İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tehdit mi, iftira mı?

Gündüz Aktan

Yakın dostum emekli büyükelçi Ömer Ersun, Murat Belge’nin 31 Mayıs 2005 günkü yazısında kendisine haksız bir ithamda bulunduğunu düşünüyor. NTV’de yaptıkları bir programın reklam arasında Ersun’un Taşnaklar için ‘Bunlar kötü adamlar. Bir gün sizi vuruverirler’ sözlerinden, Belge’nin kendisinin (ya da birilerinin) öldürüleceği ve suçun Taşnaklara atılacağını kuşkusuyla yazdıklarına isyan ediyor. Sözü ona bırakıyorum.

“Sayın Belge, reklam arasında Hrant Dink’e söylediğimi üstünüze alınmanıza hayret ettim. Demek sizi üstü kapalı ölümle tehdit etmişim.

Oysa Taşnakların size de suikast yapabilecekleri iması dahi müthiş bir saçmalık olurdu. Aklımda siz olsaydınız tam tersine, ‘Türkiye’de çok rahatsızsanız Taşnaklar sizi Kaliforniya’da veya Paris’te ağırlamaktan mutluluk duyarlar’ derdim. Bir insanın devlet memuru olarak da aydın namusunu koruyabileceğini demek havsalanız almıyor.

Sizi ‘kaba kuvvetle susturmaya’ çalışan bir ‘cephenin adamı’, insanları alçakça katleden gizli cinayet şebekelerinin sözcüsü iftirasını atarken, karşınızda o meşum olaylarda kaybettiği yakınlarının acısını hâlâ yüreğinde taşıyan bir insanın bulunabileceği hiç aklınıza gelmiyor. Beni ‘ifrit’ (cinlerin korkunç türü) nitelemesiyle hakaretin sınırlarında geziyorsunuz. Nedir kendi devletinize sizi bu kadar düşman eden, sinirli ve saldırgan davranmaya iten? Bana çamur atarken devletin pek çok kademesindeki yasalara saygılı binlerce insanı da incitebileceğinizi hiç düşünmüyorsunuz?

Programda söyleyemediklerimi Sn. Dink’e daha sonra bir mektupla bildirdim. Bence Taşnaklar El-Kaide’nin kış uykusuna yatmış Ortodoks versiyonu ve şu anda Erivan’da, diasporanın da desteğiyle iktidarın gerçek sahibi. Sizin garip yorumlar getirmeniz ihtimaline aldırış etmeksizin o mektuptan alıntılar yapacağım:

‘Batı ülkelerinde ‘soykırım’ı tanıtma bayrağı altında Türklere ve Türkiye’ye karşı kin ve nefret propagandası yapıldığı.. apaçık bir olgu değil mi?’

‘Ermeni ulusunun acılarını malzeme edinip, insani kisveyle sunulan bu siyasi amaçlı propagandanın geri planında ‘Uygarlıklar Çatışması’nın meşum gölgesini sizin gibi bir aydının (Hrant Dink’i kastediyorum) görmemesi mümkün mü?’

‘İnsani planda kalsa, geçmişin acıları bugünün insanlarını birbirine düşman etmez.

Aynen Türklerle Anzaklar arasında olduğu gibi. ‘Siyasi amaçlı’ soykırım iddiasına şiddetle karşı çıktığım için de kimse beni Ermeni ulusunun acılarını hafife almakla suçlayamaz.

Bir makalemde dört-beş kez, biz Türklerin günümüzde Ermenileri incitmemek için çok özenli davranmamız gerektiğini vurguladım. Kendi yakınlarını soykırım iddiasını destekleyen teröre kurban vermiş bir kişi olarak 24 Nisan’da Erivan’a gidip, kaybettiklerimizin anısı önünde diz çöküp beraberce dua edebileceğimizi yazdım.’

‘Kafkasya’daki tüm halkların esenliği için görmeyi çok istediğim Türk-Ermeni barışı, hayatında diplomasi kulislerine adımını atmamış, hukukçu da olmayan, edebiyatçı ve tarihçi aydınlarımızın Batı’dan gelen baskılar doğrultusunda ‘Soykırımı kabul ediverelim’ yaklaşımı ve İsviçre parlamentosu benzeri yabancı siyasi kurumların zorlamalarıyla gerçekleştirilmeye çalışılacaksa, vay halimize.’ Alıntıları burada kesiyorum.

Ben sayın Dink’in derin acısına saygı duyuyorum. Sözünü sakınmadan konuştuğunda, samimiyetine inandığım için fikirlerini bu acının şekillendirdiğini, siyasi art niyet taşımadığını, ayrıca, mesleği olmadığı için uluslararası hukuk ve diplomasinin yüzeydeki görüntüsünün altındaki hesapları sezemediğini düşünüyorum. Ama siz farklısınız Sn. Belge. Ben de Helsinki’de bir toplantıda bana durduk yere saldıran bir Fransız (Taşnak) diplomatın adını unuttum.

Adamın yüzü bile kahverengi eski bir fotoğraftaki gibi yavaş yavaş hafızamdan siliniyor. Tuhaftır, onun gölgelenen tasvirinde hayal meyal sizin silik yüzünüzü görür gibiyim. Beni hatırlamanız gerekmez. Ben zaten bu konuyu Hrant Dink’le tartışmayı tercih ederim. Zira onunla aramızda sadece bir fikir ayrılığı, sizinle ise kan uyuşmazlığı var.”

Yorumlar kapatıldı.