içim beni de davet etmeleri gerek’ desin..

Ne benzetme ama… Türkiye Cumhuriyeti Ku Klux Klan örgütüyle özdeşleştirilirken, Türkiye halkı da bu iğrenç ırkçı örgütün üyeleriyle benzeştiriliyor.

* * *

Türkiye’de kimliğiyle kavgalı olanlar, böylesi zorlamaların arkasına sıklıkla sığınıyorlar.

Anımsanacaktır, bu yönteme Türkiye’nin kurtuluşunu ve Cumhuriyetimizin kuruluşunu gerçekleştirenleri Sabetayist ilan eden Efendi kitabında, Atatürk’e bulaşmak için de başvurulmuştu. Kitabın yazarı, zorladığımı biliyorum diyerek 304’üncü sayfaya şöyle bir dipnot sıkıştırmıştı:

(Sabetayistler) Hep birbirleriyle evleniyor. Çok alakasız gibi görülebilir ama Mustafa Kemal-Latife evliliği, Mustafa Kemal’i Ali Adnan Menderes’le (kitaba göre Sabetayist) akraba yaptı.

* * *

Türkiye’de Türk düşmanlığı yapmak için her fırsat kullanılıyor, her türlü zorlama yapılıyor. Bu konuda tam bir özgürlük var.

Ancak, yapılan Türk düşmanlığı eleştirmek çok kolay değil. Bırakın TBMM’nde Cemil Çiçek ve diğer parlamenterlerin Boğaziçi Üniversitesi’ndeki toplantı konusundaki sert üslubu, en seviyeli bir eleştiride dahi birileri hemen ayağa kalkıyor. Büyük bir gürültüyle, aykırı görüşlerin susturulduğundan yakınıyor. Yüzleri de kızarmıyor.

Bu konuda Halil Berktay söyleşisinde, Ben, Murat Belge, Etyen Mahçupsan, Hırant Dink, Selim Deringil, Edhem Eldem vs. aramızda anket yapın, ‘Türkiye nasıl yaşamalı’ diye sorun, çok kapsamlı demokrasi savunuculuğu çıkacaktır. Anti-demokratik bir fikir duyamazsınız diyor. Şimdi ben burada, Halil Berktay’a dayanarak sıraladığı isimlerle ilgili bir değerlendirme yapmak istemem ama, kendisi için söyleyebileceğim, demokrasiyi sadece kendisi için istediğidir. Kendisi gibi düşünmeyenlere ise kolaylıkla Ku Klux Klan kukuletasını geçirebildiğidir.

Kişi kendi kimliğini inkar ediyor olsa da, bunu yaparken bir başka ırkçılığın tuzağına düşmüşse, işte ancak bu kadar demokrat olabilir.

Yorumlar kapatıldı.